Yastayız. Yeni yılın ilk ayında Bolu’da yanarak can veren insanımızın şoku ve üzüntüsü içindeyiz. Albert Camus’a göre bir ülkeyi anlamak için o ülkedeki insanların nasıl can verdiklerine dikkat edilmeli.
Peki bizler nasıl can veriyoruz? Genellikle ihmaller yüzünden ölüyoruz. İnsanın hayatını paradan daha az değerli gören tutumlardan dolayı ölüyoruz. Bu maalesef doğru ve çok acı. Felaketler noktasında ciddi anlamda hazır bulunuşluktan uzağız. Bu depremde de, yangında da, iş güvenliğinde de diğer yıkıcı afetler için de maalesef geçerli.
Peki neden böyleyiz? Bilinçli değiliz. Hayati ve dikkat edilmesi gereken kurallara kağıt üzerinde riayet ediyoruz, uygulama ve denetim noktasında çok ama çok zayıf kalıyoruz. Bunun sonucunda da çoluk çocuk toplu toplu birçok insanımızı yangın, deprem, sel gibi afetlere kurban veriyoruz. Önleyicilik ilkesi ve hedefi maalesef bizim ülkemizde yok. Olduktan sonra kader anlayışına sığınıyoruz. Ders çıkarıp gerekenleri yapmıyoruz. Bir döngü halinde yaşayıp duruyoruz.
Maraş merkezli son büyük depremde çok canımızı kaybettik. Ders alıp gereğini yapıyor muyuz? Hayır. Yangın konusunda gereken önlemleri alıyor muyuz? Hayır. Hali- vakti iyi olan vatandaşlarımız bile yüksek ücretler verseler dahi çalınan malzemenin, hayati kurallara uymamanın kurbanı oluyor. Adeta yüksek ücretlerle kendisine ve ailesine ölüm hizmeti satın alıyor.
Son derece farkında ve sabırlı bir milletiz. Bu tarz olayları hak etmiyoruz. Hizmet verenlerin hayati kurallara uymayışını canımızla ödemeyi, ders almayıp tekrar tekrar ödemeyi artık gerçekten de bir yere koyamıyoruz.
Bizim kaderimiz felaketler değildir. Bizim kaderimiz çıkarcılık, kayırma, boş verme, kurallara uymama ve denetimsizliktir.
Türkiye yüzyılının geldiği bu durum çok ama çok acıdır. Japonya’da bir bina en fazla kırk yıl kullanılabilir. Japonya’da hayati kurallara uyulur. Japonya’da insan hayati değerlidir ama bizim ülkemizde maalesef insanımızın hayatı değerli değildir.
Şeyh Edebali: “ İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” der. Bizim hayatımız çok mu ucuzdur?
Ülkeyi ülke yapan en temel unsur o ülkenin insanıdır. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, barındığımız neden hep hileler ile dolu? Eğitim sistemimiz ve aile yapımız neden bu bilinçten uzak?
İnsanlar etkileşim halindedir. Her şey etkileşim halindedir. Birbirini iyi ya da kötü bağlamda etkiler. Özellikle kötü ve olumsuz olay ve durumlar, umursamayışlar çorap söküğü gibi kendini gerçekleştirir. Eninde sonunda felakete dönüşür.
Bilinçlenmek ve gereğini yapmak için, kurallara dikkat etmek için hafızamızın travmalarında daha kaç olay yaşamalıyız?
Talep ediyoruz bu gibi olaylar artık son olsun. Canlarımızı toplu toplu bizden almasın. Olması gerekenler yapılsın. İnsan hayatını hiçe sayanlar kimseye zarar veremesin.