Şu çok açık ki İsrail’in Suriye’yi “bölme ve parçalama” stratejisi ile ABD’nin üniter yapıyı koruma stratejisi birbiriyle çelişiyor. ABD Başkanı Trump’ın Suriye Cumhurbaşkanı ŞARA’ya verdiği destek ve Tom BARRACK’ın açıklamaları bunu gösteriyor. İsrail ise ABD’nin stratejisine karşı davranışlar sergiliyor. Dürzileri, Alevileri ve PKK/SDG’yı kışkırtarak Suriye’yi bölmeyi amaçlayan stratejisine her alanda devam ediyor.
Nitekim İsrail’in Suriye stratejisi, 21 Kasım 2025 günlü İsrail’de yayınlanan Jerusalem Post gazetesi, PKK/PYD-SDG’li terörist, Mazlum ABDİ’nin fotoğrafına yer vererek “İsrail, Suriye’nin parçalanması için, Kürtlerle ittifakını derinleştirmeli...” başlıklı yazıyı yayınlamıştır.
ŞARA, yönetimindeki Suriye’nin merkezi bir devlet olmayacağı ve parçalanacağı ifade edilen yazıda, IKBY Başbakanı Mesut BARZANİ yönetiminin de bu konudaki rolü ve görüşleri paylaşıldı. Yazıda, İsrail’in Suriye’ye bakışı, parçalamaya yönelik stratejisi ve taktikleri şöyle özetlendi: “İsrail, güneydeki ‘Suriye tampon bölgesinden’ çekilmemeli ve Suriye’deki Dürzilere destek ve koruma sağlamaya devam etmelidir. İsrail’in Rojava’daki Kürtlerle ve Irak’taki özerk Kürt bölgesiyle bağlarını güçlendirmesi gerekiyor. ABD yönetimine SDG’ye desteğini geri çekmemesi ve Irak’taki, özellikle Kürt bölgesinde askeri varlığını sürdürmesi için daha fazla baskı yapılmalıdır. Kürtler, Yahudilerin doğal müttefikleridir...” Yazı Kürtlerden bahsetse de şu cümle ile bitiyor: “Şimdi, İsrail’in SDG’ye destek verme zamanı.” Yazının başlığında “Kürtler” yazılmasına rağmen yazının sonunun Suriye’yi bölmek için kullanacağı PKK/SDG ile bitmiş olması, kullanacağı maşanın kim olacağını da gösteriyordu. Bu yazıdan iki hafta sonra, 7 Aralık 2025 günü PKK/SDG’li terörist Mazlum Abdi ilk kez İsrail medyasında boy gösterdi. Yine aynı gazeteye röportaj vererek soykırımcı İsrail’in maşası olduğunu herkesin göreceği şekilde ifşa etti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kurarak “Terörsüz Türkiye Hedefi’nin” gerçekleşmesi için çaba sarf ettiği bir sırada, PKK’nın Suriye kolunun İsrail ile işbirliği yapması, Suriye ile yaptığı anlaşmaya uymaması düşündürücüdür. İsrail Türk düşmanlığı yapmakta ve yarım yüzyıl içerisinde 50 Milyon vatandaşımızı katleden teröristleri himayesine almış görünmektedir. Çözüm süreci sırasında, PKK’nın barışı bozduğu hatırlanmalıdır. SDG’nın vaadini unutarak, Suriye ile entegre olmayacağı ve silahları bırakmayacağı anlaşılmaktadır. SDG silahları bırakmadan çözüm üretilmesi doğru bir yöntem olarak görülmüyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin hazırladığı ve komisyona sunduğu rapor, SDG silah bırakmadan işleme konulmamalıdır.