Milletçe zor, hayret verici, yorgunluk ve bıkkınlık veren günlerden geçiyoruz. Terörist Fetullah  Gülen’in ölümünün hemen arkasından Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli terörist başı Abdullah Öcalan’ı barış adı altında salınmasını ve mecliste konuşma yapmasını istedi.

Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özgür Özel ise “kumar metaforu” içinde el yükselttiğini, Kürtlerin sorunları olduğunu, devlet yönetimine geçebileceklerini söyledi.

Bozuk ekonomi, adaletsizlik, denetimsiz kurumlar, güvensiz ortamda yaşamaya çalışan halk ise sosyal medyada “sen de ekle” yapma, tepki gösterme noktasında hangisine yetişeceğini şaşırdı ve çok iyi anladı ki sağ ve sol ideolojiler bu gün net olarak kesinlikle fabrika ayarlarında değil. Soğuk savaş döneminde Amerika’nın komünizm ile mücadele konusunda attığı tohumlar bu gün fışkırırcasına meyve vermektedir. Bu mücadelenin bahçesi de “Milli Türk Talebe Birliği” ile “İlim Yayma Cemiyeti’dir”. Burada yetişen isimler bu gün pozisyonları gereği birbirlerine karşıt gibi görünseler de şaşkınlıktan yutkunamayacağınız derecede aynı bahçede yetişmişlerdir.

Barış adı altında PKK’nın silah bırakacağını umut edenler yanılmaktadırlar. Çünkü PKK Kürtler’e değil emperyalistlere ve yayılmacılara hizmet etmektedir. Kürt vatandaşlar kullanılmaktadır. PKK istese de silahlarını bırakamayacaktır. Çünkü Pentagon ile PYD’ye empoze edilmişlerdir. Silahları, tankları, kıyafetleri, patlayıcıları kendilerine değil, Batı’ya aittir. Bunun için maaş almaktadırlar.

Ayrıca daha önce somut olarak demokrasi adı altında ulusçuluk ilkesi terk edilerek barış söylemi ile bu sürece girilmiş, bu süreçte PKK boş durmamış, pek çok noktaya patlayıcı yerleştirmiş, sızma girişimleri yapmış, pek çok askerimizi şehit etmiştir. İktidar “kandırıldık” demiştir. Bu noktada tarihin Dağlıca, Iğdır olaylarında olduğu gibi barış sürecinde devam edeceği, tekerrür edeceği ortadadır.

Öcalan’ı verip Fethullah’ı alanlara, “Fethullah ölünce Öcalan çıkmalı” hatırlatılması mı yapılmıştır? Algı yoluyla ve barış süsü ile anayasa değişikliğine zemin mi hazırlanmıştır? Göreceğiz.

 Soğuk Savaş Dönemi’nden beri kuşatıldığımızı iyice fark ettik. Genel seçimde halkın büyük çoğunluğu bu ekonomi, bu düzen ve depreme rağmen “PKK ya acaba ne vaad edildi? Düşüncesi ile aynı iktidarı seçti lakin Bahçeli’nin bu çıkışı ile aynı halk “tepetaklak” edildi.

Şu anki Türkiye yüzyılında Japonya, Güney Kore ülkeri seviyelerinde olmamız gerekirken, gezeceğimiz, okuyacağımız, yapacağımız şeyleri düşünmemiz gerekirken Atatürk’ü kaybettiğimizden beri bozuk ekonomilerle, adaletsizliklerle, bölünme hayalleriyle, eyalet tellalcılığı ile, sığınmacılarla, Kur’an’ dan ziyade Anti Atatürkçü tarikatlerle, emperyalistlerin istediği gibi yaşıyoruz. Sürekli tepetaklak aynı maskeli baloya düşüp duruyoruz. Yorulduk. Usandık. Bıktık.

Adeta milletçe bir göçük altındayız ve bağırıyoruz: Gerçekten milletini ve vatanını seven var mı? Sesimizi duyan var mı?  “Gençliğe Hitabe ve gerçekliği ile baş başa kalmışız.”