Yazılarımda bazen yaşadığım olayları sizlerle paylaşırım. Bugün de geçtiğimiz hafta Kırşehir Hastanesinde yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istiyor ve ilimiz yöneticilerine, siyasetçilerine ve hastane yönetimine sorular sormak istiyorum.

Annem (Kayınvalidem) rahatsızlığından dolayı,12 Temmuz 2023 tarihinden itibaren Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Palyatif Servisinde yatmaktadır. Bu süre içerisinde annemin yanında refakatçi olarak gündüzleri eşim, akşam ve geceleri  ben kalıyorum. Zaman zaman eşimin ablası, kız kardeşi ve erkek kardeşleri bizlere yardımcı oluyorlar.

Annemin rahatsızlığı ciddi, durumu kritik  olduğundan, sonucun ne olacağını biliyor ve her an bekliyoruz.

Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesiyle ilgili yazımı Annemin hastane serüveni bittikten sonra yazacağım. İki aya yakın zamandır sadece annemin yanında refakatçi olarak kalmıyor, Kırşehir hastanenin her tarafını geziyorum. Katlarına çıkıyorum, servisleri ve poliklinikleri geziyorum, doktorlar, hemşireler, güvenlik personelini diğer çalışanlarını ve  vatandaşlar dahil olmak üzere herkesi ve her yeri görüyor, gözlemliyor ve ajandama gerekli notlarımı alıyorum, annem kaldığı sürece almaya devam edeceğim ve aldığım notları günü geldiğinde köşemde yazacağım.

Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ilk günler bazı problemler yaşamış  olsak da   palyatif servisinde her şey güzel gidiyordu. Ne zaman Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Kırşehir’e geleceği haberi geldi İşte o zaman küçük tatsızlıklar ve şansızlıklar yaşadık.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca gelmeden bir gün önce annemin  tedavi gördüğü odadan başka odaya alınacağı söylendi. Nedenini sorduğumda bir yetkili “ biz öyle uygun gördük, bir şikayetiniz varsa Başhekimle görüşebilirsiniz.” Gibi ters cevap verdi.

 “ Sizi mi kıracağım? Başhekim dahil görüşülmesi gereken tüm yetkililerden görüşebileceğimden emin olabilirsiniz.” Karşılığını verdim. Benim yetkili kişiye bu cevabımdan sonra tekrar bana “ Yarın Kırşehir’e Sağlık Bakanı Fahrettin Koca geliyor, o nedenle hastane olarak gerekli tedbiri alıp, olası bir rahatsızlığı veya başka bir olaya karşı annenizin yattığı odayı hazır tutmamız gerekiyor. Sayın Bakanımız Kırşehir’den ayrıldıktan sonra hastanızı tekrar aynı odaya  getireceğiz”  Dedi. Bunun üzerine  “ Bakın şimdi ne güzel ve mantıklı bir cevap verdiniz ama ilk verdiğiniz cevap size yakışmadı, bizde insanız, durumdan ve halden anlarız. “ karşılığını verdim. Yapılan doğru ve yerinde bir uygulamadır. Ortalık kendini bilmez serserilerle doludur. Kırşehir’e gelen bir Bakan hepimizin misafiri olup, misafirin tırnağına taş değdirmeden, burnunu kanatmadan en güzel şekilde ağırlamak hepimizin görevidir. Aksi olursa hepimizin ayıbı olur.

Söylenen sözün önemli olduğunu Yunus Emre  yaklaşık sekiz yüz sene önce  “ Söz Ola Keser Başı, Söz Ola Keser Savaşı.” mısralarında ne güzel anlatmıştır.

Maalesef  Türkiye’de özellikle resmi kurumlarda çalışanlar karşılarında ki insanları cahil, salak, yol ve yordam bilmeyen birileri olarak görüyorlar. Çok şükür “ Okumadan Alim, Yazmadan Katip” olmadım. Elim kalem tutuyor, azda olsa kıyıdan, köşeden  mürekkep yalamışlığımız var.

Sonrasında Başhekimle görüşerek durumu anlattım, Başhekim beni  yardımcısına yönlendirdi orada bir gülümsedim, Başhekim yardımcısına  durumu anlatarak oda değişikliğinin nedenini sordum.  Başhekim yardımcısı da aynı şekilde “ Oda değişikliğinin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Kırşehir’e gelmesinden dolayı tedbir amaçlı yapıldı. Sayın Bakan gittikten sonra hastanız tekrar aynı odaya alınacaktır. Hem bu konuyla ilgileneceğim hem diğer konuda servis yetkilileriyle görüşeceğim.”dedi.  Bunun üzerine teşekkür ederek gülerek yanından ayrıldım. Çünkü hiçbir sonuç çıkmayacağını anlamıştım. Başlarından atıldım.

Sonuç, Sayın Bakan gitti, iki gün sonra  annemin aynı odaya verileceği söylenmesine, bizde beklememize rağmen annem odaya alınmadı ve başka hastaya verildi.

Oysa annem iki gün sonra aynı odaya alınmayacaktı. O zaman “ Annenizin tedavisine başka odada devam edeceğiz “diyerek bizleri beklenti içerisine sokmamaları daha doğru olmaz mıydı?

Büyük ihtimalle başhekim yardımcısı arkamdan  “ sende kimsin diyerek  ya bizi ciddiye almadı, söylenmesi gereken yerlere söylemedi, veya söyledi ama ciddiye alınmadı.

Her neyse iki aya yaklaşan Kırşehir Hastanesi serüvenimiz devam ediyor. Yukarıda dediğim gibi bizler sonucun ne olacağını bildiğimiz için her şeye hazırız.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Kırşehir’e gelmesiyle mutlaka yetkili makamlar Kırşehir’deki sağlık sorunlarını, hastanenin eksikliklerini ve problemlerini sözlü olarak iletmişler, bir dosya takdim etmişlerdir ama benim bazı sorularım olacak

Acaba Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın herhangi bir rahatsızlığı dikkate alınarak tedbiren oda tahsis edilmesine gösterilen önem hastane içinde gösterilerek, problemleri söylendi mi, veya her şey mükemmel  gösterilerek “ En Büyük Bakan Bizim Bakan.” tezahüratları yapılarak, alkışlar havada mı uçtu?

Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaklaşık on sene önce birkaç  branş dışında diğer branşlarda beş doktor varken çevresinde bir referans hastanesiyken, Kırşehir dışından gelen hastalara dahi bakılırken, il dışına sevkler azalmışken, bugün hem siyasilerin, hem yönetimin hatalarından dolayı meydana gelen doktor açığı, hastaların mağduriyeti gibi konulara önem verilerek Sayın Bakana iletildi mi?

Hastanede ihtiyaç olan MR, ULTRASON, TOMOGRAFİ, RONTGEN gibi cihazlar dahil olmak üzere ihtiyaç olan diğer cihazların eksikliği söylenerek alınmalarına önem verildi mi?

Hastaneye ONKOLOJİ SERVİSİ dahil olmayan diğer servislerin kurulması talep edildi mi?

Bir günde yüz elli veya daha fazla hastaya bakan doktorların vatandaşla karşılaştığı zor durumlar söylendi mi? Doktor açığı nedeniyle vatandaşların aylarca randevu alamadığı söylendi mi?

En çok merak ettiğim bir konu ise  dünya insanlığını tehdit eden “KORONA SALGINI” nedeniyle Sayın Bakan’a “ Sayın Bakanım, vatandaşlara seslenerek  korona salgınında görev yapan sağlık personelini her akşam saat dokuz da alkışlattınız. Sağlık çalışanlarının bu alkışlara ihtiyacı yok, çalışanlarımız  alkışları duymadılar. Zaten gelene ağam, gidene paşam diyen;  şakşakçı, yalaka toplum haline geldik. Sağlık çalışanlarımız “Korona Salgını” döneminde aylarca hastaneye kapatılarak hapis edildiler, evlerinden, eşlerinden, çocuklarından uzak kaldılar, yemek ve kahvaltı olarak biraz salam, biraz ekmek, birkaç tane üçgen peynir, küçük ambalajlarda bal ve tereyağ yediler. Herkesin korkup, kaçtığı “KORONA SALGINININ”  üzerine  sağlık çalışanlarımız ölümü göze alarak koşarak gittiler.  Sağlık çalışanlarımıza bu süreçte alkış yerine  çift maaş vererek ödüllendirmeniz gerekmez miydi dediniz mi?

Ben sonucu biliyorum, sorduklarımın hiç biri söylenmedi çünkü bu işler cesaret işidir.

Özet olarak Kırşehir’de ki sağlık sorunları kıyıdan köşeden söylendi, sonrasında “ en büyük bakan bizim bakan” tezahüratları yapıldı, alkışlandı. Bakanın etrafında gezen siyasiler ve yalaka takımları fotoğraf çektirip, sosyal medyada paylaşarak evlerinde eşlerine “ Bak görüyor musunuz? Bugüne bugün Sağlık Bakanı ile fotoğraf çektirdim.” Diye hava attılar. Bundan ötesi nafile.

*                *              *

16 Ağustos 2023 Çarşamba günü yayımlanan “ 13 Ağustos Dünya Solaklar Günü” başlıklı yazımın son bölümlerinde Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara’ya, Belediye Başkanımız Selahattin Ekicioğlu’na, siyasetçilere ve ilgili kurumlara seslenerek Kırşehir’in ortasından geçen ancak pislik içerisinde utanç abidesi olan Kılıçözü çayının  temizlenmesi, Kayabaşı Mahallesinde bulunan Kaya Şeyhi Türbesinin, Medrese Mahallesinde bulunan Melik Gazi Türbesinin restorasyon çalışmalarının ve çevre düzenlemelerinin yapılması gerektiğini yazmıştım.

Bu yazımdan sonra Belediye Başkanımız Selahattin Ekicioğlu Melik Gazi Türbesinin çevre düzenlemesi çalışmalarına başlamıştır. Belediye Başkanımıza teşekkür ediyor, en kısa zamanda Kılıçözü çayının temizlenmesi ve Kayaşeyhi Türbesinin restorasyon  ve çevre düzenlemesi çalışmalarının  yapılmasını ilgili makamlardan bekliyoruz.