“Dünya küçüktür. Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur diyenler ne güzel söylemişler.
Çocukluğum dahil, Kırşehirspor’da oynadığım dönemlerde oynadığı futbolla adından söz ettiren ve Dozer lakabı verilen Tevfik ağabey ve diğer futbolcu ağabeylerimizin isimleriyle, oynadıkları futbolla, attıkları gollerle ve başarılarıyla büyüdük, futbol oynadık. Çok merak ettiğim ve acaba olur da bir gün görür ve tanışır mıyım dediğim futbolcu ağabeylerimiz oldu. Bunların en başın ise Tevfik ağabey geliyordu.
Neyse ki hiç beklemediğim anda Kırşehirspor’un ellinci kuruluş yıl kutlamalarına davet edildiği zaman tanıştığım yine Kırşehirspor’un ilk ve efsane futbolcularından Trabzonlu Yılmaz İkram ağabeyim aklıma geldi. Kendisini arayarak “ Namı diğer Dozer Tevfik ağabeyimize nasıl ulaşabilirim?” Dedim. Yılmaz ağabey telefon numarası bende var, sana mesaj olarak atayım.” Dediğinde çok sevinmiştim. Yılmaz İkram ağabey Tevfik ağabeyimizin telefon numarasını gönderdikten sonra hemen aradım.
Tevfik ağabey cevap verdiğinde kendimi tanıttım ve bayağı sohbet ettik. Beni hiç tanımayan birisi olarak gayet sıcak ve samimi konuşmuştu. Bu telefon görüşmemizden sonra yüz yüze birbirimizi görmesek de zaman zaman telefonla görüşüyorduk. Bir konuşmamızda da kendisi hakkında bilgiler aldım, fotoğraflar istedim ve Gazetemiz “ Çiğdem’in” Kırşehirspor’a hizmet edenler yazı dizisinde uzunca yazarak Kırşehir kamuoyunu bilgilendirmiştim.
Sürekli telefonla görüşsem de bir taraftan da kendisiyle yüz yüze tanışmayı çok istiyor ve acaba ne zaman görüşürüz? Diyordum. Allah dileğimi kabul etti ve ablamın kızının düğünü için 22 Haziran Cumartesi günü yolumuz Adana’ya düştü. Düğünden hemen sonra gece yarısı da olsa Mersinde evi bulunan büyük ablamın evine geçtik. 24 Haziran 2024 Pazartesi günü efsane futbolcumuz Tevfik Kaban ağabeyimi arayarak Mersinde olduğumu sakıncası yoksa kendisiyle görüşmek istediğimi söyledim. Tevfik ağabey çok sevindi. Buluşacağımız saat ve yeri söyledik ve ilgili yere eşim, ablam ve elektronik mühendisi yeğenim Erkut’la gittik. Tevfik ağabeyi karşımda görünce hem çok sevindim, hem çok şaşırdım. Elini öperek sarıldım. Benim için çok büyük bir duyguydu. 54 yıl önce Kırşehirspor’da futbol oynamaya başlamış, attığı gollerle kendini sevdirmiş ve 1973 sezonu sonunda Kırşehir’den ayrılmış ama yaşı 65 ve üzeri büyüklerimiz tarafından halen konuşulan, unutlmayan “DOZER TEVFİK” lakabı verilmiş Tevfik ağabeyi yüz yüze görmek benim için mutlulukların en büyüğü ve şerefti.
Tevfik ağabey değerli eşi Mine ablamızın bizi evlerinde misafir etmek istediğini söyleyerek evlerine davet ettiler. Davete icabet sünnetir dedik ve Tevfik ağabeyimizin evine gittik. Çok değerli eşi Mine ablamız bizi bir Anadolu kadının samimiyeti, sıcaklığı ve güler yüzüyle karşıladı. Mersin’in çok sıcak olması nedeniyle balkonda oturduk, sohbetimizi ettik.
Tevfik ağabey Kırşehir’i, Kırşehirspor’da oynadığı yılları anlattıkça duygusallaşıyor ve adeta o günleri tekrar yaşıyordu.
Tabi bizlerde Tevfik ağabeyimin anlattıklarını keyifle dinledik.
Kırşehir’de futbol oynadığı, Kırşehir Ticaret Lisesinde öğrenci olduğu yılları unutamamış Tevfik ağabey, adeta Kırşehir’i ikinci memleketi olarak görüyordu.
Tevfik ağabeyimin Kırşehir’de ayrılmış ama içinde de iki uhdesi kalmıştı. Birincisi çok sevdiği Kırşehir’de en az üç veya dört sene daha futbol oynamakmış ama hiç beklemediği ve kendisinden kaynaklanmayan özel bir problemden dolayı Kırşehirspor’dan erken ayrılmak zorunda kalmış. Bu özel durumu sadece eşi Mine ablamıza anlatmış aradan geçen elli bir yıl sonra da bizlere anlattı. Tabi çok özel bir durum olduğu için burada yazmam hem gazetecilik anlayışıma, hem Tevfik ağabeyime duyduğum saygıya yakışmaz.
Tevfik ağabeyimin içinde ki ikinci uhdesi de Kırşehirspor’da oynadığı son sezonunda Beşiktaş transfer etmek istemiş ama kendisini yetiştiren hocası “hem sana ihtiyacım var, hem Beşiktaş için çok genç ve tecrübesizsin,” demiş ve Tevfik ağabeyi Adanaspor’a götürmüş. Adanaspor’da oynarken bir maç sırasında ayağı kırılınca Beşiktaş dahil bir çok hedefini gerçekleştirememiş.
Bu iki olay hem Kırşehir, hem Tevfik ağabey için büyük bir talihsizliktir.
Tevfik ağabey’e üç soru sordum.
Ağabey olayların çıktığı, yarıda kalan ve maçın hakeminin asker elbisesi giydirilerek Kırşehir’den kaçırıldığı Diyarbakırspor maçında neler oldu dedim.
“ Osmancığım maçta Diyarbakırspor 1 – 0 öne geçmişti. Yenik durumda olmamıza rağmen çok baskılı futbol oynuyorduk. Irmak tarafındaki kaleye yandan orta yapıldı topu göğsümle yumuşattım ve vole vurarak gol attım. Hakem elinle attın diyerek golü vermedi. Hocam göğsümle aldım elimle değil diyerek yemin ettim üzerine hızlıca yürüdüm, o zamanlar sarı ve kırmızı kart göstermek olmadığı için hakem bana sözlü olarak oyundan attım sahadan çık dedi, bende itirazlara devam ettim, seyirci sahaya atladı, polis hakemin etrafını sararak soyunma odasına götürdü ve saatler sonra polis hakemi asker elbisesiyle Kırşehir’den kaçırdı.” Diyerek anlattı.
Tevfik ağabeyime ikinci sorum ise “DOZER TEVFİK lakabı neden verildi? Olmuştu.
“Kırşehir’de oynanan bir maçta topun orta sahada kendisine geldiğini topla ilerlerken rakip oyuncunun kendisini düşürmek ve durdurmak için omzundan, kolundan tuttuğunu buna rağmen gol attığını ve golden sonra tribünden “DOZER TEVFİK DOZER” diye bağıranların olduğunu ondan sonra adının “DOZER TEVFİK” olarak kaldığını söyledi.”
Üçüncü sorum ise “Nevşehirspor kalecisini sizin veya sizinle birlikte oynayan Akset isminde futbolcumuzun yumrukla yere düşürdüğünüzü anlatanlar oluyor, yumruğu siz mi attınız?” Soruma “yumruğu ben atmadım, kavgacı futbolcu değildim. Sarı ve kırmızı kart uygulaması başladıktan sonra futbol hayatımda hiç sarı kart görmedim.” Cevabını verdi.
Bir konuda Tevfik ağabeyimle aynı futbol kaderini yaşamışız. Tevfik ağabeyimin babası futbolun bir peygamberin kafasının kesilerek ayaktan ayağa vurularak icat edildiğini o nedenle günah olduğunu söyleyerek futbol oynamasını istemez ve günaha girdiğini söylermiş.
Ne tesadüftür ki rahmetli annem de aynı peygamber olayını anlatarak günaha giriyorsun diyerek futbol oynamamı istemezdi.
Tevfik ağabeyin babası zor da olsa Kırşehir’e gelerek Kırşehirspor – Çorumspor maçını seyretmiş. Kırşehirspor 5 – 0 kazanmış ve 4 golü Tevfik ağabey atmış. Tevfik ağabeyin attığı her golden sonra Kırşehirspor taraftarları babasını omuzlar üzerine almışlar, havaya atmışlar. Babası bu durumdan çok memnun kalmış.
Tevfik ağabey ve değerli eşi Mine ablamızla olan sohbetimiz sırasında yine sürpriz yaşadık. Mersin’ de yaşayan 1982-1983 sezonunda Kırşehirspor’da oynana klas futbolcumuz Faysal ağabeyim aradı. Kendisine daha önce bahsettiğim Kırşehirspor eski futbolcularından Tevfik ağabeyimin evinde olduğumuzu söyledim. Faysal ağabey gelmek isterdim ama bayağı rahatsızım o neden gelemeyeceğim dedi ve Tevfik ağabeyi istedi. Yüz yüze birbirlerini tanımasalar da farklı yıllarda da olsa Yeşil Beyazlı formayı giyip, Kırşehirspor’da oynayarak kader birliği yapmışlardı. Telefonla da olsa tanışlıklarına memnun oldular ve en kısa zaman da görüşelim dediler. Sonra telefonu ben aldım. Faysal ağabey Kırşehir’e döndüğümde eş, dost, tanıdık ve tüm Kırşehir’e selam söylememi istedi.
Faysal ağabeyle olan telefon konuşmasından sonra Tevfik ağabey ve değerli eşi Mine ablamızla olan sıcak ve samimi sohbetimiz bir müddet daha devam etti ve sonrasında kendilerine Kırşehir’de her zaman bir kardeşlerinin olduğunu kapımızın açık olduğunu söyleyerek Kırşehir’e davet ederek kalkmak için izin istedik.
Tevfik ağabeyime ve değerli eşi Mine ablama misafirperverliklerinden, güler yüzlerinden, ilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Son olarak Tevfik ağabeyim ve değerli eşi Mine ablamın ve Faysal ağabeyimin selamlarını eş, dost, tanıdık ve Kırşehirlilere iletiyorum.