Kırşehir’in eski adlarından birinin Gülşehir olduğu iddia edilir. Ancak bu tam doğru değildir. Bu konuda en doyurucu açıklamayı Prof. Dr. M. Fatih Köksal yapmaktadır. O, bu konudaki araştırmalarında şu tespitlerde bulunmuştur:
Kırşehir’e neden Gülşehir dendiğine dair yazılı kaynaklarda üç farklı rivayet tespit edebildik.
Bunların ilki Âşık Paşa’yla ilgilidir. Âşık Paşa’nın oğlu Elvan Çelebi, Menâkıbu’l-kudsiyye adlı mesnevisinde babasının Kırşehir’e gelmesiyle “kır olan şehrin gül şehir”e döndüğünü söyler:
Sözlerini kabûl kıldı şeyh
Kırı Gülşehr kıldı geldi şeyh
Yani Elvan Çelebi’ye göre aslında “kır” (çorak) bir şehir olan Kırşehir, babasının Kırşehir’e gelmesiyle -o çorak yerlerde güller açarak- “gül şehir” olmuştur. Bunu babasının gelmesiyle birlikte şehrin güzelleşmeye başladığı manasında mecazî bir ifade olarak anlamak mümkün ise de bu kabulün yine de mühim ve kayda değer bir bilgi olduğunu ifade edelim. Buradaki “kır” kelimesinin tesadüfî olmadığını, “Kırşehir” adındaki “kır” kelimesine izafeten söylendiğini izaha bile gerek yoktur.
Diğer iki rivayet, Helvacızâde Hulvî Mahmud Cemâleddîn’in Lemezât adlı eserinde geçer. Helvacızâde, eserinde Kırşehir’e (Kırşehri) neden Gülşehir dendiğine dair iki farklı rivayeti bir arada anlatır. Anlattığı ilk rivayete göre Kırşehir ilk kurulurken binaların yapımında kullanılan kerpiçlere gülsuyu katmışlar ve seçkin insanlar arasında o yüzden Gülşehir diye anılırmış:
“Menkûldür ki Kırşehri havâs beyninde Gülşehri dinilmekle yâd olunurmuş. Sebeb oldur ki ibtidâ şehr binâ olundukda kerpiçlerine gülâb katmışllar” (Ali Emirî,1335:466)
Lemezât’taki ikinci rivayete göre Ahi Evran-ı Velî zaviyesinde şeyhlik yapan Gülşehrî, Kırşehir’in Çingizzâdeler (Moğollar) tarafından harap edilmesine, onlara gidip ricacı olarak engel olmuş, şehir halkı da ona saygılarını göstermek için şehrin adına Gülşehrî demişlerdir:
“Ve ba’zılar dahi dirler ki Ahi Evran-ı Velî pîr-i ‘âlî ki anda medfûndur, ekser-i halk ‘kemer- beste budur’ dirler, anın zâviyesinde olan şeyhin adına Gülşehrî derlerdi. Çingiz-zâdelere varup mu’âf itdirmişdi. Şehr halkı ana bağışlanmışdı. Tahrîbden halâs itdirdügiçün Gülşehrî dinüldi” (Ali Emirî,1335:466)
Demek ki bir rivayete göre Âşık Paşa’nın gelişiyle birlikte, bir rivayete göre şehir kurulurken binaların kerpiçlerine gülsuyu katıldığı için, bir diğer rivayete göre şair Gülşehrî’nin şehri Moğollarca yakılıp yıkılmaktan kurtardığı için ona teberrüken şehre de Gülşehrî denilmiştir. Kerpiç çamurlarına gülsuyu katılması rivayeti akla en uygunu görünmektedir.
Gülşehir adının başka bir kaynağı şairimiz Gülşehrî’nin bizzat kendisidir. Şöyle diyor:
Her birisi çün bir iklîmi ala
Gülşarı’nun issi Gülşehrî ola
Gülşarı’n Gülşehri çün mülki yazar
Sen gid ol hod kendü mülkinde gezer
Yani şair, “Herkesin bir memleketi vardır. ‘Gülşar’ın sahibi de Gülşehrî’dir. Gülşehrî, Gülşarı’nı memleketi olarak yazar. Sen (işine) git. O kendi memleketinde gezer.” diyor. “Şar” kelimesinin bugünkü Kırşehir ağzında da “şehir” anlamında kullanıldığını biliyoruz. Demek ki 13-14. yüzyıllarda seçkinler Gülşehir dese de halk asında “Kır şehri” veya kısaca “şar” olarak anılmaktaymış.
Bugün yaygın bir inanış olan “Kırşehir’in eski adı Gülşehir idi” şeklindeki yanlış bilgiyi düzeltmemiz gerekir. Sonuç olarak Gülşehir adı tespit edebildiğimiz kadarıyla hiçbir devirde Kırşehir’in resmî adı olmamıştır. Resmî belgelerde geçen ad hep Kırşehri’dir. Ancak uzun devirler boyunca halk arasında, -yukarıda naklettiğimiz alıntıdan da görüleceği üzere- daha çok da aydın zümreler arasında Kırşehir adının yanı sıra Gülşehir'in de kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Kırşehir’in adını tüm dünyaya duyuran en önemli özelliği tarihte bir kültür şehri oluşudur. Görüldüğü gibi tüm yer adları Türk tarihinden ve kültüründen izler taşımaktadır. Bu da yörenin bir Türk / Türkmen yerleşimi olduğunu kanıtlamaktadır.
Bizim öteki adları unutup kentin ilk adı olan “Kır Şehri” ve sonra ekâbirler arasında söylenen “Gül Şehri” üzerinde fikir birliğine varmamız gerekiyor. Türkler olarak, biz bir Bizans şehrine gelip oturmuş değiliz. Kırşehir Selçuklular tarafından kurulmuş bir kenttir. Şunu unutmayalım ki, adın kaynağını Roma’da, Yunan’da, aramaya kalkmak bu yurt üzerinde hak iddia etmekte olanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir amaca hizmet etmez. Bilesiniz.
Not: Bu konuda daha geniş araştırma yapmak isteyenlere elimdeki kaynakları verebilirim.