Açılmak, yayılmak anlamına gelen yaz kelimesi ilk olarak Orhun Anıtlarında geçer. Yurdumuzun kuzey yarım kürede yer alması dolayısıyla 21 Haziran itibariyle yaz mevsimine girmiş bulunuyoruz. Bu mevsimde ne yazık ki yangınlar sık görülüyor. Hızlı internet çalışmaları, turizm ve maden dönüşümleri, insanların dikkatsiz davranışları, etrafa bırakılan cam şişelerin güneş ışınlarıyla girdiği etkileşim ki özellikle çam ormanlarında, tarlasını sürmek yerine tembellik edip anız yakan çiftçilerimiz sebebiyle bitkiler, hayvanlar ve insanlar zarar görüyor. Çünkü dünya ekosisteminde her varlık birbiriyle bağlantılıdır. Biri zarar gördüğünde diğerleri de etkilenir. Bu sisteme en çok zarar veren, dolaylı etkilenmeyi yok sayan ve bencillik eden de ne yazık ki insandır.

  Türk kültüründe doğa, insan için çok önemli bir yere sahiptir. Ağaçlar, hayvanlar ve bitkiler koruyucudur. Doğaya saygı duyulur. Varlığın bağlantılı mekanizmaları olarak görülür. Şaman doğa konusunda yüksek bilince ve bilgiye ulaşmış kişidir. İslamiyet’ te de önemli bir yere sahiptir. Arıya dikkat çekilir. Einstein arıların yok olması halinde insanların da yok olacağını söyler.

  İstihracnameler( geleceğe dair bilgi ve öğüt veren metinler), ahir zaman için değerli din alimleri özellikle ahir zamanda ormanların, hayvanların korunması gerektiğini öğütlemişlerdir. Kötülüğe ulaşmak isteyenlerin ağaçlardan ve hayvanlardan özellikle rahatsızlık duyacaklarını ve amaçları doğrultusunda yok etmeye çalışacaklarını belirtmişler ve uyarmışlardır.

 Bu gün CERN’de, Dünya Sağlık Örgütü’nde Hint mitolojisinde özelikle ‘ yok oluşu’ simgeleyen dans figürüyle Şiva heykelinin olması, bilim merkezlerinde mitolojik motif kullanılması düşündürücüdür. Ayrıca bu mitolojik ve yok oluşu simgeleyen dans figürü G20( İçinde Türkiye’nin de olduğu gelişmekte olan 20 ülke, dünyanın en büyük orman varlığını barındıran Brezilya’nın da olduğu) zirvesinde de kullanılmıştır. Ülkemizde üzücü yangınlar çıkmıştır. Aynı zamanda dünyanın akciğeri olarak nitelenen Amazon ormanlarındaki yangınlar da dünya gündemine oturmuştur.

 Dünya sağlık örgütü 2021 yılında ‘ dünya önlem almazsa küresel ısınmadan dolayı on yıl içinde meydana gelecek felaketlerde çok sayıda ülkenin haritadan silineceği’ açıklamasında bulunmuştur. Bu günkü teknoloji yapay yağmur üretebilmekte, potansiyel deprem faylarını doğal zamanından önce tetikleyebilmektedir.

 Sosyal medya zenginleri yeraltına tohumlarla beraber sığınaklar inşa ettirmektedir.

 İstatistiklere bakıldığında hayvanların insana verdiği zarar yok denecek kadar azdır. Köpekler konusunda kolaya kaçan, vahşet boyutuna ulaşan yaklaşım çok üzücü olmuştur. Peygamberler şehri Urfa’da köpeklere vatandaşlar eliyle yapılan şiddet kan donduran niteliğe ulaşmıştır. Köpekler dövülerek öldürülmüş, diri diri gömülmüştür.

İnsan diğer varlıklarla etkileşim içindedir. Bunun farkındalığını yitirdiğinde dengeyi bozar. Çünkü hayat bir dengedir. Felaket de dengenin bozulmasıdır. Veba salgını kedilere yapılan katliam sonucunda farelerin çoğalmasıyla ortaya çıkmış ve felakete dönüşmüştür. Ülkemizdeki yılanların yüzde doksan dokuzu zehirsizdir. Fakat birçok insan özellikle çiftçiler karşılarına çıkan yılanları öldürmekte, doğanın dengesine zarar vermektedir. Ekinlerini fareden koruyan yılana kötü davranmaktadır.

 Köpekler, kediler, kuşlar… insana göre çok çok iyi duyu organlarına sahiptir. Depremi önceden hissederler. Kuantum fiziğin de söylediği metafizik varlıkları görürler. Dağlardan, tepelerden dalga dalga geleceği söylenen Yecüc ile Mecüc için belki de doğanın ve hayvanların yok edilmesine ihtiyaç vardır kim bilir? Köpeğin olduğu yere melek gelmez inancı belki de köpeğin olduğu yere şeytan gelmezdir. Sonuçta birçok peygamber çobandı. Onların da en sadık dostları köpekleriydi. Düşünmek için kendilerini her fırsatta doğanın kucağına bıraktılar. İnancımıza göre peygamberimiz kediyi kutsadığı için kedinin sırtı yere gelmedi. Deprem felaketinde köpekler sayesinde pek çok can bulundu.

 Üstün değilim, bütünün içinde bir parçayım. Bunu fark edip ona göre davrandığımda değerli oluyorum. Yok ettiğimde ve kötüye kullandığımda kendimi de yok ediyorum. Her şeyin birbirini etkilediğinin bilincinde olunduğu ve ona göre davranılması umuduyla…