Sürekli olarak yazılarımda siyasetçilerin Kırşehir’e üvey evlat muamelesi yaptığını, gerek devletin, gerek özel sektörün Kırşehir’e yatırım yapmadığını, yapmak isteyenlere arsa verilmediğini, yatırımcıların çevredeki diğer şehirlere gittiklerini yazarak iktidara, milletvekillerine, sivil toplum örgütlerine, üst düzey bürokratlara seslenir, Kırşehir için çalışmalarını, ellerini taşın altına koymalarını yazarım.

Her şeye rağmen “Acaba gün olurda Kırşehir’e bir yatırım yapılır bende yazar mıyım?“   dediğimde olurdu.

Bu yazımda Kırşehir’e yatırım yapılmadığını değil, aksine, heyecanla, sevinçle, mutlulukla bir yatırımın yapıldığını yazmak istiyorum.

Geçtiğimiz Çarşamba günü Kırşehir’e yaklaşık 60 km uzaklıktaki Medetsiz köyüne 300 dönümlük arazi üzerine 400 kişinin istihdam edileceği termal seranın temel atma töreni yapılacağı haberi geldi. Hemen Medetsiz köyüne giderek temel atma törenine katıldım, yatırımcılarla ve Kırşehir İl Özel İdaresi yöneticileriyle görüştüm. 

Kırşehir İl Özel İdaresi yöneticilerine “Bu yatırımın buraya yapılmasına neden olan gerçek nedir?“ dedim, cevap olarak, yıllar önce Türkiye Petrolleri A.Ş.’nin bu bölgede petrol araması yaparken 98 derece sıcaklığında termal su bulduğunu ve yıllardır atıl vaziyette durduğunu söyleyerek, Kayserili iş insanı Mehmet Fatih Karamancı’nın Afyon ve çevre illerde sera yapmak üzere termal su olan bir arsa aradığını öğrendiklerini, büyük uğraşlar sonucunda kendisine ulaştıklarını ve Kırşehir’e davet ettiklerini, Medetsiz köyündeki 98 derece çıkan termal sudan bahsettiklerini, birlikte Medetsiz köyüne giderek termal su kuyusunu ve araziyi incelediklerini, iş insanı Mehmet Fatih Karamancı’ya her türlü kolaylığı sağlayarak ve ikna ederek Kırşehir’e böylesine güzel bir yatırımı kazandırdıklarını söylediler.

Yatırımcı iş insanı Mehmet Fatih Karamancı hem yaptığı konuşmada, hem benimle bire bir görüşmesinde yaklaşık bir milyar Türk Lirası yatırım bedeli olan ve iki yılda tamamlanmasının planlandığı tesiste 400 kişinin istihdam edileceğini hedeflediklerini ve ilk etapta yaptıkları 50 dekarlık serada 3 bin ton domates üreteceklerini, tesisin tamamı bittiğinde 20 bin ton civarında domates üreterek yurt içi ve yurt dışına satacaklarını söyledi.

Bu tesisin kurulması, tamamlandığında 400 insanın istihdam edilecek olması Kırşehir için çok önemlidir. Sadece 400 insan zannetmeyin, 400’ü 4’le çarpın, ayrıca ulaşımda çalışacak araçlarla, çalışanların maaşlarının Kırşehir’de harcanacak olması da düşünülerek en az 3000 insana ekmek yedirecek bir tesis olup, Kırşehir’in adının duyurulmasında, çehresinin değişmesinde ve diğer yatırımcıların Kırşehir’e gelmesinde büyük önem taşıyacak.

Termal seranın temel atma programında yüz yüze görüştüğüm yatırımcı iş insanı Mehmet Fatih Karamancı’ya Kırşehir’e böylesine güzel bir tesisi kazandırdığı için teşekkür ederek, Kırşehir’e başka alanlarda da yatırım yapmasını beklediğimizi, Kırşehir’in bu yatırımlara çok ihtiyacı olduğunu söyleyerek gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”e davet ettim ve kendisinden ilerleyen günlerde, uygun bir zamanda geleceği cevabımı aldım.

Evet, Kırşehir için çok önemli bir yatırım, belki de termal sera alanında Kırşehir’ in önünü açacak ve başka iş insanlarının da yatırım yapacaklarına örnek olacak bir yatırım.

Bu yatırımın Kırşehir’e kazandırılmasın da büyük emek veren, yatırımcı iş insanı Mehmet Fatih Karamancı’yı arayıp, bulup, Kırşehir’e davet edip, Medetsiz köyüne götürerek 98 derecedeki termal suyu ve araziyi yerinde göstererek ikna eden, yatırımın yapılmasını sağlayan Kırşehir İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Kurtuluş Yılmaz’a, Genel Sekreter Yardımcısı Yaşar Sulu’ya, Jeoloji Mühendisi Nafi Mahmutoğlu’na ve İnşaat Mühendisi Yalçın Durdu’ya teşekkür ediyorum.

Kırşehirli hemşehrilerimizden bir konuyu özellikle bilmelerini istiyorum. Medetsiz köyüne 300 dönümlük alana 400 insanın istihdam ederek üretime geçecek olan bu yatırımın Kırşehir’ e kazandırılmasında iktidar veya muhalefet hiçbir siyasetçinin katkısı yoktur. Yarın bir siyasetçi çıkarda “Yatırımı biz getirdik“ derlerse inanmayın, “Hadi oradan“ deyin, gülün geçin.

Başarı tamamen yukarıda isimlerini yazarak teşekkür ettiğim Kırşehir İl Özel İdaresi yöneticilerinindir. Ayrıca Kırşehir Valisi Hüdayar Mete Buhara’ya da verdiği destekten dolayı teşekkür ederim.

Kırşehir Valisi dedim de benim sezgilerime göre herhalde Valilik binasının tapusunu bir Valilik çalışanı satın almış galiba. Çünkü bir Valilik çalışanı görevi olmayan işlere karışıp, vali beyle görüşmemize, fotoğraf çektirmemize engel oluyor, saçma sapan konuşuyor. Birilerinin bu kişiyi uyarması lazım. Şimdilik isim vermeden bu şekilde geçiyorum. Başka programlarda  bu kişiden aynı tavırları görürsem anında cevabını verir ve bu kez köşemde  isim vererek yazarım.

*   *   *

Geçtiğimiz Cuma günü Ankara Caddesinde aksam saatlerinde yürürken iki gencimizin ikinci el kitap sattıklarını gördüm. Yanlarına gittim, kitapları inceledim, daha sonra onlarla birlikte bağdaş kurarak oturdum ve başladık sohbet etmeye.

Bir dokundum, bin ah işittim.  Birisi Kemal, diğeri Fatma. İkisi de üniversite öğrencisi ve aynı zamanda evliler, duyduğum da bende inanamadım. Ders dışında ki zamanlarını evlerinin kirasını ödemek ve ekmek paralarını kazanmak için Ahi Evran Külliyesi’nin önüne serdikleri ikinci el kitapları satıyorlar. Fakat “Biz, kira ödüyoruz, elektrik parası ödüyoruz, vergi veriyoruz, bu gençler bizim ekmeğimizle oynuyorlar” diyen kitapçılar şikayet ederek kitap satmalarına engel oluyorlarmış, sürekli zabıtayı arayarak gençlerin kitapları kaldırmalarını istiyorlarmış.

Burada şu konuyu özellikle belirtmek istiyorum. Bir konu ve olay için zabıtaya şikâyet olursa zabıta gidip görevini yapmak zorundadır. Bu yazımda zabıtayı suçlamıyorum. Seslenişim kitapçı ve kırtasiyecilere.  Allah aşkına ölüyü, diriyi bıraktınız, gözünüzü bu gençlere mi diktiniz?

Şikâyet eden kitapçılar bu gençlerin satacakları ikinci el 30-40 kitapla mı batacaklar, ve şikayet edenler çok mu dürüst esnaflar?  Sanki sattıkları her şeye fatura, fiş mi kesiyorlar, vergilerini muntazam mı ödüyorlar?

Üstelik bu gençler insanlara zarar verecek hap, ot, uyuşturucu satmıyorlar, hırsızlık yapmıyorlar, kitap satıyorlar ve evli olup,  evlerinin kira parasını, ekmek parasını kazanmaya çalışıyorlar.

Şikâyet eden kitapçılar şikâyet etmek yerine evli ve aynı zamanda öğrenci olan gençlerin ellerinde ki kitapları satın alarak onlara destek olma yolunu seçseler çok hayırlı bir iş yapmış olurlar. Ayrıca hayırsever insanlarımız varsa ellerinde küçük bir dükkânı bu gençlere ücretsiz olarak tahsis etseler sevap olur, malum önümüz kış.

Buradan hemşehrilerime sesleniyorum evlerinin kirasını ödemek için kitap satan bu gençlere sahip çıkın ve kitap alarak yardımcı olun.

Bazı muhteremlere de sesleniyorum. Dokunacak, izin verilmeyecek çok şeyler varken, lütfen bu gençlere dokunmayın ve anlayışla karşılayın.

NOT: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde okuyan bir erkek öğrencimiz için bursa ihtiyaç vardır. Burs verecek olanlar şahsıma ve “Kırşehir Çiğdem“ Gazetesine ulaşarak öğrencimizin bilgilerini alabilirler.