Malum, ilgi çeken gündemler içindeyiz. Neye üzülsek, sosyal medyada hangi konuya dikkat çeksek şaşırdık. Bir yanda Narin’in bir aydır çözülemeyen katliamı, Hizbullah’ın ülkemizdeki siyasi uzantısı olan partinin liderinin anayasamızın 4. Maddesini ‘ahmağa anlatırcasına…’ söylemiyle değiştirilmesini istemesini söylemesi. Mustafa Kemal’in askeri olmanın tartışma ve sıkıntı konusu olması, sosyal medyadan hareketle toplumun ahlakının bozulduğuna yönelik kanı, Kıbrıs konusunda Türkleri katliamcı gösterme çabaları, Lübnan’daki cağrı cihazlarının aynı anda patlaması…

 Bir yanda kendini kendinden olmayanlardan üstün ve seçilmiş gören Yahudilerin Tanrı tarafından kendisine vaad edilen topraklara ulaşarak Hristiyan Evanjelistler ile birlikte kıyameti zorlayarak ve hızlanmasını isteyerek 1000 yıllık altın çağı başlatmak istemeleri, bu amaç doğrultusunda kullanılan, satın alınan ya da kendisini “gibi” gösteren Müslümanlık sebebiyle dünya bu gün başta çocuklar, kadınlar ve diğer canlılara şiddet gösterilmesine adaletle yaklaşamayan sadece etkisiz kalan bir dünyadır. Dünya “ insana güven ve geleceğe güven” duygusunu kaybetmiştir. Teknolojinin ve modern yaşamın kölesi durumuna gelmiştir. Mahkemelerde sağlanamayan adalet insanlığın sosyal medyalarındaki pek çoğu etkisiz kınama ile kendini tekrar etmektedir.

Artık adalet mekanizması tüm dünyada sıkıntıdadır. Amerika’da sinagog olayı yaşanmıştı. Sinagogların altındaki tüneller küçük çocukların okulları ile bağlantılıydı. Amerikan halkının da dünyadaki insanların da psikolojisi bozuldu. Ardından Epistein Adası vak’ası ortaya çıktı. Bir adaya dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen çocuklar korku filmi senaryolarına taş çıkartırcasına vahşi zevklerde kullanıldığına yönelik. Adaya gidenlerin dünya starları , önemli siyasetçiler, zenginler, iş adamları olduğu belgelerle ortaya atıldı ve maalesef gereken adalet sağlanmadı. Dünyadaki yönetilen halklar olarak hepimiz çocuklarımız için aynı endişenin içinde olduğumuzu anladık. Feodalite, zenginlik, nüfuzlu aile, siyasi güç, şan, şöhret bu gün adalete dosyayı kapattırdı. Suç, adalete “ tencere dibin kara seninki benden kara” der gibi davrandı.

 İlk kez bir katliam gözler önünde, delile gerek kalmadan Filistin’de yapılıyor.  Resmi hükümetin İsrail ile muhatap olması gerekirken ülkedeki resmi olmayan partinin savaşı dünyadaki adaletsizlik kadar ilginçtir. Yemen, Filistin başta olmak üzere derin ve emperyalist yapılar Orta Doğu’nun etnik ve mezhebi ayrımlarıyla kaos çıkararak amacına ulaşmaya çalışmaktadır.

 Olimpiyat oyunlarındaki gösteri şeytani metaforlarıyla Hz. İsa’yı aşağılayarak kalbinde Tanrı’nın sevgi ve merhametini taşıyan, çıkarsız ve vicdanlı olanlara saygısızlıkla meydan okumuştur.

 Bu gün tüm bunlar olurken, vaad edilen topraklarda Türkiye’nin topraklarına da göz dikilirken, Türkiye konumu gereği Doğu’suyla İbranilerin, Batı’sıyla Evanjelistlerin ağzını sulandırırken, Filistin’de kalbinde tünel açılarak, kafası boşaltılarak minicik çocuklar katlediliyorken, İsrail’in yayılmacı politikası yönünü Lübnan’a çevirmişken, Kuzey Irak’ta vatanın bölünmezliği uğruna mücadele veriliyorken anayasımızın CUMHURİYETi, BAYRAĞI, DİLİ, LAİK ve SOSYAL DEVLET anlayışını koruyan 4.MADDENİN siyaset konusu yapılması, haber bültenlerinde gösterilmesi, söz konusu edilmesi son derece yanlıştır. Bu ülke Orta Doğu ülkesi değildir. LAİK BİR CUMHURİYET olması onu Orta Doğu ülkelerinden farklı kılan, koruyan en önemli kalkanıdır. Başkanlık sistemi ile iktidar siyaset kurumunun sistemini tutarsız ve ilginç bir hale sokmuştur.  Oy uğruna ve sistem gereği Bahçeli ile  Zekeriya Yapıcıoğlu’nu el ele tutuşturmuştur. Ülke siyasetini tutarsızlık batağına sürüklemiştir. Ekonomi sebebiyle halkın büyük çoğunluğu sadece temel ihtiyaçlarını güçlükle karşılayabilir hale gelmiştir. Tüm bunlar önümüzde en büyük sorunlar olarak dururken anayasa değişikliği noktasında referandum alt yapısını 4. Madde üzerinden tartıştırmak düşünülesi bir durumdur.

 Bizler bu gün aslında net olarak dini kullanarak çıkarlarını elde etmek isteyenlerin yol açtığı memleketler görüyoruz. Vicdanlı, kalbinde sevgi ve merhamet olan Müslüman, Hristiyan, Musevi, Budist, Ateist… fark etmez. İnsanlık olarak her geçen gün daha çok insanlıktan utanıyoruz. Bu utanca sebep olanların inançlarının sapkınlığını çıkarlarıyla düşleyenlerden kaynaklandığını biliyoruz.

Burası “Alsancaklılar” diyarıdır. Kehanetin işaret ettiğidir. Kur’an’dan ziyade menkıbeleri ve hadisleri baş tacı edenlere hatırlatmak isterim. Yönetim şekli CUMHURİYETTİR. Tanrı ile çıkarları için kul arasına girmeyen LAİK bir ülkedir. Kıbrıs’ın Kuzey’i ile birlikte Türkiye CUMHURİYETİ Devleti’ dir. Irkçı değildir. Yüreğinde sevgi, merhamet, vatan sevgisi… taşıyanlarda “asil kan” olduğunu bilir. “Gençliğe Hitabe” gibi sadece kendisine değil tüm dünyaya ilham veren bir öğüde sahiptir.