Orta Asya, Orta Doğu, Anadolu ve Balkanlar’da kutlanan bahar bayramına verilen isimdir Hıdırellez. 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece Hızır ile İlyas’ın yeryüzünde buluştuğu gündür.
Hızır, ab-ı hayat içerek ölümsüzlüğe ulaşmıştır. Şifacı ve uğurludur. Kur’an’da Kehf Suresi’nin 65. Ayetinde Hızır ismi geçmese de Hızır’a yapılan bir gönderme olarak belirtilir, yorumlanır.
Peki Hıdırellez’de Anadolu’da ne gibi gelenekler vardır? Bugün için aslında kırmızı renkten ziyade Anadolu coğrafyasında gün doğumundan önce beyaz renkli kıyafetler giyilir. Baharın gelmesi ile ilgili olduğu için yeşil ve sulu alanlara gidilir ve eğlenilir. Çünkü yeşil alanlar Hızır’ın dolaştığı yerlerdir. Bu sebeple buradaki çiçek ve yeşillikler şifa ve mutluluk getirir. Baharın ilk kuzusu ya da oğlağı kesilir.
Hızır’ın eli değen şeylerin bereketinin arttığı inancı ile Hızır arifesinde yiyecek kaplarının, ambarların, para keselerinin ağzı açık bırakılır. Ev, bağ, bahçe, çocuk, para vb. şeyler isteyenler isteklerinin modelini bir kâğıda ya da yeşili olan her hangi bir yere çizerek, oluşturarak dilekte bulunur. Hızır hakkı için istek gerçekleşsin diye sadaka verilir. Ya da o niyetle bir iyilikte bulunulur.
Anadolu’nun bazı yerlerinde Hızır Sopası inancı mevcuttur. Bu sopa ile ağrı sızı olan yerlere vurulunca ağrının geçeceğine inanılır.
Kısmetini açmak isteyenler bu gün için yüzük ya da küpe gibi eşyalarını çömlek benzeri bir kaba atarlar. Bu çömleğin içine su koyup ağzını kapatarak bir gül ağacının altında bekletir. Ertesi gün bir araya toplanan kadınlar maniler eşliğinde çömleklerin içindeki eşyaları çıkarmaya başlar. Bu törene İstanbul ve çevresinde ‘baht açma’, Denizli’de ‘bahtiyar’, Yörük ve Türkmenlerde ‘mantıfar’, Balıkesir’de ‘dağlara yüzük atma’, Edirne’de ‘niyet çıkarma’, Erzurum’da ‘mani çekme’ adı verilir.
Kütahya’nın tavşanlı ilçesinde bir yıllık yoğurt mayasına Hıdırellez günü ya da takip eden iki gün içinde sabah ezanı ile tan ağarınca doğadaki bitkilerin üzerine düşen çiy damlası katılır.
Trabzon Şalpazarı ilçesinde maya katılmadan mayalama sıcaklığındaki yoğurdun içine tahta kaşık konularak bu günde yoğurt yapılır ve bir yıl bu maya kullanılır.
Hızır ateşi yakılıp üç kez üzerinden atlanır. Bu da şifa, umut ve dilek için yapılır.
Öyle ya da böyle, inanarak ya da inanmayarak bir Hızır Günü’nü daha geride bıraktık. Kültürümüzde yer alan ve Unesco miras listesine giren yaşam geleneklerimizdendir.
İnsanın umutla yaşadığının mutlu olduğunun en güzel örneklerindendir. İnsanları birbirine, dua yolu ile de Allah’a yaklaştırır. İnsana hedef ve isteklerini hatırlatır. Gerçekleştirmeleri yolunda güzel bir motivasyon sağlar.
Dikkat edilmesi ve araştırılması gereken şudur: Acaba kaç tane insan ev sahibi olmayı diledi, yoksulluktan, işsizlikten kurtulmak istedi? Kaç tane insan şifa dileğinde bulundu? Kaç tane insan çocuk sahibi olmak istedi? Eskiye göre şimdi sağlık ve ekonomik anlamda nerede, mutluluk açısından nereye geldi? Eğer öğrenilebilseydi halkın sorunları anlamında çok şey söyleyeceği kesindi.