Bu sözleri ilk olarak 27 Ağustos 2022 Cumartesi günü Kırşehir Neşet Ertaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde Kırşehir Yazarlar ve Şairler Derneği tarafından düzenlenen Şairler ve Ozanlar Şöleni’ne ve daha sonra 24-25-26 Eylül 2022 tarihlerinde Uluslararası Neşet Ertaş 10’cu yıl anma törenlerine katılan Halk Ozanı Hilmi Şahballı’nın okuduğu “VITTIRI VIZZIK ADAMLAR” türküsünde duydum ve Hilmi Şahballı okudukça dinleyenler kahkahalarla gülmekten kendilerini alamadılar.
Aşağıda tırnak işareti içerisinde yazdığım sözleri söylüyordu Hilmi Şahballı türküsünün bir bölümünde:
“ Adam sandım fos çıktı. Temiz sandık pis çıktı, vıttırı vızzık adamlar.
Boynunda kravatı. Sınırsız yatı katı.
Yalan dolan sanatı, vıttırı vızzık adamlar.
Yerindedir bakımı, yutuyorlar salkımı.
Çakal çukal takımı, vıttırı vızzık adamlar.”
Halk Ozanı Hilmi Şahballı’nın izleyicileri güldüren acı ama gerçekleri dile getiren bu türküsünden sonra ben de böyle bir yazı yazmaya karar verdim. O da bugüne nasip oldu.
Bakalım bu yarası olan kimler gocunacak.
Hem Kırşehir’de, hem ülkemizde etrafımızı vıttırı vızzık adamlar sardı dersek yalan olmaz. Hem o kadar çok ki bu tür adamlar insan tiksiniyor, görmek istemiyor.
Kırşehir’de boynu kravatlı, eli laptop çantalı bilmem ne üniversitenin yüksek ilkokul bölümünden veya dört yıllık fakültelerden mezun olmuş kadın, erkek o kadar çok vıttırı vızzık adamlar var ki, başka bir tabirle bunlara “DALKAVUKLAR DA” diyebilirsiniz.
Bu vıttırı vızzık adamlar aynı zamanda nankör olurlar, ekmek yediği tencereye tükürdükleri gibi menfaati uğruna aynı sofrada yemek yediği kişilere karnı doyduktan sonra gözünü kırpmadan, Allah’tan korkmadan iftira atabilirler.
Günümüzde vıttırı vızzık adamları siyaset, sanat, meslek ve spor gibi kültürel gruplara göre ayırabiliriz. Kendilerini sözde bilge insan zanneden vıttırı vızzık adamlar bilgisiz dalkavuklardır.
Kendilerinde hiç olmayan meziyetleri varmış gibi anlatırlar ama bu zatı muhteremler toplumun oyuncakları olduklarının farkına bile varmazlar. Çünkü kendilerinde bunun farkına varabilecekleri kişilik, akıl ve zekâ bulunmamaktadır.
Eğer Kırşehir’de vıttırı vızzık bir adam çıkarda “Şair Necip Fazıl Kısakürek’le amca çocukları oluruz“ diye gerçekle alakası olmayan gülünç, komik bir şey söyleyip bir de bunu gazetede yazarsa ve yakında çıkıp M. Akif Ersoy’la ağabey, kardeş olduklarını söylerse hiç şaşırmayın, der mi der, olur mu olur!
Bu karakter ve kişilik meselesidir, dilin kemiği yok her tarafa döner ve böylesine vıttırı vızzık adamlarda da ne kişilik, ne de düzgün karakter olmadığı için her şeyi söylemeler ve yapmaları beklenmelidir.
Yine Kırşehir’de vıttırı vızzık bir adam çıkıp Neşet Ertaş’ı veya başka bir anma törenlerinde Vali’nin, Belediye Başkanı’nın yanına çaktırmadan geçip, fotoğraflarda görünüp, bunu sosyal medyada paylaştıktan sonra etrafındakilere “Ya ben anma programına gitmeyecektim ama Vali veya Belediye Başkanı arayarak davet ettiler sen olmazsan olmaz (!) dediler onun için katıldım!” derse şaşırmayın.
Kırşehir’de düzenlenecek bir programa katılmak için programı organize eden İl Müdürlüğüne giderek Müdür veya Müdür Yardımcısına yalvararak bu programa “Ben katılayım“ diye bıktırıp, onlar da “Lanet olsun, tamam sen gel” dedikten sonra programa katılıp, sonra da söz konusu programa Vali veya Belediye Başkanının ısrarlı davetlerinin üzerine katıldığını, kendilerini kıramadığını söyleyen vıttırı vızzık adam çıkarsa hiç şaşırmayın.
Yapar mı, yapar. Çünkü bu tür adamlar menfaatçi, kişiliksiz, karaktersiz vıttırı vızzık adamlardır.
Bir vıttırı vızzık adam birkaç kişiyle sohbet ederken hiç çalmayan telefonunu kulağına götürerek “Efendim” deyip “Tamam derhal geliyorum“ dedikten sonra giderken yanında bulunanlara “Beni valilikten aradılar Vali bey yanına çağırıyormuş!“ veya “Belediyeden aradılar Belediye Başkanı beni bekliyormuş!“ diyerek hava atıp, bulunduğu yerden hızlıca giderse şaşırmayın.
Aklı üçe beşe ermeyen, hasbelkader bir üniversitenin yüksek ilkokul bölümünü bitirmiş noktanın, virgülün nerelere konulacağını bilmeyen vıttırı vızzık bir adam çıkar da kendisini tarihçi, edebiyatçı, ilim ve bilim adamı olarak anlatırsa hiç şaşırmayın. Çünkü bunlar vıttırı vızzık adamlar sınıfındandır.
Evet ne yazık ki ülkemizin diğer illerinde olduğu gibi ilimiz Kırşehir’de bu tür ve cinsten yalancı, kişiliksiz vıttırı vızzık adamlar dolu. Bu vıttırı vızzık adamlar bir şehir ve ülke için utanç abidesi ve yok edilmesi gereken kara lekeler olup, Bunların pili bitirilmeli ki, istedikleri gibi at oynatmasınlar.
Vıttırı vızzık adamlar sahte para gibidir. Birileri onu cebinde taşır, değer verilir ve desteklenirse değer kazanırlar. Onların geçersiz, sahte oldukları bilinir ve değer verilmezse yerlerinin çöplükten başka bir yer olmadığını kendileri de anlarlar.
O nedenle görevimiz ne olursa olsun gerek birey olarak, gerek toplum olarak ister kadın, ister erkek olsun bu tür vıttırı vızzık adamlara değer vermemeliyiz. Eğer bunlara değer verirsek kendimizin değer kaybedeceğinin bilincinde olmalıyız.
Siyasetçi veya bürokrat etrafında toplanan vıttırı vızzık adamların işleri bittiğinde kendilerini yüzüstü bırakacağını bilmelidir. Çünkü bu tür adamlar günü kurtarmanın hesabını yaptıkları için “erzak dolu gemiye ilk önce fareler biner, erzak biten gemiden ilk önce fareler kaçar“ örneğinden olduğu gibi işleri bittiklerinde kaçarlar, bir daha selam vermezler. Menfaatlenecek başka kapı ararlar.
Siyasetçiler ve bürokratlar postal yalayıcılığı yapan bu vıttırı vızzık sülüklere itibar ettiği an kaybederler. Zira vıttırı vızzık bu adamlar siyasi şeytanlıkta ağa babalarına pabucu ters giydirmenin hesabını yaparlar.
Mesleklerinin ehil ve erbabı olmadıkları halde vıttırı vızzık bu adamlar meslek dalkavukluğu yapan ve meslek erbabı geçinenler mesleklerini dalkavukça silikleştirir ve yerin dibine geçirir. Çünkü bunlar vıttırı vızzık adamlardır.
Vıttırı vızzık adamlar bu adamlığı azık olarak kullanırlar. Onların dalkavukluklarına prim vermemek akıllı insanların görevidir. Herkes bu konuda görevini yapmalıdır.
Vıttırı vızzık adamlar bir yerde tatlı zehre benzer. Bunlar altın tabaklarda topluma zehir takdim eden zararlı yaratıklardır.
Dışı süs, içi pis, şirreti menus, sureti makus olan vıttırı vızzık adamların kazandıkları bir kimlik ve kişilik yoktur. İçine girdikleri tabağın rengine göre şekil değiştirirler.
Renkten renge, kalıptan kalıba kılık değiştiren bu adamlar insanların kendilerine baktıkları tarafa dönerler.
Bazı insanlar vardır ki, bir kemik parçası için kendilerini köpek yerine koyarlar. Elde edecekleri bir kemik parçası için feda etmeyecekleri hiçbir değerleri yoktur.
Ve gariptir, bu yaratıklar, toplumda müsait ortam bulduklarında, mangalda kül bırakmaz, değirmende un öğütür gibi yalanı öğüttükçe öğütür ve aynı zamanda dava adamı geçinme dalkavukluğunu da yutturmaya çalışırlar.
İnsanları küfürle itham eden nice vıttırı vızzık adamlar var ki, toplumun saf ve temiz duygularını sömürme dalkavukluğunda bulunurlar.
Önce iğneyi kendimize, sonra çuvaldızı başkalarına batırmalıyız. Kendi gözlerindeki merteği görmeyen nice vıttırı vızzık adamlar var ki başkalarının gözündeki çöpü orman olarak görürler.
Toplumun saf duygularıyla oynayan, istismar eden bu haysiyet cellatlarının cemiyete ve inancımıza verdikleri zararlardan hep beraber korunma yollarını bulmalıyız. Onun için de dalkavukluğa yeltenen bu vıttırı vızzık adamları aç bırakmalıyız. Cemiyetin yüz karası olan bu vıttırı vızzık insan müsveddeleri adamları, toplumdan dışlamalı ve yalnız bırakılmalıyız.