Bir süre önce “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi İmtiyaz sahibi Sayın Salih Güner’le konuşurken kendisine “Bizden gazeteci, köşe yazarı olmaz, biz bu işi yapamıyoruz. Biz bilgisayarın karşısına geçtiğimizde kimseyi tehdit etmiyoruz, iftira atmıyoruz, hakaret etmiyoruz. Kırşehir’in problemlerini, ihtiyaçlarını yazarak ilgilileri göreve davet ediyoruz. Kırşehir gelişsin, kalkınsın istiyoruz. Bu durum karşısında bizim yazımızı okuyanlar da bizler için ‘aman canım bunlar da Kırşehir’le yatıyor, Kırşehir’le kalkıyorlar, bunlardan bir şey olmaz’ diyerek bizleri ciddiye almıyorlar“.
Ama Kırşehir’in problemlerini yazmak yerine kurumlar ve amirler hakkında hakarete, tehdide dayalı haberler yapıp, yazılar yazanlar el üstünde tutuluyorlar, ciddiye alınıyorlar, bunlardan çekiniyorlar. Burada bir sıkıntı var.
Salih kardeşim; ikimizin de anası-babası rahmetli oldu, hem yetim, hem öksüzüz. Eğer Özel Kalemi atlatırsak, Sayın Valimiz de bizim gibi öksüz ve yetimleri kabul eder de görüşmek isterse “gel seninle Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara ile görüşmeye gidelim, ikram ederse bir bardak çayını içelim, içimizde kilerini söyleyelim. En azından rahatlamış oluruz” demiştim.
Tabi Salih Güner kardeşimle bu konuşmamızın arasından biraz zaman geçmiş ve her ikimizin de özel sıkıntıları ve hastanede yatan hastaları olması nedeniyle sadece konuşma olarak kalmıştır.
Neyse ki 21 Mart Nevruz Bayramı dolayısıyla Cacabey meydanında Kırşehir Valiliği’nin düzenlediği program sonrası Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara ile ayak üstü de olsa görüşme imkanı bulmuş ve her zaman olduğu gibi doğal halimle, içimden geldiği gibi bazı konular hakkında konuşarak rahatlamıştım.
Burada Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara her zaman olduğu gibi gülen yüzüyle, sakin ve sabırlı bir şekilde beni dinledi ve sözümü hiç kesmedi. Sonra Sayın Valimiz konuştu ve “uygun bir zaman da daha geniş ve detaylı şekilde konuşalım “ dedi.
Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara ile bu konuşmamız beni bayağı rahatlattı.
İnşallah Ramazandan sonra kendisiyle görüşme imkanımız olur.
Burada bir konuyu belirtmek istiyorum. Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara ile yapılan toplantılar ve nerede ne zaman olursa olsun bire bir görüşmelerde ortam hiçbir zaman sıkıcı olmuyor. Kendisi de doğal konuşmasıyla, yaptığı şakalarla gerek toplantıların, gerek görüşmelerin keyifli ortamlarda geçmesini sağlıyor.
Hiçbir zaman “Ben Valiyim, konuşmanıza dikkat edin, benim yanımda her şeyi konuşmayın, şaka yapmayın, gülmeyin” demiyor. Herkesi saygı ve sevgi çerçevesinde rahat bırakıyor ve dinliyor. Bu durum karşısında bizler de Sayın Valimizin olduğu yerde doğal halimizle istediğimiz gibi konuşuyoruz.
Bu da hem konuşurken, hem yazılarımda doğal dil kullandığım için en çok benim işime geliyor.
Ayrıca Sayın Valimizin uzun süredir Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören kayınvalidem için de yapacağı her hangi bir şeyin, benim bir isteğimin olup, olmadığını sorması da beni mutlu eden anlardı.
Hiç hesapta olmadığı halde 21 Mart Nevruz Bayramı sonrasında Cacabey Meydanı’nda kendisiyle sohbet etmeme ve dertleşmeme imkân sağlayan, beni gülen yüzle, sabırla ve sakin tavrıyla dinleyen Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara’ya teşekkür ediyor ve bu konuşma esnasında istemeden haddimi aşıp, saygısızlık yaptıysam özür diliyorum.
SON VİRAJ
31 Mart mahalli idareler seçimleri için son viraj dönüldü. Bugün itibarıyla seçimlere beş gün kaldı. Belediye Başkan adayları kendilerini ve projelerini anlatarak, vatandaşı ikna etmek için son kozlarını oynayacaklar.
Daha önce belirttiğim gibi Kırşehir’de Belediye Başkanlığı seçimi mevcut Belediye Başkanı ve CHP adayı Selahattin Ekicioğlu ile AK Parti Belediye Başkan adayı Dr. Osman Arslan arasında geçecek.
Her iki belediye başkan adayı da seçim sürecinde yoğun tempo içerisinde çalıştılar. Gitmedik esnaf, girmedik sokak, sıkmadık el bırakmayarak kendilerini ve projelerini en iyi şekilde anlatmaya çalıştılar.
Her iki adayında proje tanıtım toplantılarına katıldım. Projeleri Kırşehir’in ihtiyacı olan projeler olup, eksikleri de çoktur. Belediye Başkanlığını kazandıkları takdirde beş yıl içerisinde nasıl bir hizmet takvimi uygulayacaklar, hangi projeyi ne zaman ve nasıl gerçekleştirecekler? Ben de merak ediyorum.
Tarafsız bir gazeteci gözüyle baktığımda gerek AK Parti adayı Dr. Osman Arslan, gerek CHP adayı Selahattin Ekicioğlu’nun kazandıkları takdirde kendilerini yoran süreç Kırşehir için çalışmaları, proje üretmeleri olmayacaktır. Seçim çalışmaları süresinde iş sözü verdikleri insanlarla uğraşmak, bir taraftan kendi parti teşkilatlarının ve üyelerinin devreye girerek yakınlarını Kırşehir Belediyesi’ne işe aldırmaya çalışmaları daha çok yoracaktır.
Maalesef Türkiye’de belediyeler siyasetle yönetildiği için seçilen belediye başkanları personel alımında kendi istedikleri kaliteli, eğitim düzeyi yüksek, devlet tecrübesi ve donanımı olan, bilgili, kültürlü personelleri alamıyorlar. Mensubu oldukları parti teşkilatları ve partilileri belediyeleri bir iş ve istihdam kapısı olarak gördükleri için tahsiline, devlet tecrübesine, bilgisine, kültürüne bakmadan, bizim partilimiz, bizim üyemiz, seçimde babası bize çalıştı gibi söylemlerle önüne geleni işe almaları için belediye başkanlarına baskı yapmaktadırlar. Bu durumda belediyeleri kalitesiz, vasıfsız, herkesin siyasi torpille rahatça işe girdikleri kurum haline getirmektedir. Hal böyle olunca da belediyeler kaliteli hizmet verememektedirler.
Örnek olarak geçtiğimiz dönemlerde iki dönem belediye başkanlığı yapan Yaşar Bahçeci A4 kâğıdına dilekçe yazamayan, devlet tecrübesi, bilgisi, donamı olmayan, halkla ilişkileri olmayan kişileri işe almış, kadro ve sözleşme vermiştir. İki başkan yardımcısı ve birkaç müdür dışında ekibini iyi kuramamış olmanın cezasını seçimleri kaybederek almıştır.
Ekibini iyi kurmayan, işe vasıfsız personelleri alan sadece Yaşar Bahçeci değildir. Ondan önceki belediye başkanları da aynı hataları yapmıştır.
Şu an görevde olan Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu da aynı hatayı yapmıştır.
Ne tuhaftır ki belediyenin ekmeğinden midir, suyundan mıdır, kaderinden midir bilemiyorum işe girenler de bir hava, bir ego, bir kapris oluyor ki hey maşallah bastıkları taban deliniyor, baktıkları tavan yarılıyor. Sanki bulunmaz Hint kumaşları onlar olmasa belediye yok olur.
Bunları zaman zaman köşemde yazarak gündeme getirdim görevdeki belediye başkanlarına “belediye gibi insan ilişkileri yüksek personel isteyen bir kuruma bilgili, donanımlı, mütevazi, Kırşehir’de sevilen, sayılan insanları almak yerine elinden hayır-şer gelmeyen, havalı, kasıntı, verilen selamı almayan, kibirli, kaprisli insanları belediyeye işe almak için çok mu aradınız?” diye de sormuştum.
31 Mart’tan sonra da bu konunun takipçisi olacağım. Yalnız kim belediye başkanı seçilerse seçilsin her bakımdan işi çok zor olacak orası kesin.