Oyun; genellikle iyi vakit geçirmeye yarayan, eğlendirici ve bu sebeple bazen bir eğitim aracı olarak da kullanabilinen etkinlik olarak bilinir.
Futbol oyunu, güreş oyunu, çeşitli müsabakalarda yapılan karşılıklı oyunlar vardır.
Bu oyunlar olduğu gibi, bazen eğlendirmek için orta oyunu, bazen de karşıdaki kişiyi zora sokmak için yan oyunları vardır.
"Kimse benimle oynamıyor” diye ağlayan çocuk; “Sen büyü hele, bak ne oyunlar oynayacaklar seninle?!"
Müsabakalarda karşılıklı oyunlar oynanır, kim daha güzel oynarsa müsabakayı o kazanır. Örneğin güreşte hem güçlü, hem çevik, hem de oyunun kurallarını iyi bilen bir kişi rakibine üstünlük sağlamakta zorlanmaz.
Bazen arkadaş ve dostlara karşı yan oyunu oynayanlar vardır. Bu oyunu kalbi cıfıt çarşısı gibi olanlar yapar. Yan oyununa başvuran kişiler genellikle güçsüz, aciz, beceriksiz ve elinden hiç bir iş gelmeyen kişilerdir. Bu kişiler kalleş rolünü de iyi oynarlar.
"Kalleş; kalleş olmadan önce, daima abi, kardeş ve arkadaş olmuştur."
Keşke böyle kişilerle oyuna başlamadan önce senaryoyu iyice okusaydık. Yapılacak oyun ve kalleşliğe belki de önlem alırdık. Saf ve temiz kalpliliğimizden böyle oyunlara kolay geliyoruz.
Şimdiye kadar hiç bir kimse doğru yolda kaybolmamıştır. Mutlaka bir kündeye ve oyuna getirilip, doğru yolundan saptırılmıştır.
"Yol arkadaşını iyi seçmeli insan; seçemeyenlerin çoğu, yol yorgunu."
Yol arkadaşını iyi seçemeyenler, yanlış seçtiği arkadaşının mutlaka yan oyununa gelirler. Çünkü bütün sırlarınızı, bildiklerinizi o arkadaşınız bilir. Gün gelir çıkarına dokunduğunuz zaman hemen tekerinizin önüne taş koyarlar. İşte bu bir arkadaş oyunudur.
"Yıldızlar kadar arkadaşın olacağına, alaca karanlıkta parlayan ay gibi tek dostun olsun hayatta."
Bir kaç arkadaş masada oyun oynarsınız. Kimisi bıyık oynatır, kimisi kaş oynatır, kimisi göz kırpar ve senin güzel oyununu bozar. İyi giden oyunuyun içerisine çomak sokar, oyunu kaybetmenize sebep olur.
Senin oyunun kurallarını bilmem asla fayda etmez. Çünkü yan oyunlarını iyi bilemiyorsun. Arkadaşına ve sevdiği insana yan oyunu oynamak ihanettir. O ihanet ve oyunlara tanık oldukça yalnızlığın mübarek bir lütuf olduğunu anlarsınız.
Einstein der ki; "İlk önce oyunun kurallarını öğrenmelisiniz. Sonra da herkesten iyi oynamayı."
İyi ve dürüst oynamak yetmiyor. Karşı taraftan gelecek tüm yan oyunlarını ve kötü düşünceleri de bertaraf edecek önlemler almalısınız. Güçlü insan oyunun kurallarını iyi bildiği için mütevazi olur. Aciz insan ise hep yan oyunlarını bilir hem de kibirli olur.
"Düşman kör nişancıdır da, dost bilir nereden vuracağını."
Düşmanını her zaman takip edersin. Lakin dost kılığında olup, devamlı açığınızı arayan kişiler bir yan oyunu ile sizi zor durumda bırakır ve oynayacağı oyunu asla göstermez. Sizi nereden vuracağını bilemezsiniz.
Yüzünüze karşı saygısızlık yaparlarsa, arkanızda ne oyunlar yaptıklarını hayal edin. İnsan bazen büyük hayallerini küçük insanların yan oyununa gelerek ziyan ederler.
Bir göreve atanırsınız. Size müjde veren kişinin zaman gelir ihanetine uğrarsınız. Çünkü yerinizde gözü vardır. Ne oyunlar çevirir arkanızdan sizi o görevden aldırtmak için.
Carl GustauJung şöyle der:
"Hayatta en acıklı şey, bir insanın; probleminin kendinden kaynaklandığını görememesidir."
İşte bunun içindir ki; tüm oyunları öğrenip ve ezberlerken, bazı yan oyunları ile de karşılaşıp pişmiş aşınıza su katılacağını öğrenmelisiniz.
“Çok yoruldum! Bir şeyler iyi gitsin” diye bir şeyler düzelsin diye. Ancak kimlerin nereden yan oyunu oynadıklarını bir türlü anlayamadım. Ben yan oyunu öğrenmedim ve yapmadım. Çünkü bakacağım yüze utanacak söz söylemedim.
Sözün özü: "İnsanı olgunlaştıran, yaşı değil, yaşadıklarıdır."
Oyunda yenilmedim ama, yan oyunu ile beni yenen çok oldu, ona yanarım.