Anne ile birlikte bir bebeğin dünyaya gelmesini sağlayan ebeveyne baba denir.
Ayrıca; dürüst, fedakâr ve anlayışlı erkekler içinde kullanılır. Amma da baba adam ha gibi.
Her ne kadar hata yaparsa yapsın, evladına sırtını dönmeyen adama baba denir.
Babasızlığı ne zaman anlarsınız biliyor musunuz?
"Babanın iyisi kötüsü olmaz, en kötüsü babasız kalmaktır."
Babasız kalanların ensesinde ve sırtında sopa eksik olmaz. Her yerde gel küreğe git çekice! Orta oğlanı gibi kullanırlar. Babasız kalın da görün. Gelen giden tepenize vursun o zaman anlarsınız babanızın kıymetini.
Baba; yemez, içmez, giymez çocukları için her türlü çabayı gösterir. Evinin geçimini temin etmek için duyulmadık sözler işitir. Çocukları için o söylenen sözlere boyun keser, sürekli kötü söylenen sözleri alttan alır.
Babanın yaşı ilerledikçe dingin bir kabülleniş başlar. Gelene de, gidene de "olur" der geçer. Baba söylenen tüm kötü sözleri içine atar, bazen düşünür "ben burada fazlayım galiba !" der.
Baba, dert çocuklarıma ve yakınlarıma uğramasın diye her gece evinde misafir eder. Dertleri bağrına basar ve uyur.
"Babaların yaşı ilerledikçe değil, kalbi yara aldıkça yaşlanır."
Baba aslında çocukluğumuzun aynası, gençliğimizin sevdası, yetişkinliğimizin yarasıdır. Babalar bilmediği için değil, çok şeyler bildiği için susar.
Baba öyle fiyakalı ayakkabı giymez, çocuklarının eskisini sırtına takar. Bazen horanta tarafından alay edilir, bazen de aşağısınır.
Baba en derin yarayı "sana kıyamam" diyen evlatları ve yakınlarından alır.
Sessizliğe bürünür, kimselere sırrını vermez. Bir babanın, kızına sadece sesiyle bile verdiği huzur ömre bedel.
"Baba evladına belki seni seviyorum” diyemez ama, bir baba evladını kendinden bile çok sever."
Sırtın yere gelirse ancak baba kaldırır. Ya sen çocuk babayın sırtı yere gelse kaldırır mısın? İlk sözün akıl vereceğine gözüyün önüne bakaydın diye ağır sözler söyleyerek kalbini kırarsın.
Babalar nefesi kesilinceye kadar ağladığı geceleri unutur da, buna sebep olan eş ve evlatlarını asla unutmaz. Babalar herkesin işine yaradığı kadar iyidir.
Goethe der ki ;
"İnsan babasına borçlu olduğu saygıyı ancak baba olduğu zaman anlar."
Babanızın getirdiği yiyecekleri, aldığı giyecekleri, verdiği öğütleri küçümsemeyin. Gücü fazlasına yetse, size daha iyilerini alacak, lakin gücü kafi gelmiyor.
Babanız sizin üzerinizden çıkan elbiseleri tamir ettirir giyer. Sizin artık yemeklerinizi tekrar sofraya koyar değerlendirir. Onların bu haline asla gülmeyin. Bazen de sofrada takma dişleri şakırdar.
Hiç bir kimse der mi "Ben senin yaralarını sarmaya geldim. Borçlarına ortak olmaya geldim. Sen çok yıpranmışsın seni toparlamaya geldim” diye?
Ne olursanız olun. Babanızın sevgisini nefrete dönüştürecek kadar vefasız olmayın. Babalarınızı üzmekten sakının. Babanızı gece yatağında uyumayacak kadar kırmayın.
Sözün özü; biz zamanla çok kırıldık, fakat babamızı asla kırmadık. Sizler çiçek olup, etrafınıza gülücükler saçmaya söz verin, babanız sizi toprak olup başının üstünde taşıyacaktır.
Babanızın kıymetini bilin. Ayrılık yükü ağırdır taşıyamazsınız.
"Babasızlığı anlattım babası olmayanlara, gülüp geçtiler. Sanki babasız kalmayacaklar gibi ."
Her şeyin gönlünüzce olacağı güzel günler diliyorum. Hoş kalın... Hoşça kalın...