Doğuştan değil, sonradan öğrenilen ve birçok insanı etkileyen, rahatsız edici bir duygudur.
"Biraz kıskançlık duyarsanız, yaşarken ölmenin ne demek olduğunu anlarsınız."
Her canlı birbirini kıskanır. İnsanlar, diğer insanların senden fazla itibar görmesini, sizden fazla zengin olmanızı, çok daha tahsilli olmalarını bir türlü hazmedemezler ve kıskanırlar.
"Haset insan, kendini daima başkalarıyla kıyaslar, kıyaslama olmayan yerde haset olmaz."
Bakın çevrenize, hatta yakınınıza nice hasetler ve çekemeyenler vardır. Sizin saygınlığınız, mutluluğunuz, sevilip saygı duyulmanız onları rahatsız eder, karnını ağrıtır!
Oysa bu tipler hiç kendilerini sorgulamazlar. Onlar sevilirken, saygı duyulurken, ben neden ayrı şeyleri göremiyorum?” diye düşünmez?
Belki düşünüyorlardır ama kendisinin bir yılan, ya da akrep olduğunu bildiklerinden olsa gerek işi vurdumduymazlığa döküp, kendisine çeki düzen vermek yerine aynı yolda yaşantısına devam edip gider. Tabi hasetlenerek.
Bir insan güzel bir elbise giyse hemen kıskanmaya ve nereden aldığını sorgularız.
"En hakiki düşmanlarımız, kalbimizde yaşayan üç şeydir. Hırs, haset ve kin."
Kıskançlık birazda bireylerin sevdiği kişiye fazla güvenmemesi, onu başkalarıyla paylaşmak istememesidir.
Çok samimi konuştuğumuz bir arkadaşımız başkaları ile konuştuğu zaman hemen onu sorgularız. Neler konuştuklarını, acaba aramızda konuşulan lafları birbirlerine mi aktardıkları hakkında şüpheye düşeriz.
"İnsanlar; gülen gözlerini, bitmeyen enerjisini, tebessümünü ve acıların bile sana kattığı gücü kıskanırlar."
Öyle an olur ki insan sandıklarımız kıskançlıktan bizi diğer insanlardan soğutur. İç yüzünü bilmediğimiz kimseyle dost olmaya kalkışmamalıyız. İnsan ateşe benzer ne çok uzak olacaksın, ne de çok yakın.
Yalan söyleyen, kıskançlık taşıyan yıldızlar kadar arkadaşınız olacağına alacakaranlıkta parlayan ay gibi tek dostun olsun sana yeter hayatta.
Çiftçisiniz; pancarınız, zahireniz çok çıkar. Bazı kendini bilmezlerde bir karın ağrısı ve haset başlar. Kıskançlıktan deliye dönerler. Bilmezler ki gece gündüz o mahsullerin meydana gelebilmesi için ne kadar emek sarf edilmiştir?
"Kıskançlıktan ve haset etmekten sakının. Zira, ateşin odunu veya otları yiyip bitirdiği gibi haset ve kıskançlıkta iyilikleri yer bitirir."
Dürüst olduğun için bazı şeyler kaybedebilirsin. Ama yalan söyleyip utanmaktan iyidir.
Bakarsınız traktörünüz artık eskimeye yüz tutmuş, değiştirmeniz gerekiyor. Birikimlerinize birazda borç ederek bir traktör alırsınız. Vay sen misin? Traktör alan? Sebebi bilinmez bir korku sarar vatandaşı. Kıskançlıktan aklını bile oynatır insan oğlu..
Evinizin bazı yerleri oturulamayacak duruma gelmiştir. Değiştirmeniz gerekmektedir. Elinizdeki avcunuzdaki birikimlerinizi verir evi değiştirirsiniz. Değiştirdiniz amma! Diğer vatandaşın karnında bir buruntu, bağırsaklarında bir sancı başlamıştır. Kıskançlık ve çekememezlikten insanın yaşam dengesini bozulur, hakkında çıkarılan dedikodular ve gelir hesapları yapmaları işi çığırından çıkarır.
Hastalıklı mantıkla hareket eden bazı kişiler hemen hesabınızı yapmaya başlarlar ve kıskançlıktan iğneden ipliğe dönerler. Dönerler lakin, tellağın önüne yatan şaplağına katlanır.
Zihin dünyası tehlikeli, utanma ve arlanma bilmeyen perdesi patlak bir kadın çıkar, güzeller güzeli, edepli, namuslu kız çocuğunuzu kıskanır onun evlenmesine mani olur.
Edepsiz, şirret birisine denk gelirsiniz. Eğer böyle birisi ile arkadaşlık yapmışsanız vay halinize! Görgüsüz bir mahallede yetişmiş, kenarın dilberi bir kıza rastlarsınız sizin sarı saçlarınızı, yeşil gözlerinizi boy ve endamınızı kıskanır.
"Tilki postunu değiştirir ama, huyunu değiştirmez."
Dalavere, gizli oyunlar peşinde olan bazı kişiler sizin makam ve mevkiinizi kıskanır. Yaptığınız işi beğenmez başkalarına kötü jurnal eder.
Sözün özü; emek verdiğin insanlar bir gün seni harcadığında o zaman niçin kıskandıklarını anlayacaksın! Ama nafile...
Sevgili dost ve arkadaşlarım!
"Varsın arkanızdan konuşsunlar. Unutmayın ki, küçükler konuşur. Büyükler konuşulur...
Her şeyin gönlünüzce olacağı bir gün diliyorum.
Saygı ve muhabbetlerimle...