Birinin uğradığı kötü duruma ve zarar görmesine çok sevinmek, Anlamında kullanılır.

Bize kalmayacak dünya için neden insanların uğradığı zararlara seviniriz, iyi düşünmek gerekir.

Hani derler ya "insan oğlu çiğ süt emmiş" nerede ne konuştuğunu bilmez, gönül kırar, hatır yıkar, başkalarının düşmesine ocaklarının dağılmasına ne kadar sevinir bilemezsiniz.

               Hayat bu!

               Hayatı bazen yaşarsın, bazen seyredersin. Yaşarken farkına varamadıklarını, hep seyrederken fark edersin.

               İnsanoğlunun yapısında vardır. Çekememezlik, hazmedememek, aşağısımak. Zayıf ruhlu insanlar işleri yolunda giden insanları çekemezler. Eğer bir insanın işi bozulmuşsa ona çok sevinerek aşağılık duygularını giderirler.

               Bir insanın yolda giden aracı arıza yapar veya kazaya uğrar çalpara zillerle göbek oyunu oynarız. O kişinin zarara uğramasından görülmemiş keyif alırız. Küçük şeylerle mutlu olan çok insan vardır.

               Ne demişler; "İnsanın en iyi dostu gölgesidir. Unutma, o bile yanında olmak için aydınlık günü bekler."

               İster resmi dairede çalışın, isterse özel sektörde. Vatandaş hemen aldığınız ücretin hesabını yapar. Kendisinden fazla alıyorsanız bağırsaklarında bir buruntu meydana gelir.

               Bir sebepten dolayı görevinize son verilirse dost kim? Düşman kim o zaman anlarsınız. Dost dediklerinizin ellerine kınalar yakarak oynadıklarını görürsünüz.

               İnsan hangi yaşta olursa olsun, tutunacağı bir ele, konuşacağı birine içten bir sevgiye muhtaçtır. İnsanlara karşı sevgi kaybedilmemeli. Acı gününde mutlu gününde daima yanında olunmalıdır.

               Bir müsabakayı, bir varlığı kaybetmek diğer insanların sevinmesine sebep değildir. Tarlaya ekin ekeriz çok hasılat elde edecekken bir tufan gelir tüm emeklerimizi boşa çıkarır. Bazılarının bu olaya çok sevinmesi, katıla katıla gülmesi, alkış tutması niye?

               Hareket saati belli olmayan bileti kesilmiş bir yolcuyuz bu dünyada! Düşmez kalkmaz bir Allah'tır. Yaşayan her insanın iyi günleri olduğu gibi sıkıntılı günleri de olabilir. Ellerimizi ovuşturarak küçük dilimiz gözükünceye kadar gülmek niye?

               Yakınlarımızı ve çocuklarımızı evlendiririz. Belki anlaşamazlar ayrılmaya karar verirler ve ayrılırlar. Böyle olaylara gülmek, çok sevinmek ve ellerine kına yakmak doğru mudur?

               Ne kimsenin eline, ne de diline düşmemeli. Dostluklar o zaman belli olur. Hepimiz insanız, hata yapabiliriz. Yapılan hatalara hemen kusur bulunup sevinmemeli.

               Gülmeyin.. Kimsenin açığını aramayın. Kibirlenmeyin. Asla kendinizi büyük görmeyin.

                 "Ata kibirli binen, eve yürüyerek gider."

                İşinize geldiği gibi değil, kalbinize geldiği gibi sevin insanları. Kimseye gözü kapalı güvenmeyin. Tanıdığınız insanların içinde tanımadığınız insan vardır.

               Benim başıma hiç bir şey gelmez diye düşünmeyin. Yaşayan insanın başına her şey gelir. Zengin olur kaybedersin, sağlıklı iken sağlığını kaybedersin. Birinin hakkında bilmeden konuşmak, yorulmadan dinlenmek gibidir.

               Üzmeyin, kırmayın, insanlar hakkında dedikodu yapmayın, hata yapan insanların durumlarına gülmeyin. Geri dönüşü olmayan ayrılıklar var.

               Sözün özü;

               "İşinize geldiği gibi değil,

                Kalbinize geldiği gibi sevin insanları."

                Bir insanın kafasını kırın, kolunu kırın gerekirse bacağını kırın ama asla gönlünü kırmayın. Düştüğü an sevinmeyin kına yakmaktan vaz geçin.

               Dilerim ki; yarınınız bu günden daha güzel olsun. acı çekmek istemiyorsanız acı çekenleri unutmayın.. Başkalarının yaptığı hataya sevinmeye gerek yok...