Kırşehir’de bulunan tarihi eserlerin kitabeleri hakkında bilgiler vermeye devam ediyorum. Bu bağlamda bugün Vakıflar Umum Müdürlüğü Neşriyatı Dergisinde okuduğum, Kırşehir için faydalı olacağına ve Kırşehir’in tarihini değiştirecek bilgiler olduğuna inandığım Kırşehir’de bulunan tarihi eserlerin kitabeleri hakkında Kırşehir’de halk arasında Melik Gazi Künbeti olarak bilinen gerçek adı Müngücük oğullarından Melik Muzafferiddin Behram Şah’a ait olan türbe ile yine Kırşehir’de halk arasında kümbet altı olarak bilinen Hoca Aka Maatır tarafından Fatma Hatun adına yaptırılan diğer tabiriyle İlhanikünbeti kitabelerini yazmaya çalıştım.
Diğer kitabelerle olduğu gibi yine aynı şekilde kitabeleri yazarken kitabelerin orjinaline uygun, hiç bir harf, nokta ve virgülüne dokunmadan doğrusuyla, yanlışıyla yazmaya çalıştım.
Sıralamalar kitabede olduğu gibidir.
15 – Melik Muzafferiddin Behram Şah (Melik Gazi) Künbeti Kitabesi.
Tercümesi: Muzafferüddin harem sarayı ehli. Tanrı rahmetine muhtaç cariyesine Tevfik inayet buyuran Allaha hamd; o Cenabı Hakkın tasadduk edenleri mükafatlandırdığı ve ihsan sahiplerinin ecrini zayi etmediği günde (ahiret gününde) halikının huzuruna çıkacağı günü tahattur ederek (Her ikisinden de Allah razı olası) Ebu Hanife ve şafü mezhebinde (mezhebiyle) iştigal edenler için burasını yaptırdı. Tevkiki daim olsun.
(Cümlenin nahvi bozuktur. Biz bu suretle tercüme ettik.)
16 – Künbet Altı Fatma Hatun (İlhani)Künbeti Kitabesi:
Tercümesi: Rahmani Rahim olan Tanrının adıyla başlarım.
Yeryüzünde olan herkes ena bulucudur; ve (ya Muhammed!) senin celal ve irfan sahibi Allahın zatı celili baki kalır. (Ayet)Alim, adil, zahid, abid, hayrat babası Tanrı’nın dünyadaki velisi, devletin ve dinin peşinden geleni. Fakirlerin ve miskinlerin yardımcısı,(Tanrı, akibedlerini müemmen kılası.) Büyük emir Hace Aka Muafır 686 yılında Abdullah kızı mazlüme, merhume, siade, şehide, (tanrı kabrini cehennemin hararetine karşı soğuklaştırın) Fatma hatun için bu türbenin yapılmasını emretti.
1942 yılında Halim Baki Kunter’in kaleme aldığı, Vakıflar Umum Müdürlüğü Neşriyatı Vakıflar Dergisinde yayınlanan Kırşehir Kitabelerinden Melik Muzafferüddin Behram Şah Künbeti (Melik Gazi Türbesi) ve Fatma Hatun Türbesi (İlhaniKünbeti) ile ilgili kitabeler yukarıda yazdığım gibidir. Haftaya son olarak Hacı Bektaşla ilgili kitabeleri gündeme taşımak istiyorum. Neden Hacı Bektaş? Çünkü bu kitabenin yazıldığı yıl olan 1942 yılında Hacı Bektaş ilçesinin Kırşehir’e bağlı olmasından dolayı yazmak istiyorum.
* * *
Kitabeleri yazdıktan sonra gelelim Kırşehir’le ilgili bölüme.
Bu yazıyı yazmak için bilgisayarın tuşlarına dokunmadan önce görüştüğüm bir arkadaşım “ Seni sürekli takip eden ve zaman zaman yazılarına yorum yazan bir arkadaşın olarak 2024 yılının Ocak ayının ortalarına geldiğimiz bugünlerde 2023 yılının değerlendirmesini yapmadığını gördüm. Oysa senin öncelikle geride bıraktığımız yılı değerlendirme, Petlas’ın kapatılması kararının alınması, Kırşehir’in ilçe yapılması ve annenin ölüm yıldönümü gibi özel günlerde sürekli yazdığın yazıların vardı ve biz bunları ilgiyle takip ediyorduk. Bu sene geride bıraktığımız 2023 yılının değerlendirmesini yapmadın, yazı stratejinde değişiklik mi yaptın?” dedi.
Değerli arkadaşıma beni ilgiyle ve dikkatle takip etmesinden dolayı teşekkür ediyorum.
Evet, arkadaşım doğru söylüyor Kırşehir ve çok özel günler için yazı yazarak gündemde tutma, unutturmama, yeni yetişen gençlere öğretmek gibi prensiplerim vardır. Bunlardan birisi de geride bıraktığımız yılı Kırşehir açısından değerlendirmektir. Ama bu sene 2023 yılını değerlendirmeyi düşünmedim.
Çünkü değerlendirilecek bir şey yok. Kırşehir’de her şey “Aynı tas, aynı hamam.” Yatırım yok, demir yolu yok, hızlı tren yok, sanayileşme yok. Kısaca Kırşehir’de değişen bir şey yok. Adeta yaprak kımıldamıyor.
Siyasi partilerde, sivil toplum kuruluşlarında, ilimizi yönetenler de, Milletvekillerimizde Kırşehir adına bir yaraya merhem olma çaba ve gayretini göremediğim için 2023 yılını değerlendirmek istemedim.
2023 yılında Kırşehir’e hiçbir yatırım gelmediği gibi belediye iktidar partisinden olmadığı için son beş yılda getirilmeye çalışılan yatırımlar iktidar partisince engellendi, başlanılan yatırım ve projeler tamamlanmadı. Kırşehir Belediyesi çalışmaması, hizmet etmemesi için adeta kıskaç altına alındı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi spora siyaset karıştırılarak Kırşehirspor’a dahi destek olunmadı, sahip çıkılmadı, Kırşehir’deki maçlarına gidilmedi.
Zaten Kırşehir’de sadece iktidar partisine değil diğer partilere de bakmak lazım. İnanın hepsini yakından tanıyorum. Bu partilerde görev alanların hiç birinin aklında Kırşehir yok, sadece kendileri varlar, görev aldıkları partileri kendi menfaat ve çıkarları doğrultusunda nasıl kullanacaklar, bu partilerin sırtından nasıl geçinecekler bunların derdindeler. Aklı üçe, beşe ermeyen ömründe bir kitap alıp okumayan, iki kelimeyi bir araya getirip konuşamayan, yolda görüldüklerinde selam dahi verilmeyecek insanlar partileri parsellemişler herkes gününü gün ediyor.
Birde iktidar, muhalefet partileri demeden bunların içerisinde kendisini bulunmaz Hint kumaşı zanneden, her şeyi ben bilirim, “ben olmazsam bu parti batar” diyen kendisini beğenmiş, şişkin, kaprisli, kibirli muhteremler var ki dillere destan.
Hal böyle olunca bırakın bu insanların Kırşehir’e hizmet etmelerini görev aldıkları partilere hizmet edemezler.Yazık Kırşehir’de siyaset kimlere kaldı.
Siyasi partilerde gördüğüm tüm bu olumsuzluklardan dolayı artık önümüzdeki mahalli idareler seçimlerinden sonra hiçbir seçimde oy kullanmayacağım, oy kullanarak suçlara ortak olmak istemiyorum. Birilerini milletvekili yapıp, ömür boyu sırtımda taşımak istemiyorum. TBMM’nin bahçesinde mangal keyfi yapanlara ortak olmak istemiyorum. İnsanlar asgari ücretle veya yedi bin beş yüz Türk Lirası maaşla inim inim inlerken, çocuğuna harçlık veremezken, evine ekmek götüremezken, hiçte hak etmeyen birilerini milletvekili yapıp, ömür boyu milletvekilliğinden emekli maaşı almalarına vesile olmak istemiyorum.
Artık birilerini sırtımızdan atmalıyız. Oy verene kadar ağada, paşada vatandaş, seçimler bittikten sonra açta, sefilde vatandaş.
Diğer taraftan Kırşehir’de birde sivil toplum kuruluşları var. Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış, ben her zaman dokuz köyden kovulmayı tercih ettiğim için yine bir doğruyu yazmak istiyorum. Kırşehir’de sivil toplum kuruluşlarının başında bulunan muhteremlerin de akıllarında Kırşehir yok, onlarda günü kurtarma, kendi menfaat ve çıkarları peşindeler, protokolde yer alıp, hava atma derdindeler. Zaten isteseler de hizmet edemezler siyasi partilerde görev alanlar gibi onlarda da Kırşehir’e hizmet edecek bilgi, beceri, cesaret, kapasite yok.
Aslında burada tek suçlu siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları başkanları ve ilimizi yönetenler değil. Bende suçluyum. Yıllardır “Kırşehir Çiğdem” Gazetesindeki köşemde Kırşehir’in sorunlarını yazarım. Türkçeyi iyi mi kullanamadım, kelimeleri bir araya getirerek anlaşılır şekilde mi yazamadım orasını bilemiyorum ama tek bildiğim ben bu işi yapamıyorum. Kırşehir’i iyi anlatamamışım, birilerinin kafasının ve beyninin içerisine sokamamışım Kırşehir’in derdini. Ne yaptıysam olmadı. Başaramadım hayalini kurduğum iş alanlarının olduğu, demir yolu ağının döşendiği, hızlı trenin geldiği, çeşitli yatırımların yapıldığı, insanların Kırşehir’i terk etmediği, sosyal alanların, parkların, spor merkezlerinin olduğu, herkesin güzel ve keyifli vakit geçireceği Kırşehir için gerekeni yazamamış ve yapamamışım.
Bu bakımdan kendimi çok sorumlu ve suçlu hissediyor, Kırşehir ve Kırşehir insanından özür diliyorum.
Bazen de acaba Kırşehir'in gelişememesinde ve tüm bu olumsuz etkenlerde benim sol elimi kullanmam, yazıyı sol elimle yazıp, yemeği sol elle yemem, gençliğimde Kırşehirspor’da oynadığım yıllarda topu sol ayağımla oynamam etken olabilir mi? diye düşündüğüm de oluyor.
Belki de bu sezon Kırşehirspor’un aldığı kötü sonuçlar geçmişte benim Kırşehirspor’da sol ayakla futbol oynamamdan da olabilir.
Hani kul hakkı ve faiz dahil her haltı yiyip, sol elle yemek yemeyen ama alnı secdeden kalkmayan, din tüccarlığı yaparak cennete götüren terlik satan, muska yazarak şifa dağıtan, çocuğu olmayan kadınlarda cin çıkartan dinimizi çok iyi bilen şekilci ulemalar, hacılar, hocalar, şeyhler, şıhlar sol elini kullananlar için “Şeytan, uğursuz, bereketsiz, ellerini attıkları hiçbir işten hayır gelmez, attıkları adım, yaptıkları iş, yedikleri yemek haramdır!” diyerek günah makinesi ilan ettikleri için aklıma geldi. Acaba solak olduğumdan dolayı uğursuz, bereketsiz ve şeytan olduğum için mi Kırşehir’in işi rast gitmiyor? diye düşünmeye başladım.
Eğer düşündüğüm gibiyse vay Kırşehir’in haline. Kırşehir hiç ihya olmaz.
Kısaca geçmiş yıllarda olduğu gibi 2023 yılında da Kırşehir’e hizmet gelmediği için değerlendirmedim.
2024 yılı için de Allah büyük diyelim.