Yazıma başlamadan önce benim için çok önem arz eden, milli ve manevi değeri çok büyük olan bir konuya değinmek istiyorum.
Geçtiğimiz hafta “Kırşehir Çiğdem“ Gazetesinde İstiklal Marşımızın kabulünün 100’ncü yılı olması münasebetiyle Kırşehir Hacı Fatma Erdemir Anadolu Lisesinde 100 lira ödül karşılığında İstiklal Marşı’nı en güzel okuma yarışması düzenlendiğini, yarışmada Yaren Koçak isimli kız öğrencinin birinci olduğunu ve bu öğrencinin kendisine verilen 100’ TL’lik ödülü “Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı’nı yazınca ödül almadı ki, ben güzel okuduğum için ödül mü alayım? İstiklal Marşı’nı her Türk İnsanının güzel okuması görevi olmalıdır” diyerek 100 TL’lik ödülü okulunun kütüphanesine bağışladığı haberini okudum.
Bu haberi okuduktan sonra ilgili okula giderek okul müdürünü ziyaret ettim ve İstiklal Marşı’nı güzel okuduğu halde kendisine verilen ödülü kabul etmeyerek okul kütüphanesine bağışlayan öğrenci kızımızla tanışmak istediğimi söyledim. Sayın Okul Müdürü öğrenci kızımıza haber göndererek yanına gelmesini istedi.
Öğrenci kızımız Yaren Koçak geldiğinde ayağa kalkarak kendimi tanıttım ve taktire şayan bu güzel davranışını gazetede okuduğumu ve kendisiyle tanışarak, teşekkür edip tebrik etmek istediğimi söyledim.
Milli, manevi ve ahlaki bir çöküntü yaşadığımız bu günlerde 100 TL’lik meblağın küçük olmasına rağmen yaptığı davranışın onurlu, şerefli ve büyük olduğunu söyledim ve kızımıza teşekkür ederek, hatıra olmak üzere fotoğraf çektirmek istedim. Yaren Koçak isimli kızımız gazetede ve sosyal medya da yayınlanmamak şartıyla fotoğraf çekinmemize izin verdi.
Evet kokuşmuşluğun, çürümüşlüğün, milli ve ahlakı değerlerin kaybolduğu, insanların elini cebine atmayarak beleş çay içme hesabı yaptığı, beş kuruşa tenezzül ettiği, özellikle gençlerin İstiklal Marşı okunurken veya saygı duruşu sırasında vurdum duymaz hareketlerinin yaşandığı günümüzde kızımız Yaren Koçak’ın bu güzel davranışı tüm gençlere ve herkese örnek olacak büyük, onurlu ve şerefli bir davranıştır.
İnşallah ilgili makamlarda Yaren Koçak isimli kızımızın takdire şayan bu onurlu, şerefli ve büyük davranışının farkında olurlar.
* * *
Geride bıraktığımız 2021 yılında korona virüsle, omicran varyantıyla, maskeyle yaşamayı öğrendik. 2021 yılında korona virüs, insanlara geçim sıkıntısını ve diğer dertlerini unutturdu. Herkes birbirinden korkar oldu. Kısaca zor bir yıl geçirdik. Bu korona salgını bizlere evde oturmayı öğreten salgın oldu, “Sizler oturmazsanız ben oturturum” dedi.
2021 yılı adeta ezber bozan enerjisel olarak hayatımızı tam anlamıyla altına üstüne getiren bir yıl oldu. Tüm bunların yanında ekonomik olarak içine düştüğümüz durum, geçim sıkıntısı, vatandaşın gözünün önünü görememesi insanları endişelere sevk etti.
Kısaca felaketlerle dolu bir yılı geride bıraktık.
2021 yılına Kırşehir açısından baktığımızda korona virüsü, omicran varyantı ve ekonomik kriz dışında değişen fazla bir şey olmadı. Her zaman olduğu gibi Kırşehir yine sahipsiz, yine garip kaldı. Yatırımlar yapılmadı, organize sanayi bölgesi geliştirilip, büyütülmedi, işsizlik azalmadı, Hükümet Konağı olarak başlanan ve KYK’na devredilen, ama tekrar Hükümet Konağı’na dönüştürüldüğü söylenen inşaatta çalışma anlamında bir şey yok, yaprak kımıldamıyor, akıbetini merakla bekliyoruz.
Acaba burası gerçekten Hükümet Konağı’na dönüştürüldü mü, resmi yazışmalar prosedürler tamamlandı mı? Onu da net olarak bilmiyoruz, bildiğimiz tek şey KYK’na devredilen inşaatın sözlü olarak hükümet konağına dönüştürüldüğüdür.
2021’de yılın özeti Kırşehir adına hiçbir şey yok var olan ise herkes kendi aleminde, kendi menfaatinde.
“2022 nasıl olacak?” diye kendi kendime düşündüğüm zaman perşembenin gelişi çarşambadan belli olur misali 2022 yılı için de sağlam bir ışık görememekteyim. Çünkü Kırşehir’i düşünen yok yine herkes kendi âleminde, kendi menfaatinde olacak. İşsizlik varmış, yatırımlar gelmiyormuş, göç veriyormuş kimsenin umurunda değil Kırşehir.
Hayret ettiğim şey birileri için Kırşehir tadından yenmez bir şehirmiş. Acaba ben ve benim gibi düşünenler başka şehirlerde mi yaşıyor, bizler başka bir şeyler mi görüyoruz?
Bizim gerçekçi olmamız, bir an önce Kırşehir’i düşünmemiz, Kırşehir için yaşamamız gerek, çünkü gidecek başka yerimiz yok.
Bunun içinde hiçbir siyasi ayrımcılığa girmeden Kırşehir için birleşip, birlikte hareket etmeliyiz, beraber çalışmalıyız. Kırşehir’in sorunlarını masaya yatırarak çözüm yolları aramalıyız. İlk olarak benim sürekli üzerinde durduğum defalarca gündeme getirdiğim Organize Sanayi Bölgesi’nin Petlas istikametine doğru büyütülmesi, yatırımcılara istedikleri arsaların verilmesi ve ayrıca Petlas’ın ek yatırımlar yapması için imkân sağlanmalıdır.
Petlas’ın içerisinde bulunan Ahi Evran Üniversitesine ait binalara bir çözüm bulunmalı ve buraları mutlaka binlerce Kırşehir’liye iş ve aş veren, ülke ekonomisine ve Kırşehir ekonomisine büyük katkı sunan Petlas’a verilmeli, hem üniversite, hem Petlas kazanmalıdır. Bu konuda siyasilerimiz, Sayın Valimiz İbrahim Akın olmak üzere, Üniversite Rektörümüz Prof. Dr. Vatan Karakaya, Petlas yöneticileriyle STK yöneticileri bir araya gelerek çözüm bulmalıdırlar. Çözüm bulunsun ki Petlas oraya yatırımlar yapsın dört binin üzerinde değil sekiz bin personel çalıştırsın. Bu konu kısa sürede çözülmesi önem arz eden konudur.
Kırşehir’de işsizliğin azalması göçün önlenmesi, ekonomik açıdan canlanması için bunların yapılması gerekmektedir. Şu gerçeği kabul etmek zorundayız. Eğer Kırşehir’de yaklaşık dört binin üzerinde personel çalıştıran Petlas olmasa Kırşehir köy haline döner. O nedenle Petlas yönetimiyle diyalogları sıcak tutmalıyız ve yapacakları ek yatırımlarında kendilerine yardımcı olmalıyız.
Organize Sanayi Bölgemiz en az on bin kişi çalıştıran bir bölge haline gelse Kırşehir ekonomik ve gelişmişlik anlamında neler kazanmaz ki?
Kırşehir’e bir an önce demir yolunun getirilmesi gerekmektedir. Demir yolu demek Kırşehir’e kurulacak fabrika sayılarının artması demektir, Petlas, Şeker Fabrikası ve diğer fabrikalar hammaddelerini demir yoluyla getirir, üretip sattıklarını demir yoluyla götürür.
Kırşehir’e bir hava alanı yapılmasa da Nevşehir hava alanıyla arasını kısaltacak yol bir an önce yapılmalıdır. Yıllardır beklemeye alınan ve sürekli yapılacak denilmesine rağmen bir türlü yapılmayan çevre yolunun bir an önce tamamlanması gerekmektedir.
Kayseri Karayolu üzerine, Jandarma Komutanlığı ve bölge trafik müdürlüğü karşısına kurulan Aşıkpaşa Tabiat Parkı’nın bir an önce Kırşehir Belediyesi’ne devredilerek faaliyete geçirilmesi sağlanmalıdır.
Sahip olduğumuz fizik tedavide, termal turizm ve evleri ısıtmada kullandığımız termal suyu Kırşehir ekonomisine kazandırarak yeni oteller, yeni merkezler kurmalıyız, otellerde yatak kapasitesini arttırmalıyız, ülkemizde ve bölgemizde termal suyun ve fizik tedavinin merkezi haline getirmeliyiz. Hizmete giren Fizik Tedavi Hastanesi’nin tanıtımını etkili bir şekilde yapılmalıyız. Şu an Kırşehir’de yaşayıp da Fizik Tedavi Hastanesi’nin varlığından haberi olmayan on binlerce insan var.
Fizik Tedavi Hastanesi deyince aklıma geldi. Kırşehir'e Bağbaşı Mahallesi’ne yeni bir hastane yapılması düşünülüyor. Aldığım bilgilere göre çalışmalar başlamış. Bu çok yanlış bir düşünce olur. Şu andaki hastanenin yeri çok güzel olup, ana yol üzerindedir vatandaşın kolaylıkla gidip geldiği yaklaşık 10 yıllık bir hastane olup yeni bir hastanedir fakat yetersizdir, yetersiz olması yeni bir hastane yapımını gerektirmez. Zira hastanenin ek binalar yapılacak geniş arsası vardır. Bağbaşı Mahallesi’ne Üniversite yakınlarına yeni bir hastane yapmak yerine mevcut hastanenin arsasına ek binalar yapılarak yeterli hale getirilmelidir. Bu konuda ilimiz siyasilerine büyük iş düşmektedir. Aksi halde yazık olur, israf olur, devletin parasına yazık olur ve vatandaşın kolaylıkla ulaşamayacağı bir hastane olur ve sebep olanlar vebal altında kalır. Bağbaşı Mahallesi Üniversite yakınlarına yeni bir hastane yapılması fikrinden vazgeçilmesi Kırşehir’in ve devletin hayrına olacaktır.
Önce Hükümet Konağı olarak yapımına başlanan, sonra KYK’ya devredilen akabinde tekrar Hükümet Konağına dönüştürüldüğü söylenen inşaatın bir an önce tamamlanarak yıllardır şehrin ortasında ucube ve atıl vaziyette bulunan ayıptan kurtulmamız gereklidir.
Ayrıca Kırşehir’de bir Ahi Evran Üniversitesi gerçeği var. Kırşehir’e yapılacak yatırımlarda, etkinliklerde, sosyal ve kültürel faaliyetler Ahi Evran Üniversitesi’yle iş birliği içerisinde yapılmalıdır.
Kesinlikle 2022 yılında Kırşehir’de düşünce bazında bazı şeyler değişmeli ve hedef Kırşehir’e hizmet olmalıdır.
Benim görüşüme göre 2022 yılında Kırşehir’ de bu STK’larla, bu siyasilerle, bu anlayışla değişecek bir şey olmayacak yine herkes kendi havasında, kendi keyfinde, kendi menfaatinde olacak, yine ben Kırşehir’e çivi çakılması için yazmaya devam edeceğim, yine suya sabuna dokunmaktan korkan, duyarsız, sorumsuz birileri bana “sana ne Kırşehir’in derdinden, üzerine vazife mi, etin ne budun ne, sen kendine bak, Kırşehir'i sen mi kurtaracaksın?“ demeye devam edeceklerdir.
Kısaca 2022’de Kırşehir’ de her şey aynı tas, aynı hamam olacak.