Son zamanlarda bilhassa gençler arasında yaygınlaşan Deiziminancı, din üzerinde gelir sağlayan sahte tacirleri telaşlandırmışa benziyor.

Deizim on yedinci yüzyıllarında İngilizler tarafından yaratılmaya çalışılan bir inanç türüdür. Deizmde Tanrı doğaya hiç müdahale etmez ve tekdir, Peygamberlerin bir kısmına inanır gibi görünse de genellikle Tanrı ile yaradanlar arasına kimse giremez ve sokulmaz 17ci yüzyılında Pierre Viret tarafında ilk olarak kâğıda dökülen ve anılmaya başlayan Deizim, zamanla gençler arasında yayılmaya başlamış ve son zamanlarda yayılma hız kazanmış.

Dünyanın henüz keşfedilmedik yerlerinde değişik inançlar var ve guruplara ayrılan kabilelerin ayrı ayrı inançlara sahip olduklarını görüyoruz. Dini inanç yüzünde kabileler ve büyük devletlerarasında, geçmiş tarihlerde büyük savaşlar olmuş, kendi inançlarını diğerlerine kabul ettirmeye çalışmışlar ve başarılı olanlarda olmuştur.

Osmanlı’dan önce Anadolu üzerinde Ortadoğu ve Arap yarımadasına seferler yapan haçlı orduları ve din üzerinde menfaat sağlayan papazlar, din propagandasının kaymağında yararlanmışlar, talan edilen kıymetli eşyaları kilise adına toplayarak büyük servetler edinmişlerdir.

Son araştırmalara göre yüzde 98 Müslüman olan Türkiye’de Deis oranının 3,2 ve ateistlerinde 2,7 olduğunu tespit etmişler. Bu oran bana göre az gittikçe ateist ve deizme inanların oranı çok ve çok fazla. Gençler arasında samimi sohbet edilince bunu fark edersiniz.

Korku ve dışlanma korkusuyla pek açıklamasalardı, din üzerinde yürütülen gizli baskı bu akımı durduramıyor ve her geçen gün daha da artıyor. Eğitimde din ağırlıklı programların fazlalığı ve din ayrımcılığı gençleri hayli rahatsız ediyor. Dini dikta ederek yeni nesilleri kontrol altına almaya çalışanlar, kendi siyasi çıkarları ve din üzerinde kazanılan rantları gördükçe, sistemli ve programlı olarak dini her zaman kaşıyorlar ve de kaşıyacaklar.

Türkiye’de bulunan ve her birinin ayrı çıkar peşinde koşması, resmi kurumlarda kadrolaşma cabaları toplumda yaratılan ayrımcılığı her gün biraz daha gün yüzüne çıkarıyor. Değişik tarikatlar vakıf adı altında resmi kuruluşlarda kadrolaşma yarışına giriştikleri görülüyor.

Geçmişte yaşanan olaylarda ders almayan siyasi aktörler, her ne pahasına olursa olsun mevki hırsı dini araç olarak kullanacaktır. Mahalle tarikatları zamanla kartopu gibi çoğalırken, yetkililer sadece seyretmekle kalıyor.