Dünyada siyasi cinayetler, siyasi soygunlar, siyasi gaflar gibi pek çok mahcubiyetimizin izlerine rastlamak mümkün ve olmuştur da. Yurtdışı olaylarını fazla bilmeyiz, hele sosyal medyanın olmadığı geçmiş yıllarda bilme ve duyma şansımız hiç yoktu. Vatandaş olarak siyasilere ve devlet adamlarına güvenmemiz lazım; bu güven, ülkenin asayişten ekonomisine ve eğitiminde hukuk adalet anlayışına kadar etkisi olan konulardır ve devletin bekası için çok önemlidir.

İskandinav ülkelerinde ve pek çok Avrupa ülkesinde milletvekili ve devletin üst görevlilerine kredi kartı verilir. Görev dahilinde masraflarını bu kartla öderler. İsmini vermeyeceğim bir Avrupa ülkesinde bir bakan alışverişe gider, eve dönerken sipariş edilen çikolatayı unutur, yolunun üzerinde bir markete girer. 4 Euroluk çikolatayı alırken devletin kendisine verdiği kartı (kendisinin ifadesi) yanlışlıkla çikolata ödemesini yapar. Birkaç gün sonra kapıya polis gelir ve kendisini ifadeye götürür. Bu siyasetçinin bütün ısrarlarına rağmen ifadesi inandırıcı gelmez ve bütün alışverişlerini kontrol ederler, birkaç ödeme daha bulurlar. Bu siyasetçi, 10 yıl siyaset ve devlet memurluğundan men edilir, vekilliği de iptal edilir. Şimdi bu siyasetçi 10 yılın sonunda o ülkenin maliye bakanı.

Ülkenin payitahtı değişecek, eski başkentten yeni başkente eşyalar taşınacak. Yine bir bakan (bu bakan aynı zamanda engelli ve engelli sandalye ve masalar ona göre yapılmış fakat şahsi eşyasıdır), bunları bir devlet arabasıyla naklettiği için ceza alır ve halkın baskısıyla istifa eder.

Bir Avrupa ülkesinin reisi Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı olmadan önce bir finans kurumundan kredi alır ve kendisine bir ev alır. Cumhurbaşkanı da dahil milletvekilleri seçilmeden önce mal varlıklarını yazılı olarak beyan ederler; bu kişi de etmiştir fakat her nasılsa aldığı bu krediyi yazmayı unutur. Bir müddet sonra bir gazeteci bunu deşifre eder ve bu adamın siyasi hayatı sona erer, istifa eder ve aldığı bütün maaşları iade eder.

Avrupa ülkelerinden bir bakan, özel arabayla İspanya'ya izine gider, resmi arabanın plakası deşifre edilir ve bakan istifa eder, partisinden de atılır.

Meşhur ve dünyaca saygı duyulan bir parti lideri. (Bu olaya ben de şahit oldum.) Seçim propagandası için konuşan başkana bir talebe yumurta atar ve yumurta başkanın göğsünde kırılır. Polisler yakalar ve gözaltına almak isterken, başkan "Bırakın," der ve yanına çağırarak, "Benim hatamı söyle, seni ödüllendireceğim," der ve o talebeyi bırakır. Mitingine yumurtalı ceketle devam eder.

Bir devletin içişleri bakanı, aranan yeraltı dünyasının ve suç örgütünün bir kimseyi, korumalar eşliğinde yurtdışına kaçırır. Olay basına yansır fakat bakan görevine devam ederken sağa sola tehditlere devam eder.

Bir ülkede soygun ve talan açığa çıkar, baskınlar yapılır. Bakan çocuklarının evlerinde hazinenin paraları çıkar, önce "Paralar bizim değil," derler sonra bu paraları faiziyle geri alırlar ve vurguncular daha iyi yerlere tayin edilerek ödüllendirilir.

Bir ülkenin yine içişleri bakanı, bir sahtekarın ve dolandırıcının önüne yatacağını söyleyerek yasalar önünde bu adama destek çıkar ve bir devletin ısrarı üzerine onlara teslim edilerek sorumluluktan kurtulur.

Yine acayip bir ülke, bir ayakkabı boyacısını memleketin en büyük zengini eder ve foyalar açığa çıkınca boyacı zengini makamına çağırarak yurtdışına kaçırır ve Amerika'nın adaletine teslim eder.

Yolsuzluk, yokluk ve yasaklarla mücadele edeceğini halka bağıran devlet başkanının zamanında bunların hepsi zirve yapar. Bu devlet başkanı hala uzun zamandan sonra aynı teraneyi tekrarlayarak makama talip olur. İşte dünya böyledir; bu ortamda yaşayanların psikolojik durumlarını kim nasıl değerlendirecekse değerlendirsin, yalnız değerlendirmek biraz masraflı ve riskli olabilir, dikkat etmeli.