Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması nedeniyle 28 Mayıs seçimlerinden de çıktık. Bu nedenle seçimlerle ilgili değerlendirmeleri önümüzdeki hafta değerlendirmek istiyorum.
Bugün ki yazımda geçtiğimiz hafta bizzat yaşadığım olayları gündeme getirerek teşekkür etmek, bir konuda eleştiri ve tavsiyelerde bulunmak ve ayrıca Fenerbahçe Tırını ziyaretimden bahsetmek istiyorum.
Zaman zaman yazılarımda “Bana hiçbir zaman, bir gömü, bir çömlek altın, milli piyangodan ve Sayısal Loto’dan ikramiye çıkmaz, nerede dertli, sıkıntılı insan varsa karşıma çıkar.” diye seslenirim.
Geçtiğimiz hafta benim için yine öyle oldu. Kaderin cilvesinden midir, nedir yine dertliler beni buldu.
Bu konular çok özel bir konu olduğu için insanları rencide etmemek için fazla detaylara girmeyerek geçtiğimiz Cumartesi günü bizzat olayın içinde olduğum bir konunun çözülmesine yardımcı olan, Kırşehir Vali Yardımcılarımız Zikri Şahin’e, İsmail Çetinkaya’ya ve Turan Soğukoluk’a, teşekkür ediyorum.
Yine aynı olaydan dolayı yardımcı olan Kırşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürü Nazım Köksal’a ve kesinlikle isminin açıklanmasını istemeyen hayırsever bir ağabeyimize teşekkür ediyorum.
Yine ayrıca olayın içinde olduğum bir konuda yardımcı olan çocukluk ve sınıf arkadaşım İstanbul’ da Avukat olan kardeşim Ceyhun Barlas’a göstermiş olduğu ilgiden ve yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum.
* * *
Bir taraftan teşekkür ederken, diğer taraftan bu yazımı yazmak için bilgisayarın tuşlarına dokunmadan saatler önce Kırşehir’de Cacabey Meydanı’nın karşısında hizmet veren ve halk arasında milletin, köylünün, çitçinin dostu olarak bilinen Ziraat Bankası Şubesi’nde şahit olduğum bir olayı paylaşarak Ziraat Bankası Müdürüne seslenmek istiyorum.
Ziraat bankası şubesinde bulunan ATM’lerde işlem yapmak için beklerken yan taraftaki ATM’de para yatırmak isteyen çok yakından tanıdığım duruşuyla, yürüyüşüyle, karakteriyle, bilgisi ve kültürü ile Kırşehir’e büyük hizmetlerde bulunmuş, Kırşehir’in akıldane ve emektar insanlarından bir ağabeyimiz para yatırmak için işlem yapıyordu. Para yatırmaya başlamadan önce kendisiyle konuştuğumuzda ATM’ye para yatırıp, tekrar cep telefonundan başka bir iban numarasına göndereceğini söyledi. Lakin değerli ağabeyim bir türlü para yatıramıyor, ATM makinası devamlı parayı iade ediyordu. Bu işlemi defalarca tekrarladı ama bir türlü para yatıramadı.
Çok telaşlandı, canı sıkıldı, ter içinde kaldı. Sonra bana dönerek “Mesai saati bitti ama içeride memurlar var onlardan neden gönderemediğim konusunda bilgi alayım” dedi ve bankanın kapısına giderek içeride bulunan memurlara “Sizden bir konuda bilgi öğrenmek istiyorum” dedi.
İçeride bir güvenlik görevlisi ile bir memur “kapalıyız” işareti yaptılar. Değerli ağabeyim tekrar işaret ederek “Kapalı olduğunuzu biliyorum, içeride işlem yapmayacağım sadece bir bilgi almak istiyorum” dedi. Ama aynı güvenlik görevlisiyle memur yine “kapalıyız” işaretini yaptılar.
Değerli ağabeyim ise el işaretiyle “Yazıklar olsun sizlere!“ dedi. Tabi bu olanları geri planda seyrediyorum. Sonrasında büyük ihtimalle banka çalışanı olan birisi gelince güvenlik görevlisi geldi kapıyı açtı, ilgili kişiyi içeri aldı. Bu sırada değerli ağabeyim güvenlik görevlisine “Bakar mısınız ben de devlet memurluğu yaptım. İçeride işlem yapmayacağım sadece ATM den para yatıramıyorum bu konuda bilgi almak istedim” dedi.
Güvenlik personeli “Kapalı olduğumuzu işaret ediyoruz, siz bize bir de el işareti yapıyorsunuz, mesai saati bitti bilgi veremeyiz, yarın uğrayın” dedi ve gitti.
Bu olayların yaşandığı gün çok acilen ATM’ye para yatırıp sonrasında cep telefonu ile karşı tarafın İban numarasına gönderecek olan değerli ağabeyim büyük bir çaresizlikle, “Ne olacak şimdi? Parayı bugün kesinlikle göndermem gerekiyor” diyerek gitti.
Burası Türkiye liyakatin, insanlığın, eğitimin, kültürün önemli olmadığı torpili olanın işe girdiği ülkemizde bu olayların yaşanması normaldir.
Sanki bunlar bulunmaz Hint kumaşı olup, gökten zembille geldiler.
Siz çingeneyi bir yere yetkili yaparsanız ormandan geçerken “Şu çamları kesin bana getirin, bunlardan iyi kasnak olur” der.
Kırşehir’de Cacabey Meydanı’nın yanında hizmet veren Ziraat Bankası Müdürü, çok zor durumda kalmış, telaşlanmış, çaresiz kalmış ve sadece bilgi almak isteyen bir insana, hem de bankanız müşterisine, içeride memurlar neden “kapalıyız” diyerek yardımcı olmuyorlar. Sonuçta bu insan içeriye girip, gişeden işlem yapmayacak, sadece kapıdan bilgi almak istiyor ve bankanın güvenlik personeli ve bir memur “kapalıyız” işareti yapıyorlar, sonrasında bir personelinizin olduğunu tahmin ettiğim birisi gelince güvenlik personeli kapıyı açıyor, değerli ağabeyim “Bilgi almak istediğini” söyleyince güvenlik personeli “Biz size kapalıyız” diyor, Siz hem ısrar ediyorsunuz, hem el hareketi yapıyorsunuz, kapalıyız, yarın gelin!” diyerek kapıyı kapatıyor.
Acaba çok zor durumda o gün için karşı tarafa para göndermesi gereken bir insana kapıyı açarak “Beyefendi içeriye işlem yapmaya alamıyoruz, gişelerimiz kapalı ama öğrenmek istediğiniz bir konu varsa sözlü olarak yardımcı olayım” demesi çok mu zor?
Mesai saati bittiği için gişeleriniz kapalıysa güvenlik personelinizin ve oradaki memurun ağızları da mı kapalı ki? Bir dakika dahi sürmeyecek sözlü bir cevabı vermiyorlar.
Üstelik yukarıda bahsettiğim olay sürekli yaşanan bir olay değil. Bu nedenle personeliniz en azından karşıdaki insanın telaşlı halinden ve ısrarından anlayarak yardımcı olamazlar mı, oturdukları koltuktan kalkarak iki adım yürüyerek gelip kapıyı açarak sözlü olarak yardımcı olsalar, koltukları mı soğur, yumurtaları mı?
Bir de maalesef güvenlik personeli değerli ağabeyimizin “Yazıklar olsun size” diyerek yaptığı el hareketinden rahatsızlığını dile getiriyor.
Ben daha da ileri giderek, çok özel ve istisnai durumdaki hem de banka müşterisi olan bir insana sözlü olarak yardımcı olmadığınız için size ve sizin gibi liyakatsiz insanları işe aldıranlara yazıklar olsun diyorum. Sizler oralara yakışmıyorsunuz.
Ziraat Bankası Müdürü, olayı ben gündeme getirdim, inşallah gerekli kişilere, gerekli uyarıları yaparak çok acil, özel ve istisnai durumlarda vatandaşa yardımcı olmaları için gereken uyarıları yaparsınız.
Gördüğüm bu olaydan sonra Ziraat Bankası’ndan maaş alan birisi olarak süresi bitince başka bankaya taşımayı düşünüyorum.
Hiç kimsenin vatandaşın parasıyla vatandaşa hava atma ve yardımcı olmama gibi hakkı yoktur.
* * *
Kırşehir’de benim çok sevdiğim, yaklaşık otuz beş yıldır tanıdığım, iyi ve kötü günlerimde yanımda olan, dert ortağım ne yazık ve talihsizlik ki koyu Fenerbahçe taraftarı olan Müfit Göçen ağabeyimle sohbet ederken, “Galatasaraylı, Cacabey Meydanına Fenerbahçe Tırı gelmiş, var mısın benimle Fenerbahçe Tırını ziyaret etmeye?” dedi.
Ben de “Canım ağabeyim siyasi görüş ve tuttuğumuz futbol kulüpleri olarak çok ayrıştık, ülkemizde ve Kırşehir’de birlik ve beraberliği sağlamamız gerekiyor. Birincisi bu nedenle, ikincisi “Türk Sporuna, Türk Futboluna bir asırdan fazla hizmet etmiş, şampiyonluklar kazanmış, yurt dışında Türkiye’yi başarıyla temsil etmiş, göğsünde Türk Bayrağı taşıyan Fenerbahçe’nin satış tırını gururla ziyaret eder ve bundan şeref duyarım, hem de Galatasaray formasını giyer giderim” dedim.
Ertesi gün Müfit Göçen ağabeyimin yanında yine maalesef koyu Fenerbahçeli geleceğin hukukçusu yeğenimiz Adile ve küçük yeğenimiz Ayşe ile birlikte Fenerbahçe Tırına gittik. Tırda görev yapan arkadaşlar beni Galatasaray formasıyla görünce şaşırdılar. Kendilerine “Şaşırmanız normaldir, Galatasaray forması giymiş birisi bizim tırımıza geliyor bu olası bir şey değil diyorsunuzdur. Bu düşüncenizde haklısınız ancak burası Anadolu Türk Kültürünün çok yaşandığı bir il olan Kırşehir’dir. Kapımız, gönlümüz, soframız açıktır. Bizde misafir Tanrı’nın misafiridir. Misafirin görüşü, takımı, köyü, kenti önemli değildir ve özel bir yeri vardır, başta taç edilir, en iyi şekilde ağırlanır, sizlere hoş geldiniz demeye, güzel satışlar ve bol kazançlar dilemeye, bizden istediğiniz bir şey var mı öğrenmeye geldik” dedim.
Benim bu sözlerimden büyük bir memnuniyet duyan görevli arkadaşların bizlere ikram ettikleri çayla birlikte güzel bir sohbet ettik ve Müfit Göçen ağabeyim küçük yeğenimiz Ayşe’ye Fenerbahçe formasıyla, bileklik aldı sonrasında görevli arkadaşlara teşekkür ederek tırdan ayrıldık.
Yalnız şu konuyu önemle belirtmek istiyor ve Müfit Göçen ağabeyime şimdiden söylüyorum ileride ne yapıp, edip, küçük yeğenimiz Ayşe’yi Galatasaraylı yapacağım, ondan şüphesi olmasın. İşte o zaman Müfit Göçen ağabeyimin halini düşünemiyorum.