Karaya oturan geminin kaptanı, yağmur gibi yağan zamların arasında ara sıra çakan şimşeğin ışıltılarında, güvertede gelişmeleri şafaklayarak seyri semata eden kaptan, olaylara frensiz kalmaya devam ediyor, komşulardan gelecek “yine eskisi gibi ailece tatil yapalım sarım gürüm olalım” kardeş çağrısını nidalarken, sadece kendi sesinin yankısını kendisi duyuyor.
Başka bir devletin başkanın da (artık barışıyorsunuz)haberini bekleye dursun, iç siyasette ayağına takılan küçük ortağının pranga acısıyla, adalet arayan üç kadının acılarını gözyaşlarıyla çaresizce onların acısını paylaşmaya çalışıyor.
Cumhuriyet devrinde en büyük komşu krizini nasıl aşacağına henüz bir çözüm bulamadı. Hayat pahalılığı zirve yaparken, yandaş ve kendi taraftarlarına nasıl yararlı olacağını yasalaştırmak için arka arkaya torba kanunları hazırlayıp “bakın ben sizin için elimden geleni yapıyorum” dese de, beleş yaşamaya alışmış, asalak çıkarcı güruhların isteklerine cevap vermekten zorlanmadan isteklerini yerine getirmeye çalışırken, halktan sese kulakları kapalı olarak, olmayacak vaatlerle nabzı elinde tutmaya çalışarak yeni yeni yasalarla omuzlarda inmeyeceğini müjdeliyor.
Her olayı “beka” sorununa bağlamak, eskisi gibi artık prim yapmıyor. Din ekseni üzerine siyaset yapmaya devam ederken, büyük holdinglerin cirosunda fazla ciro yapan tarikat ve cemaatlerin bitmeyen istek ve arzuları çerçevesinde yapılan yardımlarla, bütçenin delinen torbasına yama arayan seyyah Sayın Şimşek’in az da olsa söz verilen temenni parasının bir türlü gelmeyişi, emekliye verilmeyen ek zamları ödemeyerek açığı kapatmayı düşünen zihniyet, yap işletici gurupların vergi aflarını aralıksız ödenecek paraları halkın sırtından çıkarmak için yeni vergi yasalarını Meclis’e sunanların, kendi ücretlerine yüzde 200 zam yaparak rahatsız olmayı bir nebze bile düşünülmeyişi acaba gibi sorular zinciri akılları kurcalıyor.
Tarım politikaları ile çiftçiyi küstürürken, belli şahıslara hayvan ve tarım ürünlerinin ihracına niçin göz yumulduğunun cevabı bir türlü gelmiyor. Eğitim sisteminde mülakat yoluyla marifi partinin arka bahçesi yapmaya çalışarak veya yaparak, hak eden gençlerin eğitimde önü kesilip kaldırımların ve kahvelerin cirosuna yardımda bulunmayı atılım mantığı ile yoluna devam ediyor.
Halkın temsilcilerinin olaylara seyirci kalması ve seçildikten sonra ilk celsede kendi ekonomi durumlarını düzenleyecek yasaları çıkarıp, “bak bizler sizin için çalışıyoruz” nidalarıyla halkla dalga geçilmesini halkın anlamadığını düşünen saflık düşünce olsa gerek.
Ülkeyi sıkıntılı duruma düşüren (sözüm ona)ekonomistlerin kendi ekonomilerini düzeltmesine yasalar çerçevesinde soyguna devam edilmesi halkın gözünde kaçtığını zannedenler yanıldıklarını anlamaktan geçte olsa anlayacaklar,fakat zaman çok geçmiş olacak.