9 Eylül günü CHP kuruluşunun 1oo yılını kutlandı. Atatürk, uygarlığa yürüyüşünü, CHP ile gerçekleştirmek istemiştir. Atatürk CHP’yi Cumhuriyetin kutup yıldızı olarak kurmuştur.  Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu konuda şöyle diyor:

“Benim iki büyük eserim vardır; biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi'dir.”

CHP Türkiye Cumhuriyeti gibi asırlık bir çınardır. CHP’nin ilkeleri, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin de ilkeleridir. Bu ilkeler Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimciliktir. Atatürk, batıya yönelmiştir. Kendi özdeyişiyle: “Uygarlığa erişmek isteyip de, batıya yönelmemiş ulus var mıdır?” Atatürk’ün hedefi batı uygarlığıdır. Atatürk, aydınlanmacıdır. Bireyin ve toplumun özgürlüğünü savunur.  Hedefi; Çağdaşlık, Bilimsellik, Bağımsızlık ve Özgürlüktür.

Atatürk, bu topraklarda aydınlanmanın adıdır.  Atatürk, üretebilmektir, antiemperyalist olmaktır. Batıda iktidar olmanın yolu siyasi partilerdir. Siyasi parti üyelerini iktidara taşımak isteyen organize kuruluşlardır.                                                        

İktidar olmanın başka meşru yolu yoktur, onun için Atatürk siyasi partileri kurmuştur. Bu gerçeği gören Atatürk kurduğu yeni cumhuriyetinin temeline laiklik ilkesini almıştır. Laiklik demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Laikliğin olmadığı demokrasi dünyada yoktur. Fakat demokrasinin olmadığı laik monarşiler vardır. Laiklik, modern dünyanın tüm toplumsal değerlerin beslendiği ulu pınarıdır. Yeni değerler bu pınardan beslenir. Onun için batı dünyası siyasi partilerin dinsel simge kullanmasını yasaklamıştır. Biz toplum olarak laikliğin önemini bir türlü anlayamadık bu sorunu bir türlü çözmeyi başaramadık.

Atatürk, bu sorunu çözmek için devlet yönetimini, siyaseti, eğitimi, ekonomiyi, giyim kuşamı, hukuk kurallarını, aklın ışığında ve bilimsel gelişmelere uygun olarak düzenlemeye çalışmıştır. Çünkü tüm dünya da laiklik, dini toplumsal hayatı düzenleyen bir ilke olmaktan çıkarmış, dini sadece Allah ile kul arasında öznel bir ilişki olarak kabul etmiştir.

Atatürk, laikliği kurmuş olduğu CHP'nin altı ilkesinden biri yapmıştır.

CHP, o günden bugüne akla, bilimsel esaslara dayanan, laikliği özümlemiş olanların, benimseyenlerin partisidir. Kadın-erkek, tüm insanlarımızın cinsiyet ve köken ayrımı gözetmeden, insanca özgür, adil bir şekilde yaşayacağı, bir birlerimize, farklılıklarımıza saygı göstereceği bir Türkiye özlemimiz var. Atatürk meclis kürsüsünde laiklik nedir diye soranlar şu cevabı vermiştir; Laiklik adam olmaktır.

Atatürk’ün özlemi insan onuruna yakışan uygar ve özgürce bir yaşamdır. Anayasamıza göre siyasi partiler ister iktidarda, isterse muhalefette olsunlar, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Demokrasilerde, bireyler fikirlerini ancak siyasi partilerle iktidara taşıyabilirler. Devletin kurumlarını yönetmenin ve denetlemenin başka bir yolu da yoktur.  Atatürk, yüzyıllar boyunca padişahın tebaası olarak yaşayan insanımızı özgür yurttaşlar yapmak içinde “Yurttaşlık Bilgisi” kitabını bizzat kendisi yazmıştır. 

O’nun tek hedefi, Türkiye Cumhuriyeti’ni uygar bir ulus yapmak, dünya milletler ailesin içerisin de yerini almasını sağlamaktır.  Atatürk, bizlere hiçbir doğma bırakmamıştır. Atatürk, “benim sözlerim bilimle çelişirse, bilimin yolunda gidin” demiştir. 

Atatürk’ün bizlere bıraktığı miras, sadece bilim ve fendir.  Bilimin ışığı, bilimin kılavuzluğunda insanımızın mutluluğudur.  Atatürk’e göre, insan ancak kendi aklı ile akıllı olabilir. İnsan aklı ile birlikte yaratılmıştır. Unutmayın gelecekte büyük felaketler karşısında insanlığı kurtaracak olan sadece bilim ve fendir. İnsanı güzelleştiren ve yüceltense, onurlu ve dürüst bir yaşamdır. 

Atatürk bizleri, tebaa olmaktan çıkarıp özgür yurttaşlar yapmış. Aklımızı kullanmayı, onurlu, dürüst ve bağımsız yaşamın yollarını Atatürk göstermiştir.

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni; insanımızı, ortaçağ gericiliğinden, bağnazlıktan, yobazlıktan, din sömürüsünden ve tembellikten kurtarmak için kurmuştur. İnsanlarımızın; özgür, onurlu ve yaratıcı düşünen, aklını kullanan bireyler olmasını istemiştir.

Ulusal kaynaklarımızı kendi gücümüz, kendi emeğimiz ve kendi olanaklarımızla değerlendirmeye çalışmıştır. Atatürk sadece erkeklerin değil, kadınların da özgür ve erkeklerle eşit bireyler olmasını istiyordu. Fakat bu gün çevremize baktığımızda bu çalışmasında başarılı olduğu söylenemez.

28 Ağustos 1925 tarihinde İnebolu'da şöyle diyordu:

 "Bir toplum, bir ulus, erkek ve kadın denilen iki cins insandan kurulur. Olanak var mı ki, bir kitlenin bir parçasını ilerletelim, öbürünü bırakalım da, kitlenin tümü ilerleyebilsin? Olanak var mı ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirle bağlı kaldıkça öbür bölümü göklere yükselebilsin? Kuşkusuz ilerleme adımları, dediğim gibi, iki cins tarafından birlikte, arkadaşça atılmalı, ilerleme ve yenilik anlamında aşamalara birlikte ulaşılmalıdır. Kimi yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez, ya da bir peştamal, ya da bir şeyler atarak yüzünü gözünü gizler ve yanında geçen erkeklere ya arkasını çevirir, ya da yere oturarak yumulur. Efendiler, uygar bir ulus anası, ulus kızı bu şaşırtıcı biçime, bu vahim duruma girer mi? Bu durum ulusu çok gülünç gösteren bir görünüştür. Hemen bu durumun düzeltilmesi gerekir."

Siyasetin temelinde eleştiri, sorgulama vardır. Siyasette vatandaşlar, yöneticilerin niteliklerine, kişiliklerine, yaptıklarına, programlarına göre hareket ederler.  Eğer dini kurallar egemen olursa, dinin eleştirisi olmadığı için vatandaş özgür iradesiyle hareket etmiş olamaz. Batı, bu mücadeleyi yüzyıllar boyunca vermiş. Bugün, laik düzene ulaşmıştır.

Türk siyasetinde bugüne kadar köylü, esnaf ve sanatkâr kesimi belirleyici rol oynamıştır.  Yeni orta sınıf, eğitimli öğretmen, doktor, avukat, teknik eleman, turizm hizmetlerini gerçekleştiren mesleki nitelikleri olanlardır. Yeni orta sınıf, eğitimli, laik, iki çocuklu çekirdek ailelerden oluşuyor. Çekirdek aileler, çocuklarının eğitimini ve geleceğini her şeyden üstün tutuyorlar. Çocuklarının eğitimlerine önem veriyorlar.   

Çağdaş dünyada toplumu ateşleyen temel güç bilgidir.  Türkiye’de, eğitimli insan kaynakları çok hızlı gelişiyor. Nüfus içerisindeki köylü, esnaf, sanatkâr azalırken, bilgi temeline dayalı vasıflı insan sayısı artıyor. 

CHP, bugün için yoksul kesimlerin sempatisini kazanamıyor. Yoksul kesim, CHP’yi apartmanların, zenginlerin, eğitim düzeyi yüksek varlıklı kişilerin ve iyi yerlerde oturanların partisi olarak görünüyor.  CHP, toplumun yoksul kesimleri için yeni politikalar üretemiyor.

Tüm politikasını laiklik ekseni üzerine oturtuyor. İşsizlik, konut, eğitim, sağlık sorunları olan, hatta yakacak kömürü bile bulunmayan insanlar için laiklik pek anlam ifade etmiyor, pratik bir fayda sağlamıyor.

Siyaset, geleceğe yönelik umutlar üzerine yapılırsa taraftar bulur. Siyasetçi, beklentilerimize, umutlarımıza, çözüm yolları sunabildiği ölçüde sempati toplar. Cumhuriyet Mitingleri’nde yeni orta sınıfın nasıl organize olduğunu gördük. Milyonlarca insan, kendi olanakları ile mobilize oldular. Cumhuriyet Mitingleri’ndeki coşkulu kalabalıklar, geleceğin de iktidar belirleyicisi olacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Eğitimli orta sınıf, siyasete egemen olacaktır.  Günümüzün ortaya çıkan gerçek, beşeri sermayedir. Milletlerin hayatlarında bilinçli insandan daha büyük bir güç yoktur.

CHP, sosyal demokrat bir partidir. Tüzüğünde de belirtildiği gibi değişimci ve yenilikçidir. Adil paylaşımcıdır. Sosyal adaletçidir. Özgürlüğe, insan haklarına saygılıdır. Barışı, dayanışmayı savunur. Çevreyi ve doğayı korur. Biyolojik varlık olarak doğan insan, biyolojik varlık olarak ölmez. Kültür varlığı olarak ölür. Kültür varlığı olan insanın temel özelliği, sosyal olmasıdır. Bencillikten sıyrılmasıdır.

Sosyal demokrasi piyasa ekonomisinin yıkıcılığına setler çeker. Eşitlik, çok kültürlü model içinde serpilip gelişen, hukuk temeline oturmuş güçlü demokrasidir. Sosyal Demokrasi günümüzde, gelişmiş batı demokrasilerinin benimsediği en adil, en insancıl yönetim biçimidir.

CHP, Atatürk tarafından kurulmuştur. Eksiklerini, yanlışlarını düzeltmek, iktidara taşımak, tüm Atatürkçülerin üzerine düşen birincil görevdir.Farklılıkları, zayıflık olarak görmek, kapalı, gelişmemiş toplumların bir özelliğidir. Gelişmiş toplumlarda farklılıklar, zenginliktir. Oysa ülkemizde farklılık zayıflık olarak kabul ediliyor.

Bugün dünyanın süper gücü olan ABD, farklılıkların nasıl bir zenginlik olduğunun somut göstergesidir. CHP’nin iktidar olması için toplumsal potansiyelin ve iklimin oluşması gerekiyor. O da hemen olmuyor, eğitim ve zaman gerekiyor. Eğitim, eğitilmiş insan gücü olmayan toplumlar gelişmiyor, gelişemiyor. Toplumsal yapıyı geliştiren ileriye taşıyan eğitilmiş vasıflı bireylerdir. CHP, çağdaş, onurlu, dürüst ve özgürce yaşama duyulan bitmeyen özlemin partisidir. Atatürk CHP’yi bu amaçla kurmuştur.