TÜİK’in Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2024 sonuçlarına göre yüzde 50,4 çıkmaktadır. O zaman şöyle bir yorum yapmak mümkün. Büyükleri mutsuz olan bireylerin doğal olarak çocukları da mutsuz demektir.
Mutsuzluk verisine göre 18 ve üzeri yaştaki nüfusun yüzde 50’den (32 milyon 384 bin) fazlası mutsuzluk tarafında yer almaktadır. Bu tabloya bakarak mutsuzluk tarafında yer alan bireylerin çocuklarının mutlu olmadığı gerçeği ile yüzleşmek gerektiğini düşünüyorum.
Yoksul çocuklar yeterince beslenemiyorsa ve yeterli eğitim olanaklarına sahip değilse fiziksel ve zihinsel sağlık sorunları yaşıyor, zihinsel olarak derslerde başarısız, fiziksel olarak yaşına uygun bedensel gelişmesini tamamlamamış demektir. Ve bu verilere göre milyonlarca çocuk bu sorunlarla büyüyor ve büyütülüyor.
Mutsuz ebeveynlerin mutsuz olma nedenlerinin başında sosyo ekonomik yaşam koşulları gelmektedir. Ekonomik durum mutsuz ebeveynlerin çocuklarına doğrudan etki eden bir faktördür. O nedenle toplumun mutsuzluk resminin içinde çocukları da görmek gerekmektedir. Bir kamu hizmeti olan eğitim hizmetinden toplumun yüzde 46,5’i memnun olmadığını söylüyor. Bu memnuniyetsizlik oranı oldukça yüksektir. Nedenleri üzerinde mutlaka durulmalıdır.
Ülkenin sorunları sıralamasında ilk üç sırayı alan sorunlar birbiri ile doğrudan ilişkilidir. Hayat pahalılığı, yoksulluk,eğitim hizmetinden yeterince yararlanamamayı beraberinde getirmektedir. Toplum nezdinde eğitim ülkenin ikinci sorunu olarak görülüyorsa eğitim alanında sorunlar var ve bu sorunlar çözülmemiş demektir. Aslında toplum kanayan bir yaraya, eşitsizlik ve adaletsizliklerin her geçen gün derinleştiği bir alana dikkat çekmektedir.
Hayat pahalılığı ,yoksunluk, yolsuzluk,yoksulluk zirvedeyken
sosyal haklardan yeterince yararlanamamayı ve mutsuzluğu topluma yaşatıyorsa,ülkeyi yöneten siyasetçilerin uyguladıkları kısa, orta ve uzun vadeli politikalarını yeniden gözden geçirerek yoksul halk kesimlerini kapsayacak, içine düştükleri durumdan kurtaracak politika oluşturmaları gerekmektedir.
Görsel ve yazılı basında belirtilen durum bu.
Biliyorum, görüyorum, seziyorum...
Netice itibariyle;
Ailenin huzuru,refahı,sağlam bir şekilde devamlılığı maddi ve manevi zenginliğinden geçiyor.
Huzursuz evlerde büyüyen aile büyükleri ve çocuklar sürekli bir tedirginlik içinde.
Bugün yaşadığımız şey de bunlardan farklı değiI.
Nesil nesili sömürür halde.
Toplumun ruhu da hasar alıyor.
Ülkeye büyük bir umutsuzluk gölgesi çökmüş durumda. Herkesin içinde, bir şeylerin ters gideceği hissi var.
Bu konuda Ailenin önemini kavramayanlara anlatmak için
türlü hikâyeler var.
Ve işte en acıklısı da
Doğadan Acı Bir Gerçek...
Anne akrep doğum yaptıktan sonra yavrularını sırtında taşır. Ama üzücü olan şey bu genç akreplerin kendi annelerinin etiyle beslenmeye başlaması. Dayanacak gücü olsa da, susar anne, acıya şikayet etmeden dayanır.
Çocukları daha da güçlenirken ve sonunda kendi başlarına yürürken, gün geçtikçe daha da zayıflıyor, hareket edemiyor. Yalnız yaşamaya hazır olduklarında, anneleri
ölmüştür, yavrularının yaşayabilmesi için tamamen kurban edilmiştir.
Maalesef çoğumuz aynı bu akrepler gibi olduk. Doğduğumuz andan itibaren anne ve babalarımız bize eğitim, yiyecek, giysi ve barınak sağlamak için sonsuz fedakarlık yapıyor. Ama yaşlandıklarında, çoğu ihmal edilmiş, unutulmuş ya da hafife alınmış bırakılıyor.
Biz kendi hedeflerimizin peşinden koşarız, onları mümkün kılanları unuturuz.
Ama hayat tam bir döngüyle gelir. Bir gün biz de ebeveynlerimizin olduğu yerde olacağız.
Onları onurlandırmak için çok geç olana kadar beklemeyelim.
***
Tesbit:
Diş ağrısı çekenler dişi ağrımayan herkesi mutlu sanırlar. Yoksulluk çekenler de zenginler hakkında aynı yanlışa düşerler.
BERNARD SHAW