1948’den sonra azimle ve ısrarla varlığını ispat etmeye çalışması ve bunu başarıyla sürdürmesi,Israil’in Ortadoğu coğrafyasında söz sahibi olmasını sağlamıştır.Dünya üzerinde ekonomik gücü ele geçirdikten sonra siyasi güce payanda yaparak bütün ülkelerde kendi yarar ve çıkarına yardımcı yasaları parlamentolarda onaylatarak haklılıklarını yasal yollarla hep gündemde tutmayı başarmışlardır.

Kuzeybatı Afrika’dan,Doğu Arap yarımadasına kadar olan ülkeleri her hangi bir şekilde Arap baharı adıyla hepsini tarumar etmiş ve önüne çıkabilecek bütün engelleri kaldırmış ve Filistin kardeşini yok etmek için fırsat kollamış,bu fırsatı yakalayınca değerlendirmeye başlamış.Yukarda Filistin kardeşi diye yazdım bazı tutucu Müslüman kardeşlerimiz kızacaktır. Fakat Filistin ve Israil’in aynı ırk ve kökten geldiğini tarihçiler söylüyor.

Israil’in son Filistin bombardımanını haklı gösterecek hiç bir sebep kabul edilemez.Fakat kin ve nefretini, anneleride öldürün diyerek ve bunu bütün Dünya gazetecilerinin önünde telaffuz etmesi kabul edilir bir ifade değildir.Bu ifadeden dolayı bütün kınamalara ve protestolara rağmen milletvekili kadın,özür dileme ihtiyacını bile duymamıştır,ne kadar ayıp ve çirkin.

İsrail’in yaptıklarını dini duygu anlayışı ile ayıplayan ve yaygarayı basan Türk siyasetçileri,Işid’in Irak ve Suriye’de yaptığı toplu infazları hiç anmamaları biraz ayıp kaçıyor da,neden Işid’in varlığından bahsetmemelerinin sebebi bir türlü açıklanamıyor.Oda infazı yapanda,infaz edilende Müslüman olduğu halde.Biraz düşündürücü değil mi,veya benmi yanlış yorumluyorum.

İsrail terörünü protesto ederken,Işid’i hiç telaffuz etmemek acabamı ki diye düşünmeden geçemiyoruz.Yoksa Işid, İsrail’in kendi çıkarları doğrultusunda kurulan ve desteklenen bir paravan örgütmüdür ve bu örgüte Türkiye her hangi bir şekilde yardımcı olmuş mudur bunlar muallak da kalan sorular.

Türkiye’nin İsrail’in Filistin işgalinden dolayı kınarken ve diplomatik ilişkileri en alt seviyeyeindirdim derken acaba tank modernasyonu ve daha başka askeri projelere atılan imzalar ne durumda ve ne olacak?

Dünya ekonomisine yön verebilecek kapitale sahip olan İsrail’in Türkiye’ye karşı olası bir tepkisi nasıl bertaraf edilecek.Bunların getirisi ve götürüsü hesaplandı mı? Hiç zannetmiyorum.Isid kardeşlerin önüne katarak koyun muamelesi yaparcasına insanları mezbahaneye götürmesi gerçekten çok dramatik bir görüntü oluşturuyor.

İşin vahim tarafıda Isid kardeşlerin yaptığı katliam,Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında öldürdüğü insanlardan, kesin bir rakam olmamasına rağmen kat be kat fazla olduğu tahmin ediliyor.

Her gün biraz daha sınırımıza yaklaşan Işid’likardeşler, vatan kurtaran Pesmergeleri tepelemeye başladığı söyleniyor. Ortadoğu’da bir aşiret koruyucusu görüntüsü sergileyen Peşmergeler PKK’dan yardım istemeye başladıkları siyasi baskıya başlamış. Eğer doğru ise kimin eli kimin cebinde,kim kimin düşmanı,hangi örgüt kime çalışıyor bir türlü anlaşılamıyor.

Esasında anlaşılıyorda biz bir türlü anlayamıyoruz nedense.Peşmergeler ve PKK Avrupa ülkelerinde İşid’e karşı savaşmak için silah yardımında bulunmalarını talep etmişler,evet yanlış anlamayalım bir terör örgütü Avrupa ülkeleri ve müttefikimiz olan devletlerde destek talep ediyor vede onlar hemen acilen silah sevkiyatına başlıyorlar.

Lütfen tabloya bir bakar mısınız,Yugoslavya’da Müslümanlar öldürülürken, öldürenlere gözcülük eden devletler şimdi Müslüman Müslümanı öldürürken, Türkleri değil esasında Müslüman olmayan başka bir gurubun koruma hamiliğine soyunuyor.Musul ve Kerkük’te katledilen Türkmenleri anan ve gören yok ve göz göre göre bu coğrafyada Türk esamesi silinmek isteniyor.

Geçen olaylar akla zarar verecek gelişmelerle tarih oldu gitti. Şimdi sap kırıldı, keser fırladı hesap döndü. Bi ara para kasa dolu kutuyar, para sayma makineleri ortaya çıkmıştı. Şimdi o paraları yakalayan veya yakalamış gibi görünen kolluk kuvvetleri elamanları kafa kol oldular,bir veya ikisi değil A´dan Z´sine kadar yallah kodese,hemide arkadaşları tarafından ağır hakaretler görerek.

Ne acı görüntüler değilmi,azda olsa düşünme yeteneğine sahip olan vatandaş ne yapsın? Neye kime inansın? Yakalayanda zan altında,yakalananda zan altında.Bir insan neden,nasıl ve nerde yorumunu yapma hakkına sahip olamaz ise benim gibi böyle şapşallaşır kalır.

Hükümetimizin,her şeyin yolunda gittiğini gösterme gayreti gerçekleri pek yansıtmıyor.Objektif olarak dışarıda bakıldığında bizleri pekde iyi günlerin beklemediği açık ve net görülüyor.Uzun yıllar dış politikanın gemini elinde bırakmayan yeni hükümetin başkanı,inşallah aynı hataları tekrarlamaz.

Beklentimiz ve temennimiz odur.Artık şu paralel yapı hikayesi, açılım serüveni ile bitsin! Yardım olsun diye komşu ülkelerden gelen misafirlerimiz,şehirlerde huzursuzluk yaratmaya başlamış ve her türlü polisiye olaylardan sonra şüpheli duruma düşmüşlerdir.En kısa zamanda bir hal çaresi bulunmaz ise daha büyük olaylara hazırlıklı olalım.Belli bir proje kapsamında Türkiye’ye konuşlandırılan ilticacılar nasıl ve ne şekilde sonlandırılacak merakla beklerken, daha büyük sorunlara gebeyiz.