Dünyaca ünlü ve haber kaynağının doğruluğu yönünde inanılır bir kuruluş olan Elcezire TV haber kanalı flaş bir duyuru yapmıştı. Türkiye’yi uçurumun eşiğinden son anda kurtaran birinin Türkiye’deki görevinden affını istedikten sonra Katar’a ekonomi uzmanı olarak aylık 200 bin dolara atandığını duyurmuştu. Aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen bu dehadan bir haber alınamadı,
Böyle dedikodulularla 23 yılı devirdik! Devirdik de bizimle beraber TL’de devrildi, hemi de nasıl devriliş!
Halk tabiriyle “iki seksen uzandı” derler ya aynı öyle oldu ve devriğin boyu daha da uzayacağa benziyor.
Nas tezini ve “faiz sebep, enflasyon netice”yi falan unutarak hayatında hiç çarşı-pazar görmeyen, bakkalda bir ekmek almasını dahi bilmeyen ve kimlerin tavsiyesi ile Merkez Bankası’nın başına getirilen Gaye Hanımın ilk iş olarak annesinin kapıcısı olan Sadık abisiyle TL’nin geldiği durumu araştırmaya başlamış.
Sadık abisinde bilgi ve tecrübelerine dayanarak, Gaye ablasına marketlerin yolunu göstermiş! Göstermişte Gaye hanım, market ne işe yarar, ne alır ne satar onu bilmediği için TÜIK denen devletin gizli kulağı olan kurula danışmaya karar vermiş.
TÜİK’in verileri gaye hanımı her halde şaşırtmıştır. Gaye hanım hani milliyetçi ya önce aldığı aylığı makul dereceye indirir ve ondan sonra, milletvekillerinin aylıklarına bakar, bir de asgari ücretle ve ondan daha aşağı aylıkla geçinmeye çalışan emeklilere bir bakar ve işe koyulur dişe düşünüyor herkes…
Öyle şov yapmayla vakit geçirmeye gerek yok. Ödeme garantili ihaleleri ve yap-işlet-devret cambazlıkları bir önlemeye teşebbüs etsin, eğer gücü yeter de başarabilirse belki başarılı olabilir. Yoksa cambazlık yapmaya gerek yok.
Gaye hanım Türk vatandaşı ve aynı zamanda Amerikan vatandaşı. Amerika vatandaşlık verirken yemin ettirir ve her yerde Amerikan çıkarlarını koruyacağına dair ant içirir. Bunun hileyi şerre uğradığını sezip gördüğü zaman adama zehiri içirir.
Algı ve dedikoduyla devlet idare edilmeyeceğini hala öğrenemedik. Geçmiş zamanlardaki olaylarda da ders alamadığımız, Tuzla Askeri Okul’da geçen dedikodu da bunu gösteriyor.
Türkiye’nin ne durumlara geldiği ve her kolda tel tel döküldüğü ortada iken, kimlerin nerde nerelerde ne kadar aylık aldığı, görev yerine hiç gelmeden en yüksek ücretle hayat sürdüğü, sayısı belli olmayan kimselerin, devlet kapısında ziftlendiği müddetçe, “ekonomiyi düzelteceğim” diyenler hayal kurar ve zaman doldurur.
Her gün mehter takımı misali iki ileri, bir geri siyasi taktiklerle oyalanmak, ülkeyi hiç bir zaman düzlüğe çıkarmaz, kimse bizi kandırmaya çalışmasın. Olumsuz konuşulacak çok konu var, yasaklar bunlara engel.