Yaklaşık 2 haftadır devam eden İsrail ve Filistin arasındaki ‘savaş’ tüm dünyanın gözleri önünde olabilecek en kanlı bir şekilde devam ediyor. Tırnak içinde savaş dedim, zira her ne kadar İsrail Devleti başlattığı katliamları bu şekilde adlandırmış olsa da uluslararası arası hukuka göre savaş iki bağımsız ülke arasında gerçekleşen topyekûn çatışmaların adıdır. Oysaki Filistin Devleti ne Amerika ne de sözde medeni Avrupa ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülke tarafından halen tanınmamaktadır. İsrail’in savaş dediği esasında işgal ettiği Filistin topraklarında katliamlar yapmasıdır. Karşısında Filistin ordusu yoktur ve ordusunu tamamen HAMAS militanlarını bahane ederek sivillerin üzerinde sürmektedir. İsrail topraklarında kelimenin tam manasıyla bir katliam yaşanmaktadır.
Evet, her şey Filistin yanlısı HAMAS örgütünün İsraillilerin eğlendiği festival alanını basması ile başladı. Oysaki sis perdesi dağıldıkça daha net görüyoruz ki İsrail Devletinin bu baskından günlerce haberdar olması kuvvetle muhtemeldir. Mısır Devleti İsrail’e bu baskını 3 gün önceden bildirdiğini itiraf etti. Dünyanın en büyük istihbarat servislerinden birisi olarak bilinen İsrail’in MOSSAD servisi bu bölgede oldukça aktiftir ve HAMAS içerisinde dahi pek çok ajanlarının olduğu bilinmektedir. Hatırlarsanız HAMAS’ın festival alanını basması ilk önce İsrail’in 11 Eylül’ü olarak ilan edildi. 11 Eylül ikiz kuleler saldırıları ile ilgili iddiaları bilmeyen yoktur. Amerika’nın önceden haberdar olduğu bu saldırıya bilerek göz yumduğu, bu saldırı nedeniyle de kendisine güçlü bir gerekçe yaratarak tüm gücüyle Sudan, Ortadoğu, Afganistan v.s. gibi pek çok yere asker ve silah ile çıkartma yaptığına dair pek çok iddia ve tartışmalar yaşandı. Hatta saldırıyı gerçekleştiren Bin Laden adlı teröristin de bir CIA yetiştirmesi olduğunu dahi iddia edenler olmuştu.
İsrail de HAMAS saldırısı sonrası bunu öyle bir gerekçe yaptı ki Gerek İsrail gerek Filistin topraklarında adeta masumlardan kan denizleri yaratıyor, Gazze’de adeta bir sivil katliamı yapıyor, suyu, elektriği, gıda ve tıbbi yardımları burada engelleyerek tam bir insanlık ve savaş suçları işliyor. Elbette böyle olunca pek çok insanın aklına gelen aynı soruydu; HAMAS da acaba 11 Eylül saldırısındaki Bin Laden gibi büyük bir komplonun ve oyunun parçası mı oldu? HAMAS, İsrail’in kirli plan ve hedefleri için kendisini kullandırdı mı? Bu katliamlara başta Amerika ve İngiltere destek verip bölgeye savaş gemilerini gönderiyor, sözde uygar Avrupa devletlerinde Filistin’e destek gösterisi yapmak isteyen kalabalıklar polis tarafından coplarla ve biber gazları ile dağıtılıyor, Filistin’e destek mesajları atanlar dahi işlerinden kovuluyor. İnsan bunları görünce komplo teorisyenlerinin Dünyayı 10 büyük Yahudi ailesi yönetiyor, her yerde Yahudiler, Siyonistler ve Masonlar etkin şeklindeki iddialarını hatırlıyor. Dünyayı yönettiği iddia edilen ailelerin konuşlandığı koskoca Amerika Devletinin İsrail elinde adeta bir oyuncak gibi kullanıldığını hayretle izliyoruz.
Tüm bu karmaşanın orijininde ise İsrail’in katı bir din devleti olması yatmaktadır. İsrail bir Yahudi din devleti olarak kurulmuş, devletin tüm kodları Tevrat, Kabala gibi dini temellere dayandırılmış, Tevrat’ta Tanrı’nın Yahudi ırkına vaat ettiği Arz-ı Mevut denilen toprakları elde edene kadar yapılabilecek, masumların çoluk çocuğun katliamları da dâhil, neredeyse hemen her şey Yahudi kökten dinciler tarafından meşru kabul edilmiştir. Bu arada köktendinci Yahudilerin Tevrat-i hedef ülkeleri Arz-ı Mevut topraklarının bir kısmının Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu topraklarını da kapsadığını hatırlayalım. Haçlılar yüzyıllarca kendi bakış açılarıyla kâfir olarak gördükleri İslam topraklarına Haçlı Seferleri düzenlediler yüz binlerce can aldılar. Haçlıların Kudüs’ü işgalinde sokaklarda günlerce kan aktığı, her yerde çoluk çocuk kadın kesilmiş kafalardan dağcıklar oluşturulduğu dönemin tarihçileri tarafından dehşetle kaleme alınmıştır. Kimi zaman liyakat sahibi yöneticilerin elinde olmayan İslam Devletleri de gerek Abbasiler, gerek Emeviler zamanında görünüşte da sözüm ona İslam adına cihat yaptıkları iddiası ile ancak esasında siyasi emellerine ulaşmak için İslam dininin tasvip etmeyeceği katliamlar yaptıkları bazı tarihçiler tarafından iddia edilmiş ve yazılmıştır.
Emeviler ve başlarındaki kahrolası Yezid değil miydi sözde İslam adına hareket ettikleri iddiası ile Hz. Muhammed’in torunları, Hz. Ali’nin çocukları Hz. Hüseyin’i ve kafilesindeki ailesi dahil çoluk çocuk herkesi Kerbela’da vahşice katledenler? Dinler tarihini okumaya kalktığınızda elinizdeki kitaplardan oluk oluk akan kanlarla dehşete kapılamayanınız var mıdır? Tarih boyu dinler hep birbirleri ile savaşmışlar, üstün olan dinin mensupları diğer dinlerin mensuplarını katletmekten kaçınmamış, bunu yapan her din de asıl ve makbul dinin kendilerininki olduğunu, kendileri dışındakilerin de kâfir olduğunu ve bu yüzden ya teslim olup tabi olmaları ya da öldürülmeleri gerektiğini ilan etmiştir. Bu Ortadoğu’da da, Hint, Çin ve Tibet diyarlarının Budist-Hinduist-Shist gibi din anlayışlarında da, Aztek-İnka-Maya uygarlıklarının yaşadığı antik Amerika topraklarındaki benim tanrım seninkinden üstün iddiaları ile yürütülmüş onca dinsel savaşlarda da bu hep böyle kaydedilmiştir. Son yıllarda ekranlarda sıkça izlediğimiz Myanmar Hükümetince desteklenen Budist köktendincilerin her gün Müslüman Arakan halkını katletmesini, canlı şekilde yakmalarını ve her zaman tekrarlanması da muhtemel bu dinsel gerekçeli katliamlarını asla unutabilmiş değiliz. Açın tüm dünya dinler tarihini ve oluk oluk akan kanları okuyun, kaldırabiliyorsa mideniz ve vicdanınız?
Hali hazırda İsrail’de devam eden, tüm dünyanın dehşetle izlediği binlerle ifade edilen çoluk çocuk kadın yaşlı demeden yapılan sivil katliamlarının da özünde ‘Din Savaşı’ vardır. Yahudilerin Tevrat’a dayandırarak meşru gördükleri, güçlü ve hâkim oldukları sözde Batı Devletlerini de emirlerine amade ettikleri tüm bu yaşananların özü Yahudi dininin öz emirleridir. Köktendinci aşırı sağcı olarak bilinen İsrail Devleti lideri Binyamin Netanyahu kendince Tevrat’ın emirlerine uygun bir din savaşı yapmaktadır. Komplo teorisyenlerinin sıkça gündeme getirdiği iddialara göre Yahudiler Tevrat’ta vaat edilen arz-ı mevut için tüm dünya devletlerinde kilit noktaları ele geçirmiş mason ve Siyonistlerin destekleri ile fütursuzca kan döküyor, Amerikan yönetiminde de etkili Evanjelistler Hz. İsa’nın gökten ineceğine inandıkları Armageddon (Kıyamet) günü yaklaşsın diye her türlü kaos ve savaşları Amerikan Devletinin tüm imkan ve güçleri ile körüklüyorlar! Yaşananlar bu komplo iddialarını adeta doğrular nitelikteler!
Tarih boyu insanlık din adına kan döktü. Binlerce yıl önce çok tanrılı dinler zamanı Mısır, Hitit, Sümer, Akad ve daha nice uygarlıklar siyasi emellerine dinleri alet ederek her biri kendi inandığı tanrılar adına oluk oluk kan döktü. Tek tanrılı dinler sonrası her din kendi inandığı düsturlar adına kendi dinini gerçek diğerini bozulmuş/sahte din ilan ederek karşısındakini kâfir görerek kimi Haçlı seferi kimi Cihad seferleri düzenleyerek savaşlar yaptı, kanlar döktü. Dinlerin mensupları sözüm ona dünyayı daha güzel yapmak için Tanrı adına binlerce yıldır savaşıyorlar, kan döküyorlar, milyonlarca insanı öldürüyorlar. Acı çeken hep insanlık, hep masumlar olmuştur! İsrail topraklarında da bugün yine her iki taraf da dinleri için savaştığını iddia ediyor. Neticede izlediğimiz ise binlerce bebeklerin, çocukların, kadınların, masum sivillerin katledilmesi! Allah’ın istediği ve dilediği, gönderdiği dinlerin amacı asla bu olamaz!!! Amerika’da 70 yaşında bir adam İsrail olaylarının etkisi ile 6 yaşında bir çocuğu sırf Müslüman diye yirmiden fazla bıçak darbesi ile katletmiş. Sosyal medyada ise HAMAS tarafından ‘Allah-u Ekber’ nidaları atılarak İsrailli kadınların kan revan içinde dövülmelerine veya öldürülmelerine dair onlarca video var! Bu yazıyı tamamladım dediğim anda ajanslara İsrail’in bir hastaneyi vurduğu ve içinde bebek, çoluk-çocuk, yaralı ve yakınlarının bulunduğu yüzlerce masumu katlettiği haberi düştü. Bunu hiçbir dini kaide izah edemez, bu tam manasıyla canavarlıktır, soykırımdır… En öfke dolu hislerle bu saldırıyı yapanları ve destekleyenlerini lanetliyor, ölenlere rahmet diliyorum.
İnsanoğlu kötülüğü ile dinleri de yozlaştırmayı, kendi kirli emellerine alet etmeyi başarabilmiş dünyanın en tehlikeli en kan dökücü mahlûkatı olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Ey Yüce Yaratıcı, hikmetinden sual olunmaz diyorlar ancak güya senin adına binlerce yıldır dölken milyonlarca insan kanını düşününce de keşke bu dünya sadece hayvanata, börtü böceğe ve bitkilere ait olsaymış diye dilemeden de edemiyorum!!!
Yazık onca insana, yazık masum kanlara… Yazıklar olsun insanoğluna…
Av. Bülent DEMİRBAŞ