Sözleşmeli işçilere kadro verileceği haberi sevindirici hatta çok sevindiricidir. Doksan bin işçi, bu haberi beklemektedir. Son yirmi yıl içinde bu gibi uygulamaları yaşadık. Bir yıl sekiz yüz bin işçi kadro aldı. Bir başka yıl, yüz seksen bin işçi kadroya kavuştu. Bir başka yıl seksen bin kişi çıkarılan bir yasa ile kadroya kavuştu. 2022 yılına da doksan bin işçi kadroya alınmaktadır. İşçilerimize kadro verilmesi alkışlanacak bir karardır. Ben de cani yürekten işçilerimizim, sözleşmeli sınıfından çıkarılarak kadrolu olmalarını alkışlıyorum.

Cumhuriyetle yönetiliyoruz. Demokrasi cumhuriyetimizin vazgeçilmez ilkesidir. Elbette demokrasi baş tacımızdır. Eşitlik, özgürlük, bağımsızlık, adalet can güvenliğimiz, yurt savunmamız, insanca, sağlıklı yaşama isteğimiz, en başta gelen isteklerimizdir. Ancak bu isteklerimizi canımız isteyince yapacağımız, canımız isteyince vazgeçeceğimiz konular değildir. Her uygulamanın önünü ve sonunu düşünmemiz gerekir. Ülkede işsizlik var mı? Bu sayı yıllardan beri, ülkemizin kanayan yarası mı? Açlık sınırında yaşayanlarımız ve tokluk sınırında yaşayanlarımız neredeyse nüfusumuzun yarısı kadar mı?

Demek istediğim o ki! Geçici işçilere kadro verilmesi sevinen bizler. Bu kadro sevincini yaşayan doksan bin insanımızın işsizlik çilesi yaşayan oğlu, kızı, emmisi dayısı kimseleri var mı? Elbette var. Onların işsizliklerine son verilmesi, onların da kadrolu işçi memur olmaları için ciddi ve kalıcı çalışmalar var mı?

Aklımızdan geçenleri sıralamaya devam edelim. Ülkede “KPSS” diye bir imtihan sistemi çalışıyor mu?

Bu sınava giren milyonlar var mı?

Bu kepaze sınavına gire, milyonların büyük çoğunluğu, üniversite mezunlar kişilerden oluyor mu? Bilinen bir gerçek şu ki, bu üniversite mezunlarının büyük çoğunluğu işsizler ordusunun birer üyeleridir. Bu üniversitelilerin büyük çoğunluğu el öpmeyi beceremedikleri için, sözleşmeli bir işe torpil bulamadıkları için işsizler ordusundadırlar.

Bu durumda şu soru aklımıza geliyor. Cumhuriyet ve demokrasi, eşitlik ilkesine, adalet ilkesine, uygarlık ilkesine, özgürlük ilkesine bağımsızlık ilkesine uygun geliyor mu? Gelmediğini kabul etmeliyiz. Ve herkes olarak cumhuriyetimizin ve demokrasimizin şanımıza ve şerefimize uygun işletilmesini hep birlikte savunmalıyız.

Bakın ülkemiz işsizlik ordusunun bu oyunda, bir onarılmaz yarası daha var. Bir yasa ile güvenceli bir çalışma şansı buluyoruz. Seviniyoruz. KPSS sınavına gençlerimizi girdiriyoruz. Bu sınavda birinci aşama baraj puanını açmak zorundasınız. İkinci aşamada da sözlü sınavına girmek zorundasınız. Tamam. Sözlü sınavına da girdiniz. Yazılı sınavda isterseniz en yüksek puanı almış olunuz. O puan sizin kadrolu bir işe girmenize yetmez. Bu sınavda da el öpmek zorundasınız. Bu sınavda da torpil bulmak zorundasınız. Sınav sonuçları milyonlarca gencimizin korkulu rüyasıdır. Bir taraftan bir yasa ile geçici işçilerimizi kadroya almak, bir taraftan da KPSS sınavı ile işsizlerimizi işe almak çelişkisini ortadan kaldırmak vazgeçilmez isteklerimizdendir.

İnsanlar doğar. Yaşar. Ölür. Çalışma yaşına gelince de güvenceli bir yaşam ister. Cumhuriyetimiz kurulduğundan beri insanlarımızın bu isteklerine kalıcı bir çözüm bulduk mu? Bu kanayan bir yaramızdır. Bulmak görevimiz vardır. Her hükümetimizin ertelenemez, geciktirilemez görevlerindendir.