2010’lu yıllara kadar pek kurban kesmezdim. Karşı olduğum için değil öyle bir âdetim yoktu. Şafi Mezhebine bağlı bir aileden geldiğim için biz öyle görmüştük, öyle biliyorduk. Ömründe bir kere kurban kesmek yeter diyorlardı. Fakat kurban kesmedikleri gibi kendilerine kurban eti vermeyenlere de “neden bize et vermediler?” diye kızıyorlardı. Bu huyları hala da devam ediyor. Yaman çelişki! Çok şükür bu gafletten erken bir zamanda kurtuldum.
2009’lu yılların başıydı. O zamanlar İl Halk Kütüphanesi yanında, Zafer Çarşısı’nda Kırşehir’in ilk sahafı Dost Sahaf Kitabevi’ni işletiyorum. İşlerim iyi, para da kazanıyorum çok şükür.
Bayramın üçüncü günü mutlaka dükkânımı açardım. Kitap ihtiyacı olanlar o gün damlarlardı. Bunlardan biri de şimdi Kayseri MEB Şube Müdürü olan Geycekli dostum Vasfi Seyhan’dı. Müşterilerden tek farkı o elinde et poşetiyle gelirdi. Ne yapar ne eder payıma düşen kurban etini getirirdi. Ama o bayramda eli boş geldi. Hal hatır faslından sonra gayri ihtiyari “hocam etim nerede?” demiştim. Sorunun geleceğini bildiği için hazır cevap gelmişti.
“Sen niye kesmiyorsun?” dedi. “Şafiyiz bilmiyor musun?” dedim. Biraz güldükten sonra:
“Millet, Sırat Köprüsü’nden kurbanına binerek karşıya geçerken, sen, “ben Şafiyim arkadaşlar!” deyip orada miskin miskin otur” dedi. “Nasıl yani?” dedim. Değerli dostum önüne konulan çayından bir yudum aldıktan sonra mezhepleri karıştırmadan, bir güzel anlatmaya başladı kurbanı.
Çok bozuntuya vermedim ama emin olun ki o kadar güzel anlattı ki hemen orada, o anda neden borç para bulup da iki tane kurban kesmemişim diye üzüldüm. Ondan sonra bir daha ne dostum bana kurban eti getirdi, ne de ben kendimi ve ailemi kurban kesmekten mahrum bıraktım. İnsanın böyle güzel dostları olmalıdır hayatında, öyle değil mi? Çünkü insan dostlarıyla beraber güzeldir. Yazımızın sonunda okuyacağınız Cennete Girecek Hayvanlar bölümünü sadece bu niyetle bu yazıya iliştirmek istedim. Dostlarımıza, beraber olduğumuz insanlara azami dikkat etmeliyiz. Yazıda okuyacağınız üzere o hayvanlar beraber oldukları güzellerin hürmetine cennet ehli oldular. Bu şuura ermek lazım ama önce bu şuura erenlere dost olmak lazım çünkü kişi sevdiğiyle beraberdir. Peygamberimizin Miraç’ta arşın kapısında asılı gördüğü şu levha her müminin kapısına asılmayı hak etmektedir. Şöyle buyuruyor Rabbimiz:
“Bir kişi ne kadar günahkâr olursa olsun, iyilerle beraber olur, günahlarına tevbe ederse cennetlik olur. Fakat ne kadar iyi olursa olsun kötülerle beraber olur, onları severse cehennemlik olur.”
Bana bu duyguları kazandıran dostuma ne kadar teşekkür etsem azdır. Evet, kurban bir dostumun sayesinde hayatıma girdi. Rabbim aramızı bozmasın, o gün bugündür aramız çok iyidir, elhamdülillah. İbrahim Peygamber Kurban sevabına nail olmak için canından bir parça olan İsmail’in boğazına bıçağı dayamaktan bir saniye bile tereddüt etmezken bize ne oluyor da Şafiyiz ya da şuyuz buyuz bahaneleriyle bir hayvanı kurban etmekten imtina ediyoruz, kaçınıyoruz?
Evinin önünde sürülerce hayvanı olan Şafiiler bilirim ki bu tür bahanelerle kurban kesmezlerdi. Sonra ne olurdu bilir misiniz? O hayvanlar dağlarda kurtlara yem olurdu. Bir defasında Kurban bayramından sonraki bir ayda keçilerin içine dalan kurtlar tam otuz sekiz hayvanı parçalamışlardı. Hani yeseler dert değil parçalamak insana ağır geliyordu. Dile kolay otuz sekiz hayvan! Kimseyi yargılamıyorum ama inanıyorum ki onların karşısına da bir Vasfi Hoca çıksaydı ne yapıp edip o kurbanlarını keserlerdi.
Kurbanın Şafisi-Hanefisi olmaz. Kurban, rabbimizin emridir. O kesin demişse ve bu emre riayetle İbrahim Peygamber çocuğunu bıçağın altına yatıracak kadar gözünü karartmışsa, peygamberimiz de bu ibadeti devam ettirmişse imkânı el veren her müminin kurbanını kesmesi gerekir çünkü kurban cennet bineğimizdir, Sırat burağımızdır.
Kıldan ince, kılıçtan keskin hayat memat köprüsü Sırat’ı kestiğimiz kurbanların sırtına binerek geçiyoruz. Böyle bir ibadet ihmal edilir mi? Zahiri şartlar oluşmuşsa kesilmesi gerekmez mi? Bir kısım Şafi kardeşlerimizin gafletine düşülmemelidir. “Allahü Teâlâ kulunu affetmeye bahaneler arıyor!” derdi Hacı Mehmet Emin amcamız. Kurbanı da bir nevi af ve bağışlanma vesilesi kılalım ve bizim için cennet burağı olan hayvanımızı göçüp gitmeden önce Sırat Köprüsünün başında bekletilen hayvanların arasına katalım. Katalım ki gittiğimizde orada takılıp kalmayalım, biletimiz, prosedürümüz hazır bir halde karşıya geçelim.
Hayvanlar İnsanların emrine verilmişler nadide, güzel varlıklardır. Müminlere olan yakınlıkları onları cennete götürdüğü gibi, müminleri de cennete taşıyan bir güzellik ile taltif edilmişlerdir. Kurban bunun güzel bir örneğidir. Mümin, hayvanını kurban etmek üzere yatırırken: “Yarabbi! Gerek ki bu hayvanın yerine, yoluna kendimi kurban edeyim ama izin vermemişsin. Ben de kendi yerime, bu hayvanı yoluna kurban ediyorum. Sen kurbanını kabul et!” diye düşünmeli, dua etmeli yoksa Allah’ın ete, kana ihtiyacı yoktur. Muhtaç olan biziz, münezzeh olan Allah’tır.
CENNETE GİRECEK OLAN HAYVANLAR
Söz kurbandan, hayvanlardan açılmışken yazımızı cennete girecek olan hayvanlar ile noktalayalım. Kaynakların aktardığına göre şu on hayvan cennete girecektir. Ama isimlerinden ziyade onların hangi meziyetleriyle cenneti kazandıklarına dikkat etmek lazım çünkü önemli olan burasıdır.
1. RESULULLAHIN DEVESİ: Anlatıldığına göre, bir bedevi peygamberimize gelerek, devesini şikâyet eder. Birlikte devenin yanına giderler. Deve, Peygamberimizi görünce dizleri üzerine çökerek Resulullahın ayaklarına yüzünü sürer. Peygamberimiz, niçin sahibinin hizmetini görmediğini sorunca deve: "Ya Rasulallah! Sahibim beni doyurmuyor, beni aç bırakıyor, bana kötü sözler söylüyor" der. Adam bunun üzerine tevbe edip devesini Peygamberimize hediye eder. O deve yıllarca Efendimize hizmet eder. Resulullahın vefatından sonra hane-i saadetlerine gelip kafasını eşiklere vura vura gözyaşı döküp ağlar. Cennet ehli hayvanlardan bir tanesi bu devedir.
2. HZ. İBRAHİM’İN BUZAĞISI: Cebrail ile Azrail (a.s.), Hz. İbrahim'e misafir olurlar. Hz. İbrahim ikram olsun diye onlar için buzağı keser. Bu buzağı da cennet ehli olur.
3. İSMAİL ALEYHİSSELÂM'N KOÇU: Bir diğer cennetlik hayvan, İsmail (as), kendi canını, Allah yolunda fedâ etmişken, tekbirle cennetten indirilen ve kurban edilen Koçtur.
4. HZ. MUSA’NIN İNEĞİ: Dağdan getirilerek bir katili haber vermek için kesilen inek.
5. HZ. SÜLEYMAN’IN KARINCASI: Kur'an-ı Kerimin ifadesiyle: "Karınca vadisine geldikleri zaman, bir karınca, Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin!” der. Hz. Süleyman, onun bu sözüne gülümseyerek deri ki: “Ey Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi işler yapmamı gönlüme nasip et. Rahmetinle beni iyi kulların arasına kat" der. İşte o karınca da cennet ehli olur.
6. HÜDHÜD: Hüdhüd, Sebe Sultânı Belkıs'ı bulup, Hz. Süleyman’ın sarayına getirerek onun iman etmesine vesile olan kuştur. Bu hareketiyle cennetlik olur.
7. HZ. SALİH’İN DEVESİ: Mucize olarak kayadan çıkan ve kavmi tarafından öldürülen deve. Salih peygamber ile beraber olduğu için, ondan ayrılmadığı için cennet ehlinden olur.
8. HZ. YUNUS’UN BALIĞI: Hz. Yunus, denize düştüğünde Allah, bir balığa, Yunus’u korumasını ilham eder ve balık Yunus’u koruması altına alır. Hz. Yunus balığın karnında izinsiz ayrılıktan dolayı büyük bir pişmanlık duyarak “Lâ ilâhe illâ ente sübhaneke innî küntü minezzâlimin” zikriyle Allah’a sığınır. Melekler bu sesi işitince: "Ya Rabbi! Bir ses duyuyoruz, içimiz yanıyor. Yunus, kendini helak etti" derler. İşte cennet ehli olan hayvanlardan bir tanesi de bu balıktır.
9. HZ. ÜZEYİR’İN MERKEBİ: Üzeyir peygamberin hikâyesi malumunuz. Onun eşeği bir lahza dahi olsun ondan ayrılmaz ve orada toprak olur gider. Bu sadakatinden dolayı cennet ehli olur.
10. KITMİR: Bizans krallarından Dekyanus, Firavun gibi “ben sizin tanrınızım” diyordu. Buna karşı çıkanları ateşlere atıyordu. Bunun üzerine birkaç genç, Dekyanus Firavun’una karşı geldiklerinden idamla yargılanıp hapse atılırlar. Hapisteyken bir yolunu bulup kaçan gençler dağlara çıkarlar. Dağda bir çobanla, köpeği de onlara katılır. Sığındıkları mağaranın kapısında onları korumak niyetiyle bekleyen çoban köpeği bulunduğu yerde toprak olup gider, hiçbir yere ayrılmaz. Bu sadakatinden cennet ehli olur. Koç suretinde cennete gireceği rivayet edilmektedir.
ABDULBARİ KARABEYESER