İki önemli tartışma siyaset gündemini hırpaladıkça hırpalıyor.
Bunlardan biri; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, üçüncü kez aday olup olmayacağı,
İkincisi; Kılıçdaroğlu 6’lı masanın adayı mı?
ERDOĞAN ADAY OLABİLİR Mİ?
Bu konuda atıfyapılan anayasanın 101. maddesi. Bu madde bir kişinin en fazla iki kez aday olacağına ilişkin bir hüküm getiriyor.
Bu anlamda, Erdoğan’ın tekrar aday olabilmesi için, mevcut durumda şimdiki ikinci kez olan cumhurbaşkanlığını tamamlamamış olması gerekiyor.
Bu da kendisi dışında anayasal yetkisi olan bir kurumun, -ki bu kurum anayasa gereği TBMM’dir- hem parlamento hem de cumhurbaşkanlığını süresi dolmadan yenilemesi konusunda alacağı bir erken seçim kararına bağlanıyor.
Seçimleri yenileme ve erken seçime götürme yetkisinin Cumhurbaşkanında olmasına karşılık, böyle bir durumda, kendisi fesh ettiği için, mevcut dönemini tamamlamış kabul edilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulamasına geçilen anayasa değişikliğinde, anayasa 101. maddeye, bu anayasal değişimden sonra “Bir kişi iki kez seçilebilir” diye bir ibare konmadığı için;
Dolayısıyla, anayasa 101. madde gereği, TBMM’nin seçimleri yenilemesi dışında, tekrar aday olabilmesinin koşulu yok gözükmektedir.
Tabii bu konuda, YSK karar vermede tek yetkilidir. O da, aynı TÜİK gibi, gerçeğe, yasaya, piyasaya göre değil, duruma göre de karar verebilir.
İtiraz mercii de olmadığı için, vereceği karar defakto olarak uygulanabilir.
KILIÇDAROĞLU ADAY MI?
Gelelim ikinci, “6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu olur mu olamaz mı” konusuna.
Millet İttifakında, SP Temel Karamollaoğlu ve DP Gültekin Uysal, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısında kazanabilecek bir aday olduğunu ve kendisini desteklediklerini açıklamasına karşın, merkez sağın en büyük partisi konumuna oturmak isteyen, İYİ Parti kadrolarında, Kılıçdaroğlu konusunda “Toplum teveccühünün pek olmadığı, bunun nedeninin dürüstlük, beceri, devlet adamlığı, kararlılık gibi öğelerin değil, Alevi kökenli olmasının, bu nedenle Sünni kesimlerden oy alamayacağı ve seçilemeyeceği” görüşü egemen.
Hatta bunu iki önemli başkan yardımcısı açıkça ifade etmiş, sonrasında ikisi de görevlerinden istifa etmişti.
KILIÇDAROĞLU NE YAPTI?
Bense gelişmelere ve sürece bakarak Kılıçdaroğlu’nun Cumhur ittifakına karşı en ciddi rakip olduğunu değerlendiriyorum.
Şöyle ki; Kılıçdaroğlu;
Yılgın CHP’yi Türkiye’de seçimi kazanacağına dair ikna etti.
Cumhur İttifakı’na karşı tüm toplum kesimlerini içine alan Millet ittifakı’nı oluşturup, ona liderlik etti.
2019 seçimlerinde ciddi bir başarı sağladı.
Tüm toplumsal kesimleri kucaklayıp, ortak aklı harekete geçirip, farklılıkları uyum içerisinde yönetebildiğini gösterdi.
Hükümetin bütün yolsuzluklarının ve hukuk dışı kurumlarının karşısına cesaretle gitti.
CHP gibi bir partiyi “Helalleşme” konusunda ikna etti. Keza muhafazakâr kesimde CHP’ye karşı önyargıları kırma konusunda büyük mücadele verdi ve önemli ölçüde başarılı oldu.
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş ve yapılamamış en büyük eylem olan, “Adalet Yürüyüşü”nü yaparak, “hak, hukuk, adalet” kavramlarının ne derece hayati olduğunu gündeme getirdi.
Mafyaya, paramiliter kurumlara ve siyasi cinayetlere karşı en güçlü tavrı gösterdi.
Gerek ülkenin parlamenter sisteme geçmesi ve kuvvetler ayrılığının hayata geçirilmesi, gerekse uygulanacak ekonomik modeller konusunda çok önemli vizyonlar sundu.
Bugüne kadar ne kendisi, ne de çevresi hiçbir gayrimeşru olayda, yolsuzlukta, rüşvet ve şahsi çıkar olayında ismi geçmedi.
Tüm bu nedenlerle, kendisini muhalefet partileri içinde cumhurbaşkanlığı konusunda en uygun aday olarak görmekteyim.
Hemen hemen tüm kesimler bu söylediklerimi doğruluyor, ama merkez sağ kökenli siyasetçilerden gelen en önemli itiraz “kökeni Alevi” olduğu konusu.
MERKEZ SAĞIN SEÇMENİYLE İLŞKİSİ
Bu konuyu savunanlar, aslında seçimlerde Kültürel Miras ve mezhebi kökenlerin çok büyük etkiye sahip olduğunu varsayıyorlar.
Oysa siyasetçinin, dünyayı doğru takip eden ve toplumu, ülkeyi değiştirebilen bir özelliği olmalıdır.
Dünyaya baktığımızda;
Bu konuda koca bir iç savaş yaşamış ve halen çeşitli zamanlarda küçük küçük yaşanan siyahi-beyaz çatışması olan ABD’de bir siyahi Barak Obama devlet başkanı seçildi.
Keza kendilerini asırlar boyunca üstün ırk, üstün insan varsayan İngiltere de Hint kökenli Rishi Sunak başbakan olarak atandı.
Dünya nerede, biz neredeyiz?..
Ben şimdiye kadar Kılıçdaroğlu’nun Alevi kesimle inanç ve ibadet ilişkisine de rastlamadım. Olabilir de, ne ayıp, ne günah, ama ben rastlamadım.
Eğer Kılıçdaroğlu, bütün yönleriyle çok uygun bir aday olup, sadece kökeni Alevi olduğu için seçilemiyorsa, bu durum hem ülkenin ayıbı, hem merkez sağ siyasetçilerin seçmenleriyle ilişkisinin ayıbıdır.Oy istenmeye gelince Kürt,Türk, Alevi,Sünni, ayırt etmeyeceksin aday belirlemeye gelince mi ayırımcı olacaksın?
Yerlerse…