Ben öğretmenim. Beş yıl Eğitim Fakültesinde eğitim ve öğretim gördüm. Memleketimden, ailemeden kilometrelerce uzakta kaldım. Küçük bir yurt odasında hiç tanımadığım insanlarla birlikte yaşadım. Masa başında, kütüphane odalarında sabahladım. Aç, susuz, uykusuz günlerim geçti. Kimi zaman kuru bir simitle, kimi zaman da soğumuş bir çorbayla akşamı ettim.

Memleketimi özledim. Hemşerim, köylüm diye arkadaşlarımın boynuna sarıldım. Anamı, babamı, kardaşlarımı özledim. Ama en çok da anacığımın kokusunu... Ana kucağı değildi burası, asker ocağı da değildi, ama eğitim yuvasıydı. Onlarca öğretmenden dersler alıyordum. Çalışmalı, okumalı, öğrenmeliydim. Ailemden gelen üç beş kuruş ile idare etmeyi de bilmeliydim. Gezmenin, eğlenmenin, oturmanın, yatmanın sırası değildi. Finaller yaklaşıyordu, daha çalışmam gereken pek çok ders vardı. Ders çalışmaktan sırtım kamburlaştı, saçlarıma bu yaşta ak düştü. Dişlerim kırılır oldu, ağzımın içi dolgu doldu. Meslek sahibi olabilmek için tüm zorluklara katlandım.

Öğretmen olma hayali ile yaşadım. Kendimi tahta başında ders anlatırken düşler oldum. Öğrencilerimle kucaklaşacağım zamanı iple çekmeye başladım. Bitirdim okulumu, kapı gibi diplomamı da aldım. Sıra geldi görev yapacağım okula...

Dur!.. Bi dur!.. Bu iş öyle kolay değil. Sınavların bitmedi henüz. Ama bu nasıl olur? Olur olur bal gibi olur. Biz ne dersek o olur. Çalış, çalış KPSS sınavına. Çalıştım. Bu sınavlar yetmez. Seni bir de sözlü sınava alalım... Ama nasıl olur? Ben eğitimimi aldım, sınavlarımı geçtim. Olur olur bal gibi olur. Biz ne dersek o olur. O sınava da girdim, öbür sınava da girdim, öbürüne de... Yeter artık! Başlamak istiyorum görevime. Olmaz. Bekle bakalım biraz. Bekle... Bekle... Bekle...

Ben bir buçuk yıldır atama bekleyen öğremenim. Tasarruf varmış, ben görev yapmayınca devletimiz kârâ geçecekmiş. Beni okuturken zarar etmeyen sistem ben göreve başlarsam zarar edermiş.

Siz umut nedir bilir misiniz? İnsan umutlarıyla yaşarmış. Dipsiz bir kuyuda yanan bir mumdur umut. Okyanusun ortasında tutunacak bir daldır umut... Yenen bir lokma ekmek, alınan her nefestir umut... Boynuna sarılan bir öğrencidir umut... Günaydın çocuklar, diyerek sınıfa girmek... Hevesle tahta başına geçmek... Şevkle ders anlatmak... Sevgiyle öğrencinin defterine yıldız atmaktır umut... Allah aşkına umutlarımızı öldürmeyin. İnandığınız tüm değerler aşkına bu genç insanların umutlarını çalmayın. Çoktan hak etmiş olduğumuz hakkımızı verin.

Ne öğretmensiz eğitim olur ne de öğrencisiz öğretmen. Biz et tırnak gibiyiz ayrılamayız. Etmeyin, eylemeyin! Milyonlarca öğretmen sizlerden gelecek müjdeli haberleri bekliyor. Aşkla, şevkle çalışmak için sabırsızlanıyor. Gelin, meslek aşkı ile yanan, atama bekleyen öğretmenlerimizi bu öğretmenler gününde görevlerine başlatalım.

Eğitimin göz bebeği olan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutlarım. Umutlarınızın yeşerdiği nice mutlu senelere ulaşmanız temennileri ile...

Ya toprak ol