Ülkemizin siyasi gündeminde son haftaların en hassas ve en önemli konulardan birisi olarak takip ettiğim CHP’deki genel başkanlık yarışı geçen Pazar günü nihayete erdi ve eski Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu koltuğu delege iradesi ile Sayın Özel’e bırakmak zorunda kalarak gitti. Siyasette bilhassa AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’dan sıkça duyduğumuz ‘bay bay Kemal’ sloganı nihayetinde CHP delegelerinin iradesi ile gerçekleşmiş oldu. CHP’deki bu kongre ve genel başkan seçimiesasında sadece CHP tabanını ilgilendirmiyordu. Zira Türkiye’de artık her ne kadar adına ‘ittifaklar’ denilse de esasında adeta bir tür koalisyonlar sistemine geçilmiş olunduğundan CHP’deki değişim de bu yüzden artık sadece kendi parti tabanlarını değil, Cumhur İttifakına muhalif konumdaki tüm parti ve hareketleri de ilgilendirmekteydi.

CHP’de Sayın Kılıçdaroğlu’nun gitmesi durumunda yeni isimler ve yeni yüzlerle, bilhassa da ideolojik olarak bir silkelenmeyle yeniliklerin ve değişimlerin olacağına dair yüksek bir beklenti vardı. Milliyetçi ve muhafazakâr kesimde dahi CHP’den bazı beklentiler oluşmaya başlamış, önümüzdeki seçimlerde, bilhassa yaklaşan yerel seçimlerde yeni ittifak oluşumlarının rotasını ve stratejisini de belirleneceğine dair kanaatler oluşmaya başlamıştı. Ancak CHP kongresinde çiçeği burnunda ama karanlık tavsiye mektupları cebinde yeni seçilen genel başkan Özgür Özel kongredekiaçılış konuşmasında Gezi Eylemlerinin karanlık ilişkili finansörü Osman Kavala ile PKK ilintili iddialı HDP’nin ceza evindeki liderlerinden eli masumların kanlarına bulaşmış Selahattin Demirtaş’a destek babında selamlar göndermesi insanlarda CHP’de zihinsel, fikirsel, ilişkisel ‘hiçbir hal’ değişmediğine dair bir kanaat tezahür ettirmiştir.

CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel’in selam gönderdiği Osman Kavala, Türk Ceza Kanunu'nun 312/1 maddesi gereğince, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmış ve hakkındaki mahkûmiyet hükmü onanmış birisidir. Sayın Özel’in özellikle diğer selam gönderdiği Selahattin Demirtaş ise HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve başkaca dokuz HDP'li milletvekili ile birlikte Türkiye Anayasası'na göre "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "terör örgütü üyesi olmak", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "örgüt adına suç işlemek" iddialarıyla yargılanan kimi suçlardan hüküm giymiş, daha pek çok PKK ile iltisakına ilişkin soruşturmaları devam eden bir isimdir. Bu davalardaki kişiler Türkiye’de taraflı ve kontrollü yargı var tartışma ve iddiaları ile aklanamayacakları kadar güçlü ve sabit delillerle yargılanmışlardır.

Ezcümle, yeni genel başkan Sayın Özel’in“değişim” diyerek koltuğa gelmesine rağmen CHP’nin anlattığım kişi ve kesimlerleeski şaibeli ve karanlık ilişkilerini aynen koruyacağına dair emareler veren, aynı zamanda da ciddi toplumsal tepkilerde toplayan bu selamları hem kendisine, hem partisine, hem de gelecekte milliyetçi cenahlı kesimlerinde içerisinde olabileceği muhtemel seçim ittifaklarına dahi pahalıya patlayabilecek çok tehlikeli bir hamle olmuştur.

CHP Atatürk’ün kurduğu, Türkiye’nin ilk siyasi partisidir. Ancak kendisini Atatürkçü olarak tanımlayan, Atatürk’ü canından çok seven nice insan bugün artık CHP’li değildir. Mantıken kendisini Atatürkçü, Milliyetçi olarak tanımlayan insanların CHP’de olması beklenir lakin öyle değildir. Bunun nedenini rahmetli Alparslan Türkeş gayet net izah etmiştir;

“CHP ATATÜRK'ÜN ÇİZGİSİNDEN ÇIKMAMIŞ OLSAYDI; BEN MHP'Yİ KURMAZDIM”

MHP’nin kurucu lideri ve ülkücü camianın ölümsüz başbuğu rahmetli Alparslan Türkeş CHP’nin köklerinden ve ideolojisinden kopmasını, Atatürk çizgisinden uzaklaşmış olmasını MHP’nin en büyük kuruluş gerekçesi olarak ortaya koymuş, Atatürkçü ve Milliyetçi insanları MHP çatısı altına davet etmişti.

Günümüzde ise CHP sorunu artık daha da vahim bir noktaya gelmiş, insanların ulu orta gözlemlediği, CHP’nin de zaten gizlemekten dahi hiçbir zaman imtina dahi etmediği HDP ile olan yakınlığı kendi ulusalcı tabanını bile isyan ettiren hal almıştır. CHP’nin HDP ve PKK’ya bakışı, yaklaşımı, açıklama ve beyanları geçmiş seçimlerde Millet İttifakının en büyük handikapıydı. Bunu ittifaka dâhil olan ne İYİ Parti ne de Zafer Partisi dahi tolere edememiş, milliyetçi ve Atatürkçü cenahta yer alan AKP muhalifi de kesimi ittifaka dâhil edememişleri oylarını alamamışlardı. Cumhur İttifakı muhalifi olan önemli bir kesim kazanamayacak da olsa üçüncü bir yol olarak ortaya çıkan Sinan Oğan etrafında toplanmayı tercih etmişti. Tabi Sinan Oğan’ın daha sonra Cumhur İttifakını desteklemesi ve hem bağımsız milliyetçiler hareketini hem de kendi siyasi istikbalini bitirmesi ayrı bir skandal, ayrı bir yazı konusu.

Neticede CHP kongresinde çok ciddi bir stratejik hata yapılmış, CHP’de değişim olması ve Atatürkçü/Milliyetçi kodlarına yeniden dönüş olması umuduyla bekleyen milyonlarca insan sükûtu hayale uğratılmıştır. Görünen o ki, değişim dedikleri sadece ‘Kılıçdaroğlu’ isminin gitmesi yerine ‘Özel’ isminin gelmesinden ibaret olacaktır. Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın selamlanması yeni genel başkanın dayandığı/dayanacağı güç odaklarının da aynı olacağı yönünde ciddi bir emare vermiş olup önümüzdeki seçimlerde de kurulması muhtemel CHP odaklı bir ittifakın aynı handikapları yaşayacağını, ittifaka milliyetçi ve Atatürkçü cenahtan oy toplamasının yine çok zor olacağını ortaya koymuştur.

Değişim beklentisi sadece bir koltuk değişim meselesi olarak algılanmış, fikirsel ve ideolojik bazda bir değişim beklentisiolanlar hayal kırıklığına uğratılmış Cumhur İttifakının eli daha şimdiden güçlendirilmiş, yerel seçimler yarışına daha şimdiden çok geride başlanılmıştır. CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel, aylardır devam eden değişim tartışmalarının özde değil de sözde olduğuna dair kritik bir izlenim oluşturarak CHP’deki değişim meselesinintoplumda sadece bir koltuk meselesi olarak algılanmasına sebebiyet vermiştir. Sözün özü, toplumda kongre sonrası oluşan genel kanaat şudur ki;CHP’de yine hiç bir hal değişmemiş!