27 Ağustos 1922.
Sıcak bir yaz günü…
Büyük Taarruz başlayalı daha bir gün olmuş.
Türk Ordusu tüm gücüyle taarruza kalkmış, sinirler gergin, erinden subayına kadar tek bir vücut olmuş.
Uzun süren hazırlıklardan sonra şaha kalkan Ordumuz tüm gücüyle vuruşuyor.
Savaşın temposu yüksek.
Bir yıl boyunca hazırlandıkları gün gelmişti, Mehmetçikler hazırdı.
Topçu ateşi ile 26 Ağustos sabahı başlayan taarruz bütün hızıyla devam etmekte.
Subayların verdiği emir kesin, uygulayanlar kararlı.
Tümgeneral Kazım Sevüktekin komutasındaki 8’inci Tümen’e bağlı 189’uncu Alay 1’inci Tabur 3’üncü Bölük askerleri Polatlı’dan Haymana’ya uzanan hatta.
Daha yeni başladıkları taarruz ile Sakarya’nın batısına geçmişlerdi bile.
Bir gün sonra daha da batıya hücum devam etmekte.
Bölüğün askerlerinden Salih Güner artık kıdemli bir asker.
Yüce Atatürk’ün kurtuluş meşalesini yaktığı Mayıs 1919 ayında vatani görevine başlamıştı.
3 yıldır farklı cephelerdeydi.
Kayınbabası Ali oğlu Mustafa 17 Aralık 1916’da şark cephesinde şehit olmuştu.
Kayınbabasının tarafı Oğuzların en şerefli boyu kabul edilen Kayı boyundan adını alan Büyük Kayı köyünden, kendisi ise Oğuz boyunun Çiğdem oymağından adını alan Çiğdem köyündendi.
1916’da babasının haberini alan Eşi Sultan Hanım, 1919’da cepheye yolladığı kocası Salih’i gözlüyordu. Salih Güner ise üç yıldır hizmet ettiği vatanı için canını vermeye hazırdı.
Çetin muharebeler neticesinde 27 Ağustos 1922 günü saat 17.30’da Afyonkarahisar’ı Yunan işgalinden kurtaran birliğin bir parçasıydı.
Onurluydu, gururluydu. Düşmanın işgali altındaki vatan parçası kurtarılıyordu. Askeri olduğu 189’uncu Alay Afyon’un kurtuluşunda asıl rolü oynamıştı.
Bir gün öncesi ile o gün arasında nasıl büyük bir fark vardı…
Taarruz öncesi gergin bekleyiş ve gerginliğin yerini zafer mutluluğu almıştı. Afyon kurtarılmıştı. Ancak gidilecek daha çok yol vardı.
Afyon’un kurtuluşunu sağlayan 189’uncu Alay’ın bu tarihi zaferinin hemen sonrasında Gazi Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Çakmak Paşa ve İsmet Paşa Büyük Taarruz’undurumunu görüşmek üzere Kocatepe’den inerek Afyonkarahisar’a geldi. Yüce Atatürk ve silah arkadaşlarının emir ve komutasında ilerleyecek olan Ordu 9 Eylül’de İzmir’i kurtaracaktı.
Er Salih Güner görev yaptığı süre boyunca aşağıdaki muharebe ve çatışmalara katıldı, büyük zaferlerin ve başarıların kazanılmasında görev aldı:
- Yunan Ordusu’nun Sakarya nehrine kadar ilerlediği dönemde 8’inci Tümen 189’uncu Alay Polatlı’nın güneydoğusunda Katrancı-İnler hattında konuşlandı ve örtme kuvvetleri ile Yunan 10’uncu Kolordusu’nunilerlemesine engel oldu.
- Türk Ordusu’nun kesin zaferi ile sonuçlanan, bir ölüm-kalım savaşı, bir büyük savaş (Melhame-i Kübra) olan ve 22 gün 22 gece süren (23 Ağustos – 13 Eylül 1921) Sakarya Meydan Muharebesi’nde, III’ncü gruba bağlı 8’inci Tümen 189’uncu Alay; muharebeye Haymana’nın güneybatısında katıldı. Salih Güner işte bu askeri birliğin bir parçasıydı.
- 26 Ağustos 1922 günü sabah 03.00’da top atışlarıyla başlayan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde 189’uncu Alay çetin muharebeler neticesinde 27 Ağustos 1922 günü saat 17.30’da Afyonkarahisar’ı Yunan işgalinden kurtardı.
-Büyük Taarruz’da 8’inci Tümen 189’uncu Alay başarıdan faydalanma ve takip harekâtına devam ederek Ayvalık ilçesine kadar ilerledi, İzmir’in kurtuluşundan sonra İzmir içinde ve yakın çevresinde görevlendirildi. 10 Eylül 1922 günü Karşıyaka’nın emniyeti görevini üstlendi.
Kırşehirli Salih Güner Afyon’un kurtuluşunu sağlayan, İzmir’in emniyetinin sağlanması için görevlendirilen birliğin (8. Tümen 189. Alay) bir neferi olarak büyük gurur ve mutluluğa erişti.
Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru silah altına alınan ve İstiklal Harbi’nde 4 yıldan fazla görev yapan Gazi Salih Güner 25 Kasım 1923 (25 Teşrin-Sani 1339) tarihinde terhis oldu.
Kurtuluş Savaşı süresince Milli Ordu’da görev almış olmasından dolayı İstiklal Savaşı Madalyası tevcih edildi.İstiklalMadalyası aynı adı taşıyan oğlu Salih Güner’everildi.
Karahaliloğullarından İstiklal Savaşı Gazisi Salih Güner dünyaya geldiği Çiğdem köyünde 29 Haziran 1972 tarihinde hayata gözlerini yumdu.
Bu dünyadan bir Salih Güner geçti. Ruhun şad, mekânın cennet olsun!