Ekonomik sıkıntının zirvesinde olan Türkiye’nin bu duruma nasıl gelindiğini bir türlü kabullenmeyen ve kabullenmek istemeyen iktidardaki siyasi parti 31 Mart seçimlerinde halktan gerekli karılığı aldı ve yıllardır sürdürdüğü birincilik durumunu CHP’ye kaptırdı.
Benim gibi milyonların anlamadığı yatırım adı altında,milli kaynakların yabancı veya yabancı ortaklığı evliliği yapan yandaş kimselere peşkeş çekilerek adeta,milli değerlerimizin yağmalanmasına nasıl vesile olunuyor?
“Rejim değişikliği ile Türkiye kanatlanacak ve havalara uçacak” diye TV kanallarında ahkam kesen,sözüm ona profesörler sokaklardaki halkın durumunda acaba utanç duyma ihtiyacı hissediyorlarmı?
TV açık oturumlarında görevlendirilen papağansa uzman kılıklı kimselerin hayal dünyasında kürek çekişleri bile piyasanın ateşini söndürmeye yetmiyor. Millet meclisini devre dışı bırakan ve Türkiye’nin kaderini tek adama bırakmanın ne kadar yanlış olduğunu,yaşayarak öğrenmiş olduk.Fakat yanlışta inatla ısrar etmenin niyet ve hedefi belliiken, yandaşı hala canı pahasına savunan koca koca akademisyen ve profesör etiketli insanlara ne demeli?
Görevli olduğu okullarda doğru dürüst bir ilim ve bilim adamı yetiştirme yerine,bos meydanlarda politik mitingler atmaya nasıl zaman ayırıyorlar bilinmez.Milyonlarca üniversite mezunları ve otuz yaşını geçmiş insanların,baba ve annesinde harçlık isterken nasıl bir psikolojik hava içerisinde yaşamını sürdürdüklerinin sorumlusu olarak kimi göstereceğiz?
Betona gömülen paraların kimlerin cebine aktarıldığı ve iktidar partisinin gölgesinde palazlanan kerpiççimüteahhit bozmalarının,aynı taktik ve tehditle veya karşılıklı çıkarlarla belediyeleri milyonlarca borç batağına nasıl sürüklediklerini, ortaya saçılan sahte faturalar ve yeni milyonerler kervanına katılan eski başkanları gören halkın nutkunun tutulup,küçük dilini mideye indirdiklerini hükümet görmezlikten gelmesi yanında,kaybedilen belediyelerin gelirine el koymaya veya yapılacak yardımları tırpanlamaya kalkan ve hatta bir çoğunada el koyan hükümetin devletten bu şekilde intikam alma yöntemi nasıl bir icraattır bilinmez.
Her başarısızlığı ve olumsuzlukları algı operasyonu olarak değerlendiren ve halka,yaşanan başarısızlığın hedefinin başka yönlere çekilme çabaları pek inandırıcı olamıyor.İstihdam yaratacak yatırıma yönlendirilmeyen, özelleştirmeden elde edilen paraların nerelere gittiğini bir sır gibi saklayan iktidar, delik deşik olan devlet bütçesindeki açığı halkın sırtına yüklemeyi kalkınma paketi olarak sunmaya çalışmasıda beceriksizliğin başka bir örneği.
İstanbul’a ve yapılan köprülerde hiç geçmeyen vede ömür boyuda geçemeyecek olan vatandaştan para alan,yetmediği yerde köprü çıkışını maliyenin ambarına yönlendiren yetkiliden tatmin edici bir açıklama çıkmazken, birde tamamen ticarete dönen sağlık sektörüne el atıp hastanelere,talana doymak bilmeyen özel sektöre hasta vatandaşı teslim ederek,halkın ciğerinin sökülmesi ayrı bir facia.
Her hastalığa neşterle müdahale etme alışkanlığına yönlendirilen hipokrat yeminli hekimlerin,vatandaşın kilotluna el atmakla kalmayıp,sosyal kurumlarıda iflasın eşiğine merdiven dayattıkları,bir türlü görmezlikten gelinmesi nasıl,nasıl bir devlet idaresi anlayışı.
Yangın yerine dönen piyasada,aldığı emekli aylığını kira,elektrik ve devlete vergi adı altında elinde çıkaran ömrünün sonunu çileyle geçirerek ölümü bekleyen yaşlı insanlar,açlığın peşinde iken vekillerinin huzur ödemeleriyle tatil yapması utanılacak bir davranış.
Bütün bunları yaşayan Türk insanı 31 Mart seçimlerinde iktidara gereken dersi verdi. Umarız ülkeyi yönetenler milletin kendisine verdiği dersten bir şeyler anlar ve yıllardır yaptıkları yanlışlardan dönerler.
Bu arada Kırşehir’de 5 yıllık görev süresi içinde halkın içinde olan, gösteriş ve şovdan uzak bir Belediye Başkanlığı yapan “Halkın adamı” Selahattin Ekicioğlu’na Kırşehir halkı ikinci bir 5 yıl vermiştir. Sayın Başkan Ekicioğlu’nu kutluyor, ikinci döneminde Kırşehir’in hak ettiği hizmetleri almasını diliyorum.