Bu yazıma Geothe nin anlamlı bir tespiti ile başlıyorum.
"Tedirginlik ve endişe zeki insanlara özgüdür. Atpalların endişelendiğini göremezsiniz."
Evet tedirgin ve endişeliyim.
Zannetme ki sonbahar...
Ükem yorgun...
İnsanı yorgun...
Aileler yorgun...
Evler yorgun...
Şehirler yorgun...
Toprak yorgun...
Dereler yorgun...
Orman yorgun...
Ovalar yorgun...
Obalar yorgun...
Kurduğumuz hayal bile yorgun...
Yorgun ve solgun.
Ve kalabalıklar içinde yaşadığı yalnızlığın kendisini bunalttığından şikayetçi...
Nasılsın demeye gelmiyor insanımıza...
Anlatmaya başlayınca dinlerken nefesin tutuluyor...
Günümüzde sanal dünya, yalnızlığından ve insanların yükünden kaçanların hapishanesi olmuş...
Sivil toplum örgütleri yorgun...
Din yorgun...
Siyasi partiler yorgun...
Demokrasi yorgun...
Köyde cinayet!
Sokakta taciz!
Evde şiddet!
Ekonomide kriz!
Kontrolsüz göç!
Uyuşturucu bağımlılığının artması!
Ve dahası…
Hepimizi yine ters köşe yapan siyaset.!?
Endişeli ve Yorgun...
Tedirgin olanlar daha çok yorgun
“Daha kötüsü olamaz” diyerek güne başladığımız her gün, insanlığımızdan utandığımız bir ahlaki çöküntü halini yüzümüze çarpıyor.
Bu kez de yoğun bakımda “öldürülen bebekler” gündemimizde…
Karıncanın üzerine basmaktan imtina eden bizler, “bu ahlaki çöküntüden çocuklarımızı nasıl koruyabilirizin” çaresizliğini yaşıyoruz.
Vatandaşa güven vermesi gereken devlet kurumlarındaki yozlaşmanın yol açtığı sorunlar da hep aklımızın bir köşesinde.
Evet tedirgin ve endişeliyim.
Ülkem Yorgun
Zannetme ki sonbahar...
Çince’de “utanmaktan da öte” diye bir duyguyu anlatan ‘yüzünün kızarması’ gibi bir kavram varmış. Bu, “saygı yitimi”, haysiyetini ve toplumdaki yerini kaybetmek anlamına geliyormuş.
Söylemek istedim.
Telaffuzu zor.
Beceremedim.
Bizde “öte” si yok.
Bizde bırakın “öte”yi, utanmanın zerresi yok.
Tam da bu satırları yazarken
TUSAŞ'a terörist saldırısı haberi son dakika olarak TV de alt yazı olarak geçiyor...
Şaşırmadık, değil mi?
Geçmiş olsun TUSAŞ.
Not :
Bir sevdadır ANKARA... İLELEBET TEK BAŞKENTTİR ANKARA...
Mucizenin adı 29 Ekim 1923
Cumhuriyet deyince öncelikle iki husus akla gelir: Birincisi Türk Milletinin binlerce yıllık yurdu olan ve her taraftan işgal edilmiş bulunan Anadolu'nun işgalcilerden kurtarılması; ikincisi ise demokrasinin gelişmesi için en uygun rejim olan Cumhuriyetin kabulü ve ilanıdır.
Bu özel günü kutluyorum.