Ülkemizde Anayasa tartışmaları 1920 Anayasası ile başlamıştır. 23 Nisan 1920 egemenlik devrimi anayasası ile başlayan süreç; 1922, 1923, 1924, 1928, 1934, 1936, 1946, 1961, 1971, 1982.. ile sürmüş ve 7 kez de Ak Parti iktidarında değişiklikler ele alınmış ve yürütme, yargı, yasama güçleri tek elde toplanarak demokratik Cumhuriyet ilkeleri tehlikeye sokulmuştur. Anayasa 23 kez değiştirilmiştir. Anayasanın 78 maddesi ya değiştirildi ya da tamamen kaldırıldı. Mevcut Anayasa, 1920’den beri süzülmüş, gelişmiş ve en modern anayasa hüviyetini kazanmıştır. Bu anayasanın değiştirilecek olan tek maddesi Cumhurbaşkanlığı sistemidir.

Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, rejimi tek adamın inisiyatifine iradesine bakış ve görüşüne terk etmiştir. Demokratik- parlamenter rejimi rafa kaldırmıştır. Bütün erklere Cumhurbaşkanı egemendir. Yasamanın yaptığı yasama görevinin çoğunu da, elinde tutmaktadır: Cumhurbaşkanlığı kanun hükmündeki kararnamelerle!  Parlamento cılız ve yetkilerinin çoğu elinden alınmış bir kurumdur. Ayrıca gensoru, meclis araştırması gibi denetleyici, amir hükümlerde kaldırılmıştır. Hükümet üyeleri parlamento dışında ve Cumhurbaşkanı’nın insiyatifine göre atanmaktadır. Seçilme sorumluluğu, niteliği yoktur. Çoğu kez, bu yetkiyi elinde tutanın oğlunun, kızının, damadının yakınları, dostları, arkadaşları hükümet üyesi olarak atanmaktadır. Seçilme disiplininden gelmedikleri için de, hesap verme zorunluluğu da olmadığından vatandaşlarla, milletvekilleriyle, parti başkanlarıyla görüşmeye bile tenezzül etmemektedirler. Aylarca randevu alamayanların şikayetlerini dinliyoruz.

Parlamenter demokrasiye geçmeyi akıllarından geçirmiyorlar. Tutturmuşlar ‘’ Bu anayasa değiştirelim, darbe anayasasından kurtulalım! ‘’  Darbe anayasası tamlaması da pek hoşlarına gidiyor. Söylenmesi ve çağrışımı mükemmel: Darbe Anayasası! Nerde kalmış darbe anayasası? 23 kez değiştirilmiş. Sonra darbe başka, Anayasa başka süreçlerde yapılmıştır. 2 Temmuz 1961’de halkın oyuna sunulan 1961 Anayasası dünyanın en mükemmel anayasası idi. Bu anayasada bazı değişiklikler yapıldı. Senato kaldırıldı, ispat hakkı, planlı kalkınma, özerk radyo- televizyon, Yüksek Hakimler, Savcılar Kurulu,özerk üniversite… gibi kurumlar aynen devam etti. 1982 Anayasasını da ‘’ Danışma Meclisi hazırladı, kabul letti ve sonrasında halk oyuna sunuldu. AK Parti iktidarı kirli emellerini gizleyip anayasaya sokuşturmak için illa da Anayasa değişimi diye ısrar etmektedirler. Hangi maddeleri, nasıl, neden değiştireceklerini de asla söylemiyorlar. Çünkü asıl amaç kirli emellerini gizleyip anayasanın ilk dört maddesini delip, başka maddelere sokuşturdukları, cümleciklerle şeriat-komün devlet düzenine geçmeyi sağlamaktır. Çünkü bütün gözleriyle 23 Nisan 1920’den sonrasını reddediyorlar. Cumhuriyet’in içini boşaltıyorlar. ‘’ Bakınız işte bu Cumhuriyetle işler yürümüyor, görüyorsunuz, başka çare yok.’’ diyerek bunun yerine ‘’ Şeriat diktesine dayalı İranvari bir yönetimi devreye sokmak temel arzularıdır. Çünkü milli bayramları bu yüzden kaldırdılar. Çünkü milli bayramları bu yüzden kaldırdılar.  Göstermelik olarak vali konaklarının bahçelerinde kutluyorlar. Eğitimi tamamen şeriatlaştırmak amacındalar.  Hazırladıkları Milli Eğitim Temel Kanunu bunun örnekleridir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına da ‘’ Türkiye Yüzyılı’’ demektedirler. Neye göre bu şekilde anıyorlar? Cumhuriyet devrimini söylemek istemiyorlar. Halbuki Cumhuriyet Yüzyılını tamamlamış ve ikinci yüzyılına girilmiştir. En doğru en bilimsel söyleyiş bu olmalıdır. ‘’ Türkiye Tüzyılı’’ neye göre başlamıştır. Türkiye yüzyılı Cumhuriyet’i yıkmaya kalkışma yüzyılı olabilir. İlk dört maddeyi değiştirmesinin sebebi budur. Anayasayı delmek ve o delikten Hüdapar ve benzeri yıkıcı, bölücü, parçalayıcı örgütlerin geçmesini sağlamaktadır. AK Parti kendi gizlediklerini ortağı iki partiye söyletmektedir: HÜDAPAR ve BBP! İstanbul Barosu Başkanlığı’na seçilen İbrahim Kaboğlu’nun söyledikleri de bu amaca müstenittir.

Anayasanın ilk dört maddesinin kılına bile dokunamazsınız!

Anayasa, 4.maddesiyle bu pekiştirmeyi yapmıştır. Haddinizi bilin ve yerinizde oturun! Bu zırcahillik kervanına maalesef Numan Kurtulmuş da katılşmıştır. Lafına bak hizaya gel: ‘’ Devletin milleti olmazmış! ‘’ Her devleti kuran millet unsurudur. Her devletin bir milleti vardır. Türkiye Cumhuriyetini bin senede Türk Milleti yaratmıştır. Atatürk önderliğinde! Numan bey, git de Anayasa ve kamu hukuku kitapları oku! Ali Fuat Başgil’i Tarık Zafer Tunaya’yı, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nu, Süheyl Batum’u, Bülent Nuri Esen’i… oku! Böyle tutarsız; paydasız ve payandasız laflar etmesin! İşgal ettiği makam çok şerefli makamdır. TBMM Başkanlığı!