Yaşım seksene yaklaşmış iken yürüyüşlerimi hiç aksatmam. Sabah namazından hemen sonra yürümeye çıkar ve üç saate yakın yürüdükten sonra evime gelirim.
Yürüyüşüm esnasında kalabalık olduğu gibi, kimsenin olmadığı zamanlarda olur.
Hafta tatili sebebiyle biraz geç çıkarak yürümeye başladım . Yol güzergahında bulunan parkın olduğu banklara bir kaç genç oturmuşlar ağız atıyorlardı. Ancak bankın üzerine değil, sırtlarını dayayacakları yerlere ayaklarını koymuşlar karşılıklı argo kelimeler gırla gidiyordu. Halbuki orada kadın, kız yaşlı insanlar yürüyordu.
Hayatta kimseyi kırmam ve incitmem. Kırılmanın ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Ben kırılayım kimse kırılmasın.
Parkın içerisi güzelce onarılmış, süslü taşlar dökülmüş oldukça güzel gözüküyor. Ancak bir kusur vardı ki orada bulunan ince taşlar tekmelerle çimenlerin üzerine savrulmuş, görüntü hiç de hoş değildi.
Yaşlandığımdan bahsettim. Hayatta yorulacak yaşa geldik,bizim de belimizi bükenler oldu.
O kadar sabırlı ve metanetli olmama rağmen görüntü bozukluğundan ve gençlerin banklara oturuş şekli hoşuma gitmedi.
Onlara bankların devlet ve bizim malımız, bizim vergilerimizle yapıldığını söylemek istedim. Söyledimde !
"Mantığı kullanmayı reddeden biriyle tartışmaya girmek,
bir cesede ilaç uygulamaya benzer."
Saçları alabros kesilmiş, gülünç giyimli kişilerden bazıları ağız kalabalığı yaparak beni terslediler "İşine bak !" diyerek onur kırıcı sözler söylediler.
Yaşlıyım... Hık mık ettim. Söyleyecek bir şey bulamadım. Baktım beni darp edecekler. Olaya çok üzüldüm ama, onlara yorgun olduğumu söyledim.
"Bilgi cesaret verir, cehalet ise küstahlık.
Bilgili insan mütevazıdır, cahil insan kibirli."
Gözleri dönmüş bu gençlerden uzaklaşmak için boyun kestim. Hiç bir şey bilmediği halde her şeyi bilir görünün ükela dümbeleği bir genç arkamdan bağırıyordu !
- Yürü moruk ! Ense tıraşını görelim.!?
Dönsem öldürürler, dönmesem öldüm !. Gençler hep bir ağızdan gülmekten kırılıyorlardı.
Zamanla bende gençtim..Belki bir kaç kişiye boyun vermezdim. Bir tarafımı kırsalar çabuk iyileşirdi. Lakin yaş kemalini bulmuş, ya bir yerimi kırarlarsa ? O zaman seyret tozu dumanı.
"Ben kimseye değil, herkesi kendim
gibi gören gönlüme kırgınım."
Gençlerimiz ve çocuklarımız on gün önce karnelerini aldılar. Ne güzel. Gençlerimizin çoğu takdirname almış, onur belgesi ile onurlandırılmışlardı.
Herkesin bu belgeyi almayı can-ı gönülden isterim. Ancak devlet malına ve büyüklerine karşı davranışları hiçte onur belgesi alacak kadar değil. Önce terbiye ve haya. Sonra da derslerde başarılı olmak.
Derslerde başarılı olabiliriz. Lakin saygıda ve itaatsizlikte sınıfı geçemezsek o başarının bir kıymeti kalmaz. Değerlere sahip çıkmalıyız. Büyüklerin ne demek istediği iyi anlamalıyız.
"Sahip çıkamadığınız her değere, bir gün başkası sahip çıktığı zaman
anlayacaksınız neyi kaybettiğinizi,Sırası var, acelesi yok.! "
O söylenen sözlere tepki gösterip gençlerin yanına varabilirdim.Belki birazda hırpalarlardı. Ancak bilinmeyen bir şey var ki , o da kodes !?. Devletin gücü. Onların geleceğine acıdım.
"İnsan sevme hissini israf etmemeli, kim ne
kadar sevilmeye layıksa, onu o kadar sevmeli."
Sevgili dostlarım. Güzel insanlar ! Hepimizin çocuğu ve torunları var. Bir okuma yarışıdır hızla devam edip gidiyor. Tabii ki gençlerimiz cahil kalmasınlar. Okuyup ülkemize hayırlı ve bilgili insan olarak yetişsinler. Ancak sadece derslerinden değil her konuda iftihar ve onur belgesine layık olsunlar.
Bertrand Russel der ki ;
"İnsanlığın iki tür ahlakı vardır. Biri sözünü edip uygulamadığımız.
Öteki de uygulayıp sözünü etmediğimiz."
Öyle ise önce ahlak, terbiye, devlet malına ve insanlara saygı küçüklere sevgiyi öğrettikten sonra onur belgesine sevinelim. Bir ihtiyarı herkes dövebilir, kırıcı sözlerle tenkit edebilir. Gün gelir bu yapılanlar size de dönebilir.
Yaşlandık ama;
"Biz dosta selamı, yare sevdayı iyi biliriz.
Yeter ki dost yürekli, yar vefalı olsun."
Bilgili, büyüklerine saygılı, devlet malına ihanet etmeyen gençler yetiştirelim. Bilgi büyük adamları mütevazi, normalleri şaşkın, basitleri kibirli yapar.
Sözün özü ;
"Güzel ahlak, güzel yüzden
daha uzun ömürlüdür."
Yanlış insanla asla doğru yolda yürüyemezsiniz. Bir gün ya elini,
ya umutlarını, ya da hayallerini yarı yolda bırakır. Öyleyse hiç bir zaman kırıcı, üzücü olmayalım.
Geceniz huzurlu, yarınlarınız güzel olsun.Allah hepinize büyüklerine saygılı, küçüklerini seven, devlet malına zarar vermeyen evlatlar nasip etsin.
En kalbi saygı, sevgi, hürmet ve muhabbetlerimle efendim.