Seksen yaşıma yaklaştığım şu günlerde hafızamı yoklayarak eski komşulukları hatırlamaya çalıştım.

Hatırlamaya çalıştım da ! Maalesef ;

"Dünyanın tabiatı tamamen değişti. İnsanların

gönlü ile dilleri birbirine uymuyor."

Bizler bırakın traktör ve benzeri motorlu araçlarla tarla sürmek, öküzleri koşarak karasabanla tarlalarımızı sürdük. Karasabanımız arızalandığı veya kırıldığı zaman hemen komşularımız öküzlerini koşarak tarlalarımızı sürerlerdi.

Tarlalarda kimsenin ekini kalmaz, yardımlaşarak zorda kalmış insanların işlerini bitirilirdi.

Ya şimdi ?!

Bir cenazeniz oluyor, kapı komşunuz gelip hatırınızı bile sormuyor. Ne acı değil mi ? Giderken de Ufacık dünyayı ben yarattım diyerek kasılmaktan da geri kalmıyor.

"Eğer bir gün darda kalırsan zenginin değil,

yoksulun kapısını çal. İçten paylaşmanın ne

demek olduğunu orada görürsün."

Henüz daha kış mevsimini göremedik. Bizim gençlik zamanlarımızda bir metreyi aşkın kar yağardı. Herkes içeri kapanır, tek odalı yerde sac sobanın etrafında ısınmaya çalışırdık. Tandırda yanan ateşlerde ayaklarımızı ısıttığımız olurdu.

Bazen idare lambası, bazen beş numara gaz lambasının ışığında oyunlar oynardık. Hadi komşular gelsin de tandırdan çıkacak hedikten biraz verelim diyerek sabırsızlanırdık.

Televizyonun, sinemanın olmadığı zamanlarda yöresel oyunlar oynardık. Kalbimizde ne bir haset ne de hile desise vardı.

Köprünün altından çok sular geçti.

"Öyle bir zaman ki ; herkes hızlıca arkadaş,

çabucak dost, bir çırpıda düşman oluyor."

Komşu komşunun külüne muhtaçtır diye bir tabir vardır. Şimdi ne kül var, ne de muhtaçlık. Muhtaçlık bazı kesimlerde var. Onlarda bileti kesilmiş ama, hareket saati belli olmayan bir yolcudur.

Aziz arkadaşlarım!

Komşuluk dedik ya! Bizler komşularımızın bize emanet ettiği altınları koruduk, noksansız geri verdik. Mallarına sahip olduk. Zarar gelmesini önledik. Kendimizi feda ettik. Şimdi herkes menfaati kadar sizinle oluyor.

Maalesef çelmeyi kapı komşu takıyor. Kim vurduya değil, dost vurduya gidiyorsun. Öyle zaman oluyor ki, kapı komşun kapısının önündeki çamurları temizleyip atacağı yerde sizin kapınıza süpürüyor. Ne acı değil mi? Bir de gerilerek ağız kavafı yapıyor.

Komşum diye güvenerek yüreğinizin yetmediği masaya oturmayın. Küçük oynar büyük kaybedersiniz.

Çocuklarınızı evlendirecek olsanız komşu bir iftira ile gençlerin evlenmesini engelliyor. Bir ticaret işine atılsanız komşu sizden önce varıp sizi kötülüyor. Hayat bir yolculuktur. Mutlu olmadığınız komşuların yanında fazla oyalanmayın.

Gerçek komşu; sıkıntılı zamanlarda senin gurur ve izzet-i nefsini kırmadan sana yardım edendir. Komşu komşunun külüne muhtaçtır derler. Komşu nerede? Kül nerede?

Allah kimseyi hazmedemediği komşu ile aynı ortamda olmak zorunda bırakmasın.

Hatırlarım bazen. Bir komşunun atının nalı eksikse, diğer komşu hemen o atı da nallatır, sonra parasını isterdi. Komşunun hastası olsa diğer komşu hiç bedel talep etmeden hastayı en yakın sağlık merkezine götürür birde cebinden para harcardı.

Sakın yalnızım diye üzülmeyin. Karşınıza öyle komşular çıkar ki, yalnız kalmayı daha çok istersiniz. Komşu güven verecek. Komşu kapın açık kaldığı zaman, o kapıyı kapatmayı görev bilecek. Bir hastanız olduğunda veya dara düştüğünüzde hiç menfaat gözetmeden yardıma koşacaktır.

Yüz yüze her komşu iyidir. Asıl mesele sırtınızı dönünce başlıyor. Ne kadar kusurlarınız ve eksikleriniz varsa herkese jurnal ediliyor.

Sözün özü ;

"Dalından şüphe ettiğin ağacın

gölgesinde soluklanmayacaksın."

İnsan iki komşuyu unutmaz. İhtiyaç anında yanında olanı, zor zamanında yalnız bırakanı. Yüzünüze karşı saygısızlık yapan komşu, arkanızdan ne dümenler çevirir kim bilir ?

Göründükleri gibi olmalıdır komşular. Eğer değillerse, hiç görünmesinler ve komşuluk yapmasınlar daha iyi.

Güzel komşuluklar edinmeniz dileğiyle, hepinize sağlık, huzur, mutluluk, saadetler ve esenlikler dilerim , Saygılarımla efendim.