Hiciv kelimesinin TDK sözlüğünde tek bir anlam yer almakta ve yergi anlamını taşımaktadır.

Hicvetmek kelimesi hiciv kelimesinden türetilmiş bir kelimedir. Hicvetmek kelimesi alay yoluyla yermek anlamına gelmektedir.

Geçmiş yıllardan biriktirdiklerimden bir kaç örnek nakledeyim dedim.

Kimisi söz söyler altında kalır, kimisi de söylediği sözlerin üstesinden öyle bir gelir ki neredeyse dudak uçuklatır.

Tarihimize baktığımızda sıra dışı bu tarz insanlarla karşılaşmak her zaman mümkün olmuştur.

Günümüz ne yazık ki bu konuda fakirdir, hem de çok fakir.

Bir de şimdi hicvetmek cesaret ister. Hicvi, eleştiriyi kimsenin üzerine yapıştıramazsınız.

Tokat yemiş gibi olursunuz. Bir devlet büyüğünü hicvedeceksiniz ve karşılığında hoşgörü göreceksiniz öyle mi?

Hem yapamazsınız hem de bin pişman ederler insanı. Neye uğradığınızı şaşırırsınız.

Mahkemelerimiz hazımsızlık davaları ile dolup taşmakta şimdi.

Oysa, ''Gülüp geçmek her şeye devadır'' der eskiler.

Tarihimizde söz ustaları bu konuda rahatlardı.

Hazır cevaplılığı ve hicviyle bir Neyzen Tevfik,

Padişahın ''Özrün kabahatinden büyük olsun'' dediği İncili Çavuş, ''Numarasız gözlükler herkesin gözüne uymalı'' diyen, şair Eşref gibi.

Dr. Fahrettin Kerim Gökay 'İçkinin zararları' konulu konferans vermektedir.

Bir ara;

“Rakının her kadehi, hayatımızı bir saat kısaltır” der.

Dinleyiciler arasında olan Neyzen Tevfik birden fırlayıp bağırır:

Eyvah yandık!

Hayrola?

''Hesap ettim meğer ben öleli tam 40 yıl olmuş''

*

Günlerden bir gün padişahtan özür dilemesi gerekmiş İncili Çavuşun.

Padişah da ''Öyle bir şey yap ki, özrün kabahatinden büyük olsun'' demiş. İncili Çavuş bu! Padişah da olsa lafın altında kalacak değil ya!

Tam mabeyinden dışarı çıkacakken, padişaha arkadan parmak atmaz mı?

''Bre zındık, sen nasıl.... demeye kalmamış.

''Affedersiniz hünkarım, sizi Valide sultan zannettim'' demiş.

*

Keza, birçok il ve ilçede Vali yardımcılığı ve Kaymakamlık yapan ve tanık olduğu yolsuzlukların üzerine çekinmeden giden usta bir kalemdir Şair Eşref.

O sözlerini büyük bir dikkatle seçer, eliyle ve zehirli diliyle dokunduğu yaprak incinse de yırtılmaz.

Eşref'e dostları sormuş ''Neden o zehirli taşlamalarında isim kullanmıyorsun, kimin için yazdıkların belli değil?''

Eşref, ''Neden olacak, Bütün alçaklara uygulanıp, numarasız gözlük gibi kullanılsın diye'' cevabını vermiş.

Şair Eşref bir gün eşeğe binmiş, yolda giderken arkadan İzmir Valisi Kamil Paşanın gelmekte olduğunu görmüş. Yol vermek için sola çekilmiş. Yolun sol tarafında da büyük bir çukur varmış. Kamil Paşa espri olsun diye:

''Eşref, çok kenara çekilme, düşersin'' deyince,

Eşref, ''Merak etme paşam eşek kâmildir'' cevabını vermiş.

*

Kamil paşa Kıbrıs'a geziye giderken, şair Eşref'e ''Bir isteğin varsa getireyim'' demiş.

Eşref buna çok sevinmiş. ''Paşam, görüyorsunuz artık yaşlandım, yürüyünce yoruluyorum, yokuş da çıkamıyorum. Bana bir Kıbrıs eşeği getirirseniz size ömür boyu duacı olurum'' demiş.

Eşref, Kamil paşayı dönüşünde karşılamaya gitmiş.

Paşa Eşref'i görünce ''Aaa! Eşref istediğini getirmeyi unuttum'' demiş.

Eşref de, ''Aman paşam üzülmeyin, o eşek gelmese de olur. Siz geldiniz ya, sağolun'' cevabını vermiş.

*

İzmir Valisi Kamil Paşa Kırkağaçtan trenle İzmir'e giderken, Kaymakam olan Şair Eşref hemen istasyona koşar.

''Paşam, İzmirliler yeterli derecede lütfunuza nail oldular. Biraz da bizim beldemize misafirliğe buyurun ve bizi de şereflendirin'' der. Kalabalık önünde söylenen bu söz Kamil paşayı mecbur kılar.

Paşa zaten öteden beri himaye ettiği Şair Eşref'in ricasını kırmamış ve bir gün Kırkağaç'a gelmiş.

Protokol işleri bitince Kamil Paşa’yı evine davet etmiş.

Yemek, içmek, saz, söz derken, paşanın tuvalet ihtiyacı gelmiş.

Tuvalete girince bir de ne görsün? tuvaletin iç tarafında kendi fotoğrafı asılı değil mi? Hemen dışarı fırlamış.

Eşref'e, ''Ben ki senin amirinim, benim fotoğrafımı memişhaneye (WC) nasıl asarsın. Sen de hiç utanma, arlanma yok mu? deyince.

Eşref;

El bağlayıp, boyun bükerek şu cevabı vermiş;

''Bu bir utanma meselesi değildir efendim, müthiş bir korku ifadesidir! Bu nedenle oraya fotoğrafınız asılmıştır'' deyince, Paşa, ''Ne demek istiyorsun'' demiş.

''Arz edeyim paşam'' demiş Eşref;

''Malumunuz bendeniz sizden ziyadesiyle korkarım. Son zamanlarda kölenizde müthiş bir 'Kabızlık arız oldu' deyince, paşa büsbütün çıldırmış. Bunun üzerine Eşref hemen söze girmiş;

''Müsaade buyurun efendim. Baktım ki kabızlıktan şişip çatlayacağım, fotoğrafınızı derhal ayak yoluna astım. İçeri girip heybetli fotoğrafınızı görünce korkudan bir anda.......!''

Ve

 Eşref daha sözünü tamamlamadan, Kamil paşa ve yanındakiler kahkahadan kırılıp, bitap düşmüşler.

*

Hiciv, ne yazık ki her döneme ve herkese göre değil.

Bizler bu işi başaramıyoruz.

Söyleyince ya kafa-göz yarıyoruz, ya da toparlayamıyoruz.