“Bizler ki aynı kitaba baş eğmiş insanlarız. Bizden âlâ akraba mı olur?” diyor Cemil Meriç. Bu söz, sadece bireyler arası dostluğa ya da ortak geçmişe değil, bir milletin kültürel ve düşünsel birlikteliğine işaret eder. Ancak bugün Türkiye, kutuplaşmanın ve toplumsal ayrışmanın derinleştiği bir dönemden geçiyor. Siyasi görüş farklılıkları, mezhepsel ayrılıklar, yaşam tarzı karşıtlıkları ve sosyal medya problemleri çözme değil, körüklediği bilgi balonları, halkı ortak bir zeminden uzaklaştırıyor. Bu bağlamda Meriç’in sözünü yeniden okumak, sadece nostaljik değil, aynı zamanda politik ve toplumsal bir sorumluluk çağrısıdır.

Eskiden mahalleler farklı olsa bile çocuklar aynı masalları dinler, aynı şiirleri ezberler, aynı tarih kitaplarından beslenirdi. Bugünse hem eğitim sistemi hem de medya aracılığıyla ortak hafıza parçalanmış durumda.

Aynı tarihe farklı gözlüklerle bakan nesiller yetişiyor.

Ortak kahramanlar, artık sadece bir grubun kahramanı.

Kurucu metinler –örneğin Nutuk, Anayasa, hatta Kur’an– üzerinde bile toplumsal uzlaşı azalmış durumda.

Bugün Türkiye’de insanlar sadece farklı düşünmüyor; farklı yaşama biçimlerini, inançları, hatta müzikleri bile karşıt kimliklere dönüştürüyor.

Siyasi görüş farklılıkları artık kişisel düşmanlık doğurabiliyor.

Alevi-Sünni, laik-dindar, Kürt-Türk ayrımları yeniden toplumsal fay hatlarına dönüşüyor.

Sosyal medya, fikir zenginliği değil, düşünce kirliliği yaratıyor.

Cemil Meriç'in “aynı kitap” ifadesi, aynı kutsal metinleri veya ideolojik doğmaları paylaşmaktan çok, ortak insani değerlerde buluşmayı ifade eder:

Adalet duygusu,

Merhamet,

Hakikat arayışı,

Ahlak,

Ve en önemlisi, düşünmeye açık bir zihin.

Aynı kitaba baş eğmek, aslında karşıdakinin kutsalına, kutsiyetine saygı göstermeye hazır olmak anlamına gelir.

Ne Yapmalı? Ortak Zemin Nasıl Kurarız

1-Eğitim politikaları: Ortak tarih, edebiyat ve etik dersleriyle genç kuşaklara düşünsel zemin kazandırılmalı.

2- Medya da dilin sadeleşmesi: Kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı dilden uzaklaşılmalı.

3-Kültürel platformlar: Ortak okumalar, belgeseller, tiyatrolar gibi birleştirici kültürel araçlar teşvik edilmeli.

4-Dinî ve felsefi çoğulculuk: Sadece aynı kitaba değil, farklı kitaplara da kabullenen bir zihinsel açıklık geliştirilmelidir.

Türkiye’nin bugün en büyük ihtiyacı, aynı kitaba baş eğmiş olmanın sağladığı ortak değerler çatısı altında yeniden birleşmektir. Cemil Meriç’in bu sözü, bizlere hatırlatır ki, insanlar fikirdaş olduğu sürece coğrafya, köken ya da sınıf farklılıkları aşılabilir. Çünkü gerçek akrabalık, aynı kitaplara, aynı hakikate, aynı sorumluluğa eğilmekle başlar. Eğer yeniden bir araya gelmek istiyorsak, önce ortak bir metinde, sonra ortak bir vicdanda buluşmayı denemeliyiz.