Kırşehir-Kırıkkale-Ankara yolunu kullanmayalı yıllar olmuştu.

Tekrar nasip oldu. Sabahın erken saatlerinde bu güzergâhta araba kullanıyorum…

Rüzgâr oldukça fazla.

Yollar Eylül kuruluğu.

Etrafı puslu bir aydınlık kaplamış.

Trafik Kırıkkale'de yoğunlaşıyor...

Elmadağ ilçesine geldiğimde Sabahın merhabası yayılıyor güne.

Sonbaharın başladığını bildiren bir soğuk var.

Kışa hazırlık yapın der gibi soğuk esiyor rüzgâr.

Sağlam gövdeli akasya ağacı altında duruyorum. Sabahın ilk demli çayını söylüyorum.

Çayımı bitirip, mezarlığın yolunu tutuyorum, aradığım eski bir dostun mezarını bulamasam da toplu olarak ruhlarına okuyor ve yoluma devam ediyorum...

Ankara'dayım...

İşim gereği otonom oto galerine uğradım. İşim bitince Ulus'a geçtim. Kendimi Ulus meyve sebze halinde buldum. Halin girişinden dışarıya yayılan sucuk kokusu beni kendine yaklaştırdı. Kuyruğa farkında olmadan girdim. Fiyatı gözüme ilişti. Afyon sucuğunda büyük indirim yazılı bir pankart ve fiyatı da Afyon Kangal Sucuk 249,92 TL liradan 79.90 liraya inmişti. Bu fiyata!!! hem de Afyon sucuğu olmaz, pardon deyip kuyruktan hemen çıktım...

Bu arada oluşan laf kalabalığında susarak ve siz de haklısınız diyerek daha ağır hakarete uğramaktan kurtulup hal içinde yürümeye devam ettim.

Az ileride peynir satan dükkân önünde peynir de büyük indirim yazılı bir pankart ve az tuzlu Ezine peyniri 79.90 lira yazıyordu. Yine önünde kuyruk vardı. Kırşehir'de yağsız köylü peyniri 120 liraya satılırken Ezine peynirini 79.90 liraya satmak...

Az ileride Ayvalık ismini gördüm. Ayvalık ismi nerede yazar. Artık ezberledik. 5 litrelik zeytinyağı tenekesi şok indirimle satılıyordu. Yaklaştım. Ayvalık zeytinyağının fiyatını sordum. 500 liraya sattıklarını fiyatta şok indirim yaptıklarını söyleyerek 350 liraya verdiklerini söyledi. Üç hafta önce Ayvalık'tan, 5 litresini 1200 liraya aldım...

Cümleyi tamamlamama fırsat vermeden "bey amca vatandaşı böyle öpüyorlar." Haklısın deyip yürümeye devam ettim.

Balık tezgâhının önünde dikkatimi kupa balığı çekti fakat üzerinde Sarıkanat yazıyordu. Bu kupa balığı ama dedim… Bağıran genç koluma girip, “babacığım şöyle uzayıver” dedi.

Uzadık…

Baktım az ileride simit kuyruğu, kuyruğa girdim. Simit 8 lira, tereyağlısı 10 lira... Tereyağlı bir simit alıp Az ilerideki çay ocağına oturup çay ile simidimi yedim. Çay büyük bardak 8 liraydı.

Velhasıl yoksulluk artınca gıda terörü devreye giriyor;

Sosyal, ekonomik, politik dengenin bozulması ve ardından gelsin hastalıklar...

Eylül solgunluğu içerisinde;

Babaları, anneleri düşündüm...

Üniversite gençliğini ve çocukları düşündüm.

Sonra ülkemi düşündüm.

Sonra yarınları...