18 Mart 2025 Çanakkale Deniz Zaferimizin 110. Yıl dönümünü Çanakkale Deniz Savaşı Türk’ün zaferi ile sonuçlandı. Ülkemizi işgale gelen başta İngiliz, Fransız kuvvetleri olmak üzere yedi düvelden gelen düşman kuvvetleri arkada, 252 bin ölü bırakarak ülkelerine kaçtı Biz bu savaşta nefsi müdafa yaparak maalesef 250 bin şehit verdik. Bugünkü yazıma ‘Türk Yurdu’ dergisinde yayınlanan Serhat Mutlu’nun Hüseyin Nihal Atsız’ın ‘Edebi Dünyasında Çanakkale’ adlı makalesinden alıntılar yaparak Adsız’ın Çanakkale Deniz Savaşları ile ilgili görüşlerini siz okuyucularımın beğenisine sunacağım Okuyucularıma tavsiyem bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmaya haftaya kaleme alacağım bu tarihi yazıyı sonuna kadar okumaları. İlk önce Çanakkale Deniz Savaşı zaferimizin iyi anlaşınması için bu savaşın safhalarından bahsedelim.
18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferinin kazanıldığı gündür. Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde 19 Şubat 1915’te başlayan ve 18 Mart 1915’te Mehmetçiğin toplarıyla , Nusrat’ın denize döşediği mayınlarıyla işgal kuvvetlerinin kendilerince o yenilmez armadasını, Çanakkale Boğazının derin- liklerine gömdüğü tarihtir.
Havranlı Seyit Onbaşı’nın 215 okkalık gülleyi tek başına sırtlayıp topun ateş yuvasına yerleştirip, ( Burada Atatürk’ün Balıkesir’i ziyaret ettiğinde Seyit Onbaşı ile görüşmesinde ona gelbakalım Seyit Onbaşı 275 kilo gülleyi kaldırdın gel de beni kaldır da bir görelim dediğinde Seyid Onbaşı Paşam seni yidi düvel kaldıramadı ben nasıl kaldırayıp demiştir.) İngilizlerin Ocean’ının ağır yara aldıktan sonra manevra yaparken Nusrat’ın mayınına çarpıp Morto koyunda denizin dipini boyladığı gündür.
Çanakkale Zaferi hakkında, savaşta görev almış yabancı komutanlardan biri olan Amiral Keyes’in anısını şöyle. O yenilmez dedikleri Armadanın Kurmay Başkanı Keyes, Çanakkale’nin kolayca geçileceğinden emindi. Buna kesin olarak inanan Amiral 18 Mart’ta, savaşın durumunu hatıra defterine şu gerçekçi cümlelerle yazıyordu. “ Yenilmiş bir düşman karşısında olduğumuza kesin inancım vardı. Öğleden sonra saat 14.00’te yenildiğimi sanıyordum. Saat 16.00’da yenildiğimi biliyordum. Ardan geçen 2 saat Amiral’ın uğradığı bozgunu anlatmaya yetiyordu. Oysa Amiral savaş başlamadan önce hatıra defterine şöyle yazmıştı. “Churchill, İngiliz donanmasını büyük bir imtihana hazırladı. Çanakkale’de hezimete uğrayan Churchill devamla bu savaşla ilgili; “Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçlerin karşısında adeta bir kale gibi dikilmiştir.” Demiştir . Ayrıca yine İngiliz general Townshend ise şöyle demiştir: Avrupa’da hiçbir asker yoktur ki, Türklerle mukayese edilebilsin Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde olanlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu’yu zikretmek isterim. Orada, gemilerimizden yaptığınız atışlarla büyük zayiata uğrayan kıtalar Türk olmasardı, yerlerinde kalamaz ve tarumar olurlardı, kaçarlardı. Halbuki Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar. Şu birkaç cümle dahi Çanakkale Zaferi1ni ve aziz milletimizin meziyetini anlatmaya yetmektedir.
Biz bu imtihanı verip Çanakkale Boğazını geçeceğiz Keyes 18 Mart gecesi bu yazdıklarının altını şöyle dolduracaktır. “ Yazık… Churchill’in hazırladığı imtihanı veremedik. Müthiş bir yenilgiye uğradık; bu inkar edilemez. İtiraf etmeliyim ki Türk topçusu büyük bir gayret gösterdi. Bunu da ileride tarih yazacak.
Çanakkale Savaşları, Mustafa Kemal’in ve Türk varlığının milli şuurunun ortaya çıkmasına vesile olmuş kahramanlık destanıdır. Çanakkale cephesindeki mücadele azmi ve ruhu, milli mücadelenin temel dinamiklerinden biri olup kurtuluş destanı için bir ön merhale niteliğindedir. Eğer, Mustafa Kemal’in ifade ettiği gibi, “Çanakkale geçilseydi, İstanbul alınır, Osmanlı Devleti paylaşılır ve Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey kalmazdı.”
Haftaya yukarıda bahsettiğim Türk Yurdu dergisinde Serhat Mutlu imzası ile yayımlanan ‘Çanakkale’de Bir Ruh Adam’ Hüseyin Nihal Adsız’ın Edebi Dünyasında Çanakkale adlı makalesinde Adsız’ın bu savaşla ilgili görüş ve yorumlarına yer vereceğim.