Dünya devletlerinin zihniyet durumlarının belli olduğu  kritik bir dönemeçten geçmekteyiz. 

Hemen yanı başımızda ortaya çıkan kritik bu süreçte adeta insanlığın gözünün önünde bir vahşet sergileniyor. 

Sessizlik, görmezden gelmek ve yok saymak canileri daha da azmanlaştırırken, mazlumları ise her geçen gün daha fazla yalnızlığa sürüklüyor.

İsrail’in Gazze’de, 7 Ekim’den beri aralıksız sürdürdüğü katliamlarına Lübnan’ı da eklemesi, herkesin kendini güvensizlikte hissetmesine neden oldu. Ortaya koyduğu gayri nizami uygulamalar ve hiçbir kurala, kanuna uymayan İsrail’in pervasızlığı neredeyse destekçilerini bile tedirgin edecek seviyeye ulaştı.

Yüzyılın en acımasız soykırımı uygulandı, uygulanmaya devam ediliyor, Gazze’de, Filistin topraklarında. 
Resmi rakamlara göre neredeyse yarısı çocuk ve bebeklerden oluşan 40 bini aşan cinayet işlendi ve devam ediyor.


İsrail’in cinayetlerine  engel olmak istiyorsanız işinizi iyi yapın...

Siyonistten daha çok birbirinden nefret eden, birbirine tahammülü olmayan toplum siyonizmle mücadele edemez.

Konuşmalar ile ne çağdaş olunur ne de Filistin kurtulur. Sağı, solu, ortası ile anlayışımızı ve işgörme biçimimizi yenilememiz gerek. Daha az laf daha çok iş üretmeliyiz.

Siyonizm'in merhameti yok. Bir olmazsak yok oluruz. 1000 yıl Ortadoğu'yu yöneten Türkler bölgeden çekildikten sadece 30 yıl sonra İsrail Kuruldu. Bundan 19 yıl sonra Doğu Kudüs işgal edildi. Arap Devletleri  bunu gördükleri halde -bir kaç istisna dışında-  yaklaşımlarını düzeltmiyor. Ne devlet akılları Ne mümin ferasetleri var. Akılları varsa Türkiye'yi kendileri çağırır.

İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı’ya isyan eden Şerif Hüseyin’in torunlarının yönettiği Ürdün nerede? Ya Libya’ya Türk askeri vurmak için siha gönderen BAE ne alemde?

Dış cephede sorular birbirini kovalarken insanın gözünün önünden akıp giden iç gündeme baktığımızda yaşanan dehşetin boyutu iliklerimize kadar sarsıyor. Cinnet hali her hanenin yakasına yapışmış gibi. Her üç haberden dördü(!), bir akıl tutulmasını işaret ediyor.

Netice itibarıyla, dışarda zulmün çıbanbaşlarının cesaretini kırmak için, içerdeki cinnet halinin normale  dönmesi ve  çaresizlik döngüsünün acilen  kırılması gerekmektedir. Birlik , bütünlük ve gelişmişlik ortaya koymaktır. Bunu başardığımızda dünya başka bir okumaya geçecektir.
Gözlerimizi, zihnimizi, gönlümüzü hakikate açık tutmak zorundayız.