Geçen gün bir haber okudum: Çıldırdım!.. Olamaz böyle bir şey, dedim. İnsanlar bu kadar zalim olamaz! Hoş bunu yapanlara da insan denmez ya…
Savunmasız, sabi bir hayvanın, hiç kimseye zararı dokunmayan bir kediciğin, ayağını kesmek, gözünü oymak da nedir ya hu! Onu koruyup kollaman gerekirken; besleyip, büyütmen, sevmen gerekirken… Bu ne gaddarlık!.. Bu ne insafsızlık! Bu ne vicdansızlık! Bu ne şeytanlık! Bunu… Bunu ifade edebilecek bir kelime bulamıyorum.
Neymiş efendim, aşk büyüsü yapıyorlarmış. Sevda büyüsü yapıyorlarmış. Aşkınız da sevdanız da yere batsın sizin! Kan akıtacaksın, katliam yapacaksın, can alıp, can yakacaksın bunun sonucunda da aşkına kavuşacaksın öyle mi? Olacağı varsa da olmaz, seveceği varsa da sevmez… Kanla büyü mü olur? Bir dirhem akıl yok mu senin şu taş kafanda? O akıttığın kanlar deniz olur da seni en kısa zamanda boğar inşallah! O ağzı var dili yok kedilerin, köpeklerin ahı ahirete kalmaz, tez zamanda çıkar… Bundan adım kadar eminim.
Vicdansızlar!
Köpeklerin başına kürekle vurarak öldürmeler… Kedileri kesmeler, biçmeler, yakmalar… Nasıl bir dünyada yaşıyoruz biz böyle? Kıyamet koptu da benim mi haberim yok? Cehenneme, zebanilerin içine mi düştüm yoksa… Kâbus desen bu kâbus olamaz! Kâbus olsa şimdiye kadar çoktan uyanmam gerekirdi.
Bu zulmü yapanlar Rahman ve Rahim olan Yaradan’ın kulu olamaz! Bu cellatlığı yapanlar sevgi ve şefkat Peygamberi’nin ümmeti olamaz! Bunların Allah’ı, Peygamberi, Kitabı olamaz. Bunlara insan kimliği verilemez. Bu mahlûkları sınıflandıracak bir bölüm yok lügatte.
Ne günlere kaldık Yarabbi!
“Karınca benden hesap sorar” diyerek koskoca ordunun güzergâhını değiştiren Hz. Süleyman nerede? Lastik ayakkabısının içine su doldurup susuz köpeğe su içiren dedeler nerede? “Yarın Allah benden hesap sorar” diyerek iki lokma ekmeğinin birini kapı önündeki hayvanlara veren teyzeler nerede? Sabah gözünü açar açmaz ahırdaki atına, ineğine, koyununa, kuzusuna yem vermeye giden insanlar nerede? Kendisini sokmaya gelen yılanın başını ezmekten bile hayâ eden yiğitler nerede? Akrebe, börtü böceğe bile zarar vermekten korkan, ”Onun canını ben vermedim ki ben alayım” diyen efeler nerde?
İnsanların olduğu bir dünyada yaşamak istiyorum ben. “Yaratılanı hoş gör, Yaratandan ötürü” .Felsefesinin benimsendiği, sevginin, saygının, hoşgörünün hakim olduğu bir toplumda nefes almak istiyorum.
Karabaşın, Tekirin, Karakızın, Pamuğun, Boncuğun, Minnoşun, Minişin, Ponçiğin, Patinin, Zeytinin, Tarçının, Yamanın… sevildiği, okşandığı bir dünyada olmak istiyorum. İnsanlarla hayvanların kaynaştığı, koklaştığı, oynaştığı bir dünyada uyumak istiyorum.
Köpeklerin havladığı, kedilerin mırladığı, kuşların öttüğü sesli bir dünyada uyanmak istiyorum.
Sevginin coştuğu, hoşgörünün buluştuğu bir dünya görmek istiyorum.
Huzurlu, mutlu bir dünya da yaşamak istiyorum.
Ya toprak ol
Ya da su
Sakın ateş olma