Bu haftalık yazı Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli eğitim-öğretim projesi olarak kabul edilen “Köy Enstitüleri” adlı bu muazzam yapının konusu olacaktı.
Zira bugünlerde hepimiz daha fazla Köy Enstitüsü üzerinde düşünmek ve emek vermek zorundayız. Tüketen ve üretmekten uzaklaşan, eğitimi üretimden kopuk, bi haber olan, her ülke kendini yok eder.
Yetişmedi.
Ancak şimdilik şu sözü
konunun esasını kaçırmadan
ekliyorum.
"Kaybedenler, kendi kendini yetiştirmiş kişiler gibi, kazananlara oranla çok daha geniş bir bilgi ağına sahiptirler; kazanmak istiyorsan tek bir şey bilmen, her şeyi bilmekle zaman yitirmemen gerekir; derin bilginin hazzı kaybedenlere özgüdür. biri ne kadar çok şey biliyorsa, işleri o kadar ters gidiyor demektir."
En az ortalamada iyi olmak.
Ana konudan ayrılmadan.
Ana fikir var baba fikir yok.
Ana kara var baba kara yok.
Anayasa var babayasa yok.
Devam eder gider...
Bir görevde olup da o görevinin gereğini yapanla, görevli gibi görünmek ayrımı için etrafımıza bakmak yeterli.
Ögretmen olmak mı yoksa öğretmen gibi davranmak mı?
Polis olmak mı yoksa polis gibi görünmek mi?
Doktor,mühendis,koylüsü,
kentlisi...vs öyle ya da böyle görünümlü çevremizde bolca örnekleri var.
Nihâyetinde adaletli olmak mı yoksa adil görünümlü hüküm vermek mi..?
Olan olmalıydı diyorum, pişmanlığı bırak.
Olacak olan olur, kuruntu yapma.
O halde telaş etme.
İnsanları bir arada tutan imzasız sözleşmeler vardır.
Sevgi gibi.
Güven, vefa, dürüstlük gibi.
Sorgulanmayan.
Kalpte hissedilen...
'Şimdiki aklım olsaydı’ demek istemiyorum.
Ya da
Her şeyin çürüdüğü yerde, sen kendini çürüyen bir şeye benzetiyor -musun da demiyorum.
Sadece Kamburlarımızdan biri sorgulama ve eleştiri kültüründen yoksunluğumuzdur. İnsanlığın nihai amacı erdemli, huzurlu ve mutlu olarak yaşamaları ve onlara bu hayatı sağlayacak olan iyi ve âdil toplum ve yönetimlerin oluşturulmasıdır.
Bu amaca ulaşmanın birinci şartı ise bireylere ve toplumlara yüksek bir ahlak eğitiminin verilmesidir. Bu yüksek ahlaka ulaşmanın birinci şartının da bir sorgulama ve eleştiri kültürünün geliştirilmesi...
Konuyu dağıtmanın nedeni ise şu soruya cevap aramam...
Dünya; Geleceğin Teknolojileri ile kafa yorarken bizde durum nedir?
Bizde yoksulluğun, toplumsal kargaşanın, siyasi kavgaların çoğaldığı, adaletin, aile içi çözülmelerin, eğitimin, kültürün günden güne kan kaybettiği günümüzde insan peşinden gideceği bir parti, okuyacağı bir fikir adamı, ruhu dinginleştiren bir ses arıyor. Onların peşinden gidip saadetin kapısından içeri girmek istiyor.
Dışarda el alemin gayreti ise sanal gerçeklik, yapay zeka, otonom cihazlar veya akıllı evler gibi ileri teknolojiler sayesinde gelecekte daha iyi bir dünya yaratılması üzerinde kafa yoruyor, bizler ise çok konuşuyor, çok düşünüyor lakin içraat sıfır.
Ömrümüzü boşa tüketiyoruz.
Ömrümüzü tüketiyor ve tüketici toplum olmaya devam ediyoruz.
Ne yapalım dertler düşünmeyi unutturdu.
NOT:
Bu sıralar vatandaşlara çok sayıda dolandırıcılık mesaj ve araması geliyor. Artık TC numarası okuyup akrabaların isimini de vermeye başladılar.
Kişisel verilerimiz kimlerin elindeyse devletimizin gereğini yapması gerekiyor.