Ehliyet ve liyakat birbirinin dostu olan iki kavramdır.

 

En önemli ilkeleri doğruluk ve dürüstlüktür. Bir nesil buna dikkat ederek yetişirse onların yetiştirecekleri de liyakate önem verirler. Zincirin halkaları olarak artarak devam ederler.

Olmaz ama varsayalım ki; kalbinizde bir sorun olduğunu düşünün. Hastaneye gittiniz ve acil ameliyat olmanız gerekiyor. Fakat hastanede kalp cerrahı yok. Bunun yerine çok başarılı bir beyin cerrahı gönderiliyor. Ameliyatı da onun yapacağı söyleniyor. Kabul eder miydiniz?

 

Alanına hakim işini bilen kişilerle çalışmak da yaşamak da her zaman daha kolaydır.

İster ödüllendirme ister cezalandırma olsun ehliyete yani liyakate uygun olmalıdır. Bunlara önem verilmeden yapılan işlerde kötü son kaçınılmazdır.

 

Yeterliliğe sahip olmayanlar o işe uygun olmayanlar başa getirilmemelidir. Osmanlı Devleti’nde de beşik ulemalığı sisteminden sonra çöküş başlamıştır. Bu sisteme göre alimin oğlu alimdir diye kabul edilmiştir. Herhangi bir yetkinlik aranmamıştır. İlimle alakası olmayanlar alim olunca medreselerde bozulmalar görülmüştür. Bu da yıkılışa sebep olmuştur.

 

Liyakat yada işinin ehli olma hali , bir sıra ve düzeni takip eder. Bu esası gözetmeyen kişilerle iş yapmak ve onlardan hizmet almak nafiledir. Aynı işi yapan insanlarda bile alanda uzmanlık fark eder.

 

Şimdi;

YEREL SEÇİME az bir süre kala YERLEŞİM YERLERİNİN dünü olmayan bir köy,kasaba, ilçe,şehir haline gelmemesi için;

Seçilecek zatin işinin  ehli olması yani liyakati gözönünde bulundurulmalıdır.

 

Bu sebeple;

Liyakatli / işinde ehil olmak ne okuduğunuz okul ile ne okuduğunuz kitap ile ne de cebindeki para ile tanımlanamaz.

En iyi üniversiteleri iyi derecelerle bitirmek, en iyi kurumlarda çalışmak,  kişiyi ehliyetli/ liyakatli yapmıyor.

 

İşinin ehli veya liyakatli kişi;

Bilmediğini söyleyebilmek, kendini yenilemekten bıkmamak, kendini bilmek, egolarına yenilmemektir.

Yaşamın içinde insan kalabilmeyi becerebilmektir.

Özeleştiriyi, özsaygıyı ve özgüveni mütevazilik içinde hazmederek yapabilmektir.

 

Üretebilmenin ve ihtiyaç ölçeğinde tüketiminin bilincinde olabilmektir.  Başarmak peşinde koşmak değil, başarıya ulaşabilmek için bir ekip çalışmasının önemini bilen ve buna uygun davranabilen ve ekip içinde dayanışma ruhunu canlı ve diri tutmanın başarmaktan daha önemli olduğunu bilendir.

 

Hiçbir konuya, hiçbir meseleye duyarsızlık içinde değil, hem geçmişin birikimlerini dikkate alarak hem gelecek kuşakların haklarının bilinciyle hareket ederek çözümün bütünlükçü bir hareket tarzıyla birlikte çözüm üretebilmektir.

 

Kısaca liyakat anlamaktır.

Hayatı ve insanı anlamak, yaşanılan çevreyi ve çevrenin yerleşik diğer canlıları anlamak ve çözümü bu anlam bütünlüğü içinde bulabilmektir.

 

Sonuç olarak yerel seçimde oy kullanacak vatandaşlara ünlü Fransız düşünür Montaigne’den bir hatırlatma:

 

“Aslında insanlar bizi hayal kırıklığına uğratmıyor.

Biz sürekli yanlış insanlar üzerine hayal kuruyoruz.”