Sevgili Ebeveynler,

Aile toplumun en küçük birimi ve kurumudur. Aile anne- baba ve çocuklardan oluşur. Bu en küçük kurumun değerleri, bu değerler ışığında aile bireyleri tarafından ortak belirlenen kurallarının olması, bu kuralların geçerliğini, uygulanabilirliğini sağlar ve artırır. Çocuk gelişimi ve eğitiminde sağlıklı bir çocuk yetiştirmek için sağlıklı ebeveynlere ve kurallara, sınırlara ihtiyaç vardır. Anne babanın iyilik hali, çocuğun iyilik haline eşittir. Bu nedenle öncelikle anne babalar birey olarak kendilerini tanımalı, anlamalı, özüne inip ihtiyaçlarını, ,yatkınlıklarını, yeteneklerini, beklentilerini bilmeli, önce kendisine öz-şefkat ve saygı göstermelidir. Bu sağlandıktan sonra eşler birbirlerini daha iyi anlayacak sağlıklı bir aile atmosferi içinde çocuklar gelişimini tamamlama şansı yakalayacaktır. Çünkü anne babanın ilişkisi çocuğun üçüncü ebeveynidir.

Bebekler dünyaya belirli bir bütünlük içinde gelirler. Anne babaların en temel görevleri bu bütünlüğü, yapıyı, doğallığı bozmamaları, gelişimini desteklemek ve yol açmalarıdır. Bu bütünlüğü sağlayabilmenin yollarından biri de belli oranda çocuk gelişimi ve eğitimi hakkında bilgi sahibi olmaktır. Zaten şu anda bu bilgilendirici yazıyı okuyor olmanızda bu bilinçte olduğunuzu, farkındalık kazanmak, öğrenmek ve dönüşmek için çaba içinde olduğunuzu göstermektedir. Bu çabanız övgüye değer.

Her çocuk dünyaya belirli bir mizaç ile gelir. Mizaç bireylerin duygusal, bilişsel işleyiş ve organizasyonunu şekillendiren en küçük yapı taşıdır. Doğuştan gelir ve değişmez. Bireyin kişiliğini ise işte bu mizaç ve çevresel faktörler (dışsal faktörler) belirler. Yani kişiliği genetik özellikler yaş,zeka cinsiyet ve yaşam koşulları, kültürü, inançları, ailesi, okulu, çevresi,oluşturur. Çocuğun ilk öğrenme yeri de ailesi olduğu için anne baba tutumlarının etkisi çok önemlidir. Çocuğun psikolojik sağlamlığını etkileyen en önemli ana unsurlardan biri ebeveynleridir. Örneğin yapılan araştırmalar sert ve cezalandırıcı tutumda olan ebeveynlerin çocuklarının da öz-düzenleme becerisinin gelişmediğini göstermektedir. Öz-düzenleme becerisi duygu, dikkat ve davranış yönetimidir. Yine yapılan araştırmalara göre bu becerileri erken çocuklukta gelişmiş, kazanmış bireylerin yaşam başarılarının ve ruh sağlıklarının, sosyal ilişkilerinin iyi olduğu kanıtlanmıştır.

Aile içindeki tutarlık, kuralların ve sınırların netliği ile sağlanır. Örneğin demokratik aile tutumunun olduğu bir ailede bireyler disiplinlidir. Aslında burada temel görev rol – model olan ana babadadır. Çocuğundan istediği bir kuralı kendisinin uygulamaması davranışa dökmemesi çocuğun gözünde tutarsızlık yaratacaktır. Çocuk eğitiminde sözün etkisi çok azdır. Büyük oranda davranış etkilidir. Çocuğa her akşam kitap okumasını söyleyen baba veya anne bu davranışı kendisi uygulamıyorsa burada tutarsızlık vardır. Çünkü çocuklar çok iyi birer gözlemcidir.

Demokratik tutumun olduğu ailelerde, sınırlar içinde özgürlükler vardır. Sınırlarını bilen çocuk ilerde de kendi alanın sınırlarını iyi çizer gerektiği yerde “hayır” demesini öğrenir. Demokratik ailelerde, aile bireyleri kendi duygularını birbirlerine ifade ederler. Herkes birbirinin duygusuna saygı duyar. Duygu ifadesi ise duyguları yönetmeyi, problem çözme becerisinin gelişimini sağlar. Çünkü ifade etmek, sorunu tanımlamayı sağladığı için çözüme giden yolu da sonraki aşamada açacaktır. Demokratik tutum içerisinde aileler bir kriz anında suçlayıcı, yargılayıcı tutum içinde olmak yerine önce sakinleşme yollarını bilir, sakinleştikten sonra hep beraber çözüm yolları üretmek için birbirlerine zaman ayırırlar. Bu ortamda çocuklar neden sonuç ilişkisini, sorgulamayı, analiz etmeyi, düşünceye saygıyı öğrenir.

Demokratik ailede kurallar ve kuralların olduğu yerde rutinlerde vardır. Böylece çocuklar erken yaşta bu rutinleri kazanır. Çocukta içsel denetim oluşur. Sevgi ve şefkat ortamıyla beraber işler yolunda gitmediğinde aksaklıklar olduğunda bu olumsuz durum daha sağlıklı atlatılacaktır. Kurallar gerektiğinde ortak kararlarla güncellenir. Bu dinamik sürecin, aile bireylerinin birbirini beslediği söylenebilir.

Ebeveynlik yolculuğunda anlamak ve değerlere odaklanmak evet meşakkatli bir yolculuktur. Kısa yol olduğu düşünülen baskıcı ve otoriter aile tutumu içinde olmak, çocuk başta olmak üzere tüm aile bireylerine kısa ve uzun vadede zarar verecek telafisi zor olan sonuçlar doğuracaktır.

Değerlerin olmadığı, anlamın olmadığı, duyguların yok sayıldığı hatta duyguların neler olduğunun bilinmediği, konuşulmadığı, korku kültürünün hakim olduğu aile ortamında huzur, sağlık, mutluluk ve başarı da gerçek olamayacaktır. Bu tarz aile yapısında yetişen çocuklar otokontrolünü sağlamakta zorlanan, kaygılı, değersizlik duygusu içinde bireyler olacaklardır. Çocukları yargılamak, aşırı müdahale etmek, inatlaşmak, etiketlemek çocuğun psikolojik sağlığını olumsuz etkileyecektir. Unutmayalım onlar çocuk sizler yetişkinsiniz. Ebeveyn çocuğunu doğru anlamakla, anladığını da davranışlarıyla göstermekle yükümlüdür. Her çocuğun zor durumlarda veya kriz anlarında verdiği tepki de farklılık gösterir. Kimi çocuk içe kapanır. Kimi çocuk ise saldırganlaşır,öfkesini kontrol etmekte zorlanır. Bu durumların sonucu okula yansır. Çocuğun akademik başarısı düşük olabilir ya da davranım bozuklukları açığa çıkabilir. Tüm bunların sonucunda anlıyoruz ki çocukların eğitimi aile de başlar. Davranışların temeli ailedir. Baş etme becerisi güçlü, öz-düzenleme becerisi sağlam çocuklar yetiştirmek anne babanın yaklaşımı, davranışları ile doğru orantılıdır.

Esnek aile tutumuna baktığımızda ise kural ve sınırlar net değildir. Aile içinde düzen, sistem net değildir. Bu durum aile içi ilişkileri de olumsuz etkiler, karmaşa yaratır. Sınırların net olmaması kural ihlallerine ve ihmallere yol açar.

Tüm bu bilgiler ışığında toparlarsak anahtar ailede saklıdır. Bu nedenle çocuklarınızın karşısında değil yanında olmanız, sevginizin iletildiğine emin olmanız, olaylara çocuk açısından bakarak bu davranışı ile “ne demek istiyor?” u sorarak onu anlamaya çalışmanız, çözümleri birlikte arayarak onun da fikrini sormanız, saygılı anlaşmalar yapmanız ilişkinizin güvenliğini artıracaktır.

Tüm bu önemli bilgilerin sonuna çok sevdiğim bir şiirle yazımı sonlandırmak istiyorum. Sevgiyle, öz-şefkatle kalmanız dileğiyle...

ÇOCUKLARINIZ SİZİN ÇOCUKLARINIZ DEĞİL

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,

Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.

Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler.

Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.

Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.

Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.

Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.

Çünkü ruhları yarındadır,

Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.

Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları

Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.

Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.

Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.

Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görürq

Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.

Okçunun önünde kıvançla eğilin

Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar

Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever

Halil Cibran

--------------------------

• Verda Işın Ardıç Omuzbüken
• Aile Danışmanı
• Uzm. Psikolojik Danışman
• Eğitimci
• Sosyolog
➢ Instagram : pdr_verda_isin