Baştan söyleyelim.

Kimse vatandaşı aptal yerine koymasın.

Zira bu siyasilerin dillerindeki Adalet, kıyafetteki Asalet, özlerindeki Rezaleti örtmüyor.

Yerel seçimlere az bir zaman dilimi kaldı…

Hangi siyasi düşünceye sahip olursak olalım ayrıştırıcı, keskin dilin kimseye faydası olmayacağını rahatça söyleyebiliriz… Ayrıştırıcı zehirli çatal dil önce sahibine sonra topluma zarar veriyor… Bu dili kullananlar zaten siyaset çöplüğünde yerini alıyor…

Genelde ve yerelde ne güçler, ne makamlar mevkiler geldi geçti, kimler vazgeçilmezim dedi...

Sonunda Şapka düşüyor, kel görünüyor...

Yaptıkları ve yaşattıkları ile , ahlaksızlıkları ve onursuzlukları ile o kadar çok lanetleri topluyorlar ki gerçek yüzleri ortaya çıkacak diye çok korkuyorlar, geceleri uyuyamıyor, kabuslar ile uyanıyorlar...

Kabul edsinler veya etmesinler, o kendilerinin bileceği mesele, Günümüzde makamlar, etiketler, ünvanlar insanoğlunu şımartıyor,

Kirletiyor.

 Özellikle siyaset ruhumuzu, yaşam hakkımızı esir alınca, insanlar partiler yüzünden kutuplaşmaya gidince, doğacak çocuklara bile miras kalmaya başladı.

Dün bir işe girebilmek için çalmadık kapı, öpmedik ve yalamadık kıç bırakmayan ehliyetsiz ve liyakatsiz kimseler, bürokratım diye bir yere oturunca,

kendi yakınlarına, vatandaşlarına, dostlarına bile sırt çevirmeye başlıyor.

Tabi bunlar yaşanınca,  tahammülsüzlüğün, güç zehirlenmesinin, dağları ben yarattım havası içinde kendine yer bulabiliyor.

Hele bir de hak etmediği koltuğa oturunca, isminin başına etiket eklenince, ne oldum delisi olanlar, kibir gömleğini giymeyi kendilerine yakıştırıyorlar.

Bazıları var ki Şehrin/ilin/ ilçenin AĞALIĞINA soyunuyor… Sonrasında ise… İtibarı zedeleniyor, geri alabilmek için ise kırk takla atıyor… Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapılıyor, zayıf olanlar, satışa gelip pazar tezgahına düşüyor..

Koltuğa oturanlar kalkmak istemiyor, koltuk olsun, ünvan olsun da, her ne olursa olsun. Yeni yüzler mi, genç ve dinamik ekipler mi, aman ha deyiciler şimdiden etrafınızda çoğalmaya başlamıştır bile.

Hiç kimseye hak ettiğinden fazla değer vermeyin. Ne bir partiye, ne de bir siyasiye/adaya körü körüne biat etmeyin, onlar kavga etsin, siz O TİPLERİN takiyyelerini ciddiye alıp birbirinizi/komşunuzu incitmeyin..

Siyaset ben daha iyisini yaparım, köyüm, ilçem, ülkem /benden önce gelir diyebilmektir… Tavuk verirken kaz hayal edenlerin mecrası asla değildir.

Ezcümle;

Her kim /hangi siyasi parti olursa olsun, bu tavırla hareket ediyorsa

sonuçta kuyuya kendi düşüyor…

Sonra Yusuf olsa o kuyudan çıkamıyor…

Ferhat olsa o dağı delemiyor…

Mecnun olsa o çölde yürüyemiyor…

Hangi mayadan yoğurt çalsa tutmuyor artık…

Çünkü Siyaset hafızası bu davranışları asla unutmuyor…

Gün geliyor bir yerde önüne çıkarıveriyor…

sonuçta bir başına kalıveriyor…

Felek şapkayı tilkiye ters giydiriyor…