Bugün Kırşehirli bozlak ustası Muharrem Ertaş’ın aramızdan ayrılmasının ardından 40 yıl geçti.
Abdallık geleneğinin en önemli isimlerinden biri olan Muharrem Ertaş 3 Aralık 1984 yılında vefat etti. Aramızdan ayrılmasının üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen eserleriyle isminden sıklıkla bahsedilen Muharrem Ertaş, 1913 yılında Yağmurlu Büyükoba köyünde dünyaya geldi. Muharrem Ertaş, Zurnacı Kara Ahmet ile Ayşe Hanım’ın 5 çocuğundan biridir. Kendini “Ben Kırşehirli Muharrem. Neşet Ertaş’ın babasıyım” şeklinde tanıtan Muharrem Ertaş, küçük bir çocukken köylerde sünnet ve düğün törenlerinde saz çalarak dolaşmaya başladı. Ailesi Abdallar diyarı Aksaray Ala Kilise’den Kırşehir’e Muharrem Ertaş’ın ilk saz hocaları Bulduk Usta ve Yusuf Usta’dır.
Neşet Ertaş’ın “… ince gönüllü, sabırlı bir insandı ve tabii alıngandı da. Duygusal insan alıngan olur” sözleriyle tanımladığı Muharrem Ertaş, bu yönü nedeniyle yerleştiği hiçbir yerde çok uzun süre yaşamamış, yaşadığı olumsuzluklar karşısında tepki göstermek yerine bulunduğu yeri terk etme yolunu seçmiştir. Bu nedenle Orta Anadolu’nun neredeyse tamamını gezip dolaşmış ve kısa süre de olsa birçok köyde yaşamıştır. Doğup yetiştiği Yağmurlu Büyükoba Köyü’nün ardından Keskin’in Seyifli Köyü’ne yerleşmiş, buradan Çiçekdağı’nın Kırtıllar Köyü’ne geçmiş ve burada Necati, Neşet, Ayşe, Nadiye ve Muhterem adındaki beş çocuğunun da annesi olan Döne Hanım’la evlenmiştir. Kırtıllar’da 12 sene yaşayan Muharrem Ertaş, Ayşe Hanım’ı kaybetmesinin ardından Yozgat’ın Kırıksoku Köyü’ne yerleşerek burada Arzu Hanım ile evlenmiştir. Muharrem Ertaş ile Arzu Hanım’ın Ekrem, Ali, Muhterem ve Cemal isminde 4 çocuğu daha olur. Kırıksoku Köyü’nün ardından Yozgat Merkez’e oradan Çiçekdağı Yerköy’e göçen Muharrem Ertaş son olarak Kırşehir Merkez Bağbaşı Mahallesi’ne yerleşmiş ve buradaki evinde 71 yaşında vefat etti.
Dayısı Bulduk Usta’dan ve Aşık Said’in türküleriyle ünlenen Yusuf Usta’dan bozlak geleneğinin inceliklerini öğrenen Ertaş, 1960’lı yıllarda Nida Tüfekçi aracılığıyla TRT İstanbul Radyosunda sesi ve sazı kayda alındı. Muharrem Ertaş, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Aşık Kerem, Aşık Said gibi sazı ve sözü kayıtlarla günümüze ulaşmamış halk şairlerine ait eserlerin, gelecek nesillere aktarılmasında köprü olmuştur.
Albümleri; Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri, Ela Gözlerini Sevdiğim Dilber, Gönül Ne Gezersin, Ağ Ellerin Sala Sala Gelen Yar, Mezar Arasında, Yağmur Yağdı Yine Bulandı Hava, Giderim Giderim, Kova Kova İndirdiler Yazıya, Ağ Odana Kara Taban Yatırdım, Bana Gül Diyorlar, Eğil Dağlar, Şu Yalan Dünyadan Usandım, Aldı Dert Beni, Biter Kırşehir'in Gülleri, Başımda Altın Tacım, Yeni Geldim Dinek Dağı, Deniz Dalgasız Olmaz, Kırat Bozlağı, Kısmet Kalktı, Şu Dağlar Ulu Dağlar, Tor Şahin Misali, Bülbül, Aşağıdan Kalktı, Yâ Rab Kime Yalvarayım, Bâd-ı Sabâ, Karanfil Suyu Neyler, Neyleyim Yalan Dünya, Evlerinin Önü Marul, Yüklendi Bahranım Çekildi Göçüm, Seher Vakti Bülbül Öter Ekseri, "İşte geldim İşte geldim", "Sebep", "Bu Yıl Bu Dagları Karı Erimez", "Taze Haber Gelmiş Dostun Elinden"
Muharrem Ertaş’ın mezar taşında bulunan yazı:
İşte geldim, işte gittim.
Güz çiçeği gibi bittim.
Yalan dünyada ne iş tuttum.
Ömrüceğim geçti, gitti.