Gazeteci-yazar İbrahim Gündüz Kırşehir’de gerçekleşen talanı kalemine aldı.
Kırşehir’de gerçekleşen Altın Madeni arama çalışmaları devam ederken 16 Kasım tarihinde “Altın Madenciliğine Hayır Çalıştayı” yapılmıştı. “Altın Madenciliğine Hayır Çalıştayı” kapsamında Kazdağı Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan “Türkiye’de altın madenciliği ve zararları” adlı sunumunu Gazeteci-Yazar İbrahim Gündüz ise “Allı turnalar diyarında ve Kızılırmak Havzasında ölüm madenciliği” başlıklı sunumunu gerçekleştirmişti. Bu çalıştayın ardından gazeteci-yazar İbrahim Gündüz ilk olarak 29 Kasım tarihinde “Kazdağları katliamı, İliç’te bilirkişi, Kırşehir’de ÇED ayarlama” yazısını 30 Kasım tarihinde ise “Kazdağları katliamı sürerken, Kırşehir'de felaketin taşları döşeniyor” yazısını kaleme aldı. “Kazdağları katliamı, İliç’te bilirkişi, Kırşehir’de ÇED ayarlama” başlıklı yazısında Seyfe Gölü’nün dibine Koç-Fernas ortaklığında açılması planlanan altın madeni için ÇED süreci başlatıldığını yazmıştı. Gündüz, “Kazdağları katliamı sürerken, Kırşehir'de felaketin taşları döşeniyor” başlık yazısında ise Koç Holding ile Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu gerçekleştirmiş olduğu toplantının detaylarını aktardı.
Gündüz yazısına “Toplantı gergin bir ortamda başlamıştı. Masanın bir ucunda Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birisinin temsilcileri, diğer ucunda ise halkını temsilen Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu oturuyordu.” ifadeleriyle başlıyor.
Koç Holding ve AK Parti Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun ortaklığında kurulan DEFAŞ madencilik Kırşehir’de altın madeni açmak amacıyla Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu ve ekibi ile görüşüyor. Başkan Ekicioğlu’nu ikna etmek amacıyla gerçekleşen toplantıyı Gündüz, gergin bir ortam olarak tanımlıyor.
Ekicioğlu: “Sizi “talan eden” bizi de “mücadele eden” olarak yazacak”
Kırşehirlilerin altın madenini istemediğini vurgulayan İbrahim Gündüz, “Kırşehirliler şehre çok yakın bir mesafede, köylerin ve şehirlerin ortasında, Seyfe Gölü’nün kıyısında, su kaynağı Kervansaray Dağları üzerinde ekokırım merkezleri kurulmasını istemiyor. Bunu da en üst perdeden başkanları Selahattin Ekicioğlu’nun ağzından çok açık ve net söylüyorlar. Hani halkın katılımı toplantısı diyorlar ya, bundan daha büyük bir halkın katılımı olamaz. Halk siyanürlü ya da siyanürsüz altın madeni istemiyor.” ifadelerini kullandı.
Bu ifadelerin ardından İbrahim Gündüz şu şekilde devam ediyor:
Şirket bunun üzerine, “Bir de bizi dinleyin” diye ricacı olmuş. Başkan Ekicioğlu, “Korkacak bir şeyimiz yok, duruşumuz belli, sözümüz ortada, gelsinler dinleyelim” demiş. Gelmişler. Belediye’nin büyükçe bir salonunda saatlerce o bilinen büyüklere masallarını anlatmışlar. İş-istihdam-ekonomi... Hiçbir zararımız yok, eski haline getirip gideceğiz; Avrupa standartları, ABD standartları vs. saatlerce konuşmuşlar. Belediye Başkanı Ekicioğlu bir tek soru sormuş, “Tamam anladık da suyu nereden bulacaksınız? Bildiğimiz kadarıyla bu madende çok fazla su kullanmak zorundasınız ve biz içecek ve tarım yapacak suyu zor buluyoruz. Seyfe Gölümüz bile büyük sıkıntı içinde, siz nereden su bulup da bu madenleri çalıştıracaksınız?”
Önce biraz gak guk etmişler, çünkü şirket uzun bir süredir bir su canavarı olan madeni beslemek için bölgede su arıyor. Sondaj üzerine sondaj yapıyor. Ama aradığı suyu bir türlü bulamıyor. Yani suyun bir sorun olduğunun onlar da farkında. Ama sonunda ağızlarındaki baklayı çıkarmışlar: “Gerekirse Kızılırmak’tan boru hattıyla su getireceğiz” demişler. Evet Kızılırmak’ın suyunu zehir madenine taşıyacaklarmış. Belediye Başkanı Ekicioğlu, “Kızılırmak daha kaç şehre yetecek, kaç milyon insanı besleyecek de bir de sizin madeninize gelecek” diye tepki göstermiş. Tepkiler giderek yükselince şirket yetkilisi, “Siz bu madene engel olabileceğinizi mi sanıyorsunuz” diye çok açık konuşmuş.
Başkan Ekicioğlu’nun yanıtı da aynı netlikte olmuş: “Tamam belki engel olamam ama tarih sizi talan eden olarak yazacak, bizi de bu talana karşı mücadele verenler olarak yazacak...”